15 Ağustos
Az önceki manzara ziyafetinden sonra yemeğe falan gerek yok yani. Biz yemeğe bakıyoruz, yemek bize. Zaten şu an tüm herkes kız çünkü erkekler giyinmekle meşguller.
Öylece duran tepsimin içindeki yiyeceklere acıyarak baktım. “Pişt. Yemiyorsak kalkalım ya.” deyince onlar da onay verdiler.
Tepsimi kaldırdığım gibi “Ah!” sesi geldi. Aha sıçtım. Sıçtım vallahi! Tepside olan tüm çorba karşımdaki çocuğun tişörtünü pisletti ve sen gel tüm kasları ortaya çıkar. Çocuk bana öyle bir bakıyor ki yemin ediyorum şuracıkta tecavüz edecek zannettim. Yeni de giyinmişti, Allah’ım üstüme üstüme yürüyor. Çok da pişman oldum. Hayır, olmadım. O kasları görmek için bir daha dökebilirim.
“Sen n’apıyorsun lan geri zekâlı?”
Benimle böyle konuşuyor! Sinirden kahkaha attım. Bu iyice üstüme yürüdü. Bir adım geri atınca arkamdaki geri zekâlı arkadaşlarımdan birinin ayağına bastım, bu yüzden tekrar bir adım öne gittim. Çocuğun içine girdim neredeyse, o derece. Hadi dedim, ne olacaksa olsun Pınar. Ne kaybedersin? Bok kaybederim. Bok. Biri gelsin beynimin içine sıçsın, rica ediyorum. Vazgeçtim, zaten sıçık durumda, ondan böyle. Biri gelsin temizlesin.
“Sen kiminle konuştuğunu sanıyorsun?” deyip omzuna çarpmaya çalışarak parmak uçlarında yükseldim. Fakat anca kolunun biraz üstüne gelebildim, malum kısayım ve karşımdaki bir zürafa. Omzuna çakamayınca sendeledim, kendimi toparlayıp yürüyordum ki bileğimden çekip kendine çevirdi.
Nah romantik sahneler.
Nah bana.
Bileğimi iyice sıkınca içten içe sıçtım. İshal oldum bildiğin kendi içimde.
Dişlerini sıkarak, “Sesini kes, yoksa ben kestirtmeyi bilirim.” dedi.
Kahkaha attım ve bir zamanlar internetten öğrendiğim şu baş parmak çıkartma olayını onda uygulamaya çalıştım. Yalnız ne psikopatım gidip nelere bakıyorum internetten. Ama valla caps sayfalarındaydı-ki caps sayfasına baktığımı söyleyerek kendimi daha da ezmiş olsam da, özellikle araştırdığımdan değil. Aklımda kalan şeyleri de ben seçemiyorum, ne yapayım! Tabii ilk defa uygulayacağımdan stres oldum. Kan kaybından ölür falan şimdi karşımda. Sonra gelsin hapishaneler, gelsin tecavüzler. Yok canım, sağ ol.
Aklımda kalanlardan zorladım kendimi, iyice bastırıyorum kemik çıkıntısına. Bu bir “Ah!” demiş, içimin yağları eridi. Oh, canıma değsin.
Hadi Pınar, şimdi de filmlerden öğrendiğin gibi artistliğini yap ve çek git.
Parmak ucuna kalktım, yine, kulağına fısıldadım. “Ne kadar güçlü olabileceğimi tahmin bile edemezsin.” dedim ve kapıya doğru yürüdüm.
Bir, siz benim içimi bildiğiniz için ne kadar havalı olduğumu tam hayal edemiyor olabilirsiniz ama gerçekten havalıydım! İki, parmak çıkarttım diye kendimi güçlü kategorisine soktum, hadi hayırlısı. Üç, biri iç sesim denen o salağı siksin. Valla bak, dayanamıyorum o şıllığa. Ne derse yapıyorum, sonra sıçıyorum.
Aynı şimdi olduğu gibi.
Yine lanet olası bileğimden tuttuğu gibi kendine çekti beni. Artık havasını sikeyim lan dedim, yardım için etrafımızdakilere bakıyorum. Yok, götler sadece izliyor. Zaten ne geldiyse başımıza susanlar yüzünden geldi.
Pis pis sırıttı Tecavüzcü Coşkun kılıklı. “Öyle mi? Bu minik şeye güç gösterisi mi diyorsun?”
“Emin ol, yaptığım büyük şeyleri hak edecek kadar düşmanım değilsin. Buna şükretsen iyi olur.” İç sesim ‘Siktir.’ deyip kahkaha atıyor. Haklı valla bu sefer.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okul Bizi Öldürmeden
Ficção AdolescenteÜç kızın okul başlamadan kalan bir ayında yaptığı çılgınlıklar. Üç kızın asla bozulmayacak arkadaşlıkları. Üç kızın hikayesi. Küçük bir uyarı: Küfür içeriyor, bana göre aşırı değil, size göre aşırı olabilir. Ona göre okuyun derim. Hadi size iyi okum...