(Zeynep'in Gözünden)
Yine gözümü açtım yine ve yine aynı şeyleri yaptım durdum. Katiller artık sınırı aşmışlardı, ki bu herkese farklı bir korku veriyordu. Vişne suyu dolu bardağı kafama diktikten sonra dişlerimi fırçalayıp çıktım, üzerimde okul kıyafetleri vardı. Binanın bahçesine çıktım ve servisi beklemeye başladım. Kısa bir süre sonra servis geldi, içine 'hop' diye zıpladım. Kibar biri olduğum için günaydın demeyi unutmadım, karşılığını alsamda almasamda. Favori yerime geçtim ve kulaklıklarımı taktım, en sevdiğim şarkıyı açtım. Servisteyken camdan dışarıyı izlemek eğlenceliydi, bende bunu yaptım.
Uzunca bir süre sonra okuldaydım, aklıma üçüncü notu bulduğumuz gelmişti. Zaten okula ayak bastığımda hep böyle şeyler gelirdi aklıma. Üçüncü notu da Müdür almıştı ama keskin zekam ve ben notun kopyasını çıkarmıştık. Notta aynı şunlar yazıyordu:
"İki notuda buldunuz, tebrikler. Ama kurbanı kurtaramadınız. O notları çözen kişileri biliyoruz, bu notu bulan kişi çözen kişilerden değil mi? İsmi ne , Havin mi? Her ne haltsa!! İşte bilmeceniz:
Okulun en karanlık yerinde,
Melodiler eşliğinde,
Bir çığlık kopacak bugün de.
Bu sefer tek bir not, sizi zorlamadık. Umarım çözebilirsiniz. Zamanı gelince kimliğimizi de öğreneceksiniz."
Gerçek bir stres altındaydık ve bu hiç kolay değildi. Aslında insanların derdini dökeceği biri olmalı. Örnek olarak; benim bir kardeşim var, kendileri 5 yaşında olur. Adı Beyza, cinsin tekidir ama onu çok severim benim tam aksimdir.
Sınıfa girdiğimde yine aynı şeylerle karşılaşmıştım. 'Buna da şükür' dedim ve yerime geçtim. Sanki zaman en sıkıcı derste olduğunun tam aksine hızlıca geçmeye çalışıyordu, bu benim işime gelirdi. Kızlar gelmişti, ardından Fizik Hocası. Onun dersi tam bir işkenceydi, zaten uykum da vardı. Kafamı sıraya koymuştum ki...
Kafamı bir kaldırdım ki akşam olmuş her yer karanlık, sınıf bomboş, başım ağrıyor. İlk önce paniğe kapıldım, sınıf boş diye. Sonra saate baktım ve bu dersin beden olduğunu, herkesin kantin veya dışarıda olduğunu anladım. Başım ağrıdığı için koridora çıkmayacaktım, ben de 'koridorları gezmeliyim' diye düşündüm. Kapıyı açtım ve dışarı çıktım, yan sınıftan Meryem Hoca'nın sesi geliyordu, karşı tarafta Ahmet Hoca'nın.
Okulumuz 5 katlıydı:
-1.kat kantin, atölye , bazı odalar,
0. kat müdür ve müdür yardımcısı, muhasebe, danışma, dinlenme yerleri yani giriş,
1. kat birinci ve ikinci -yani biz- sınıflar,
2.kat üçüncü ve dördüncü sınıflar,
3. kat müzik odası ve revir,
4.kat yemekhane ve konferans salonu.
Bunu düşününce 3. kata neredeyse 'hiç' çıkmadım, kolay kolay hastalanmazdım, müzik odasıyla zaten işim yoktu. Başımın ağrısı 2 kat artınca revire çıkmaya karar verdim. İki kat çıkmak beni epey yormuştu,tahmin ettiğim gibi müzik sesleri koridor boyunca yayılıyordu. Revire doğru ilerledim, kapıyı tam açacaktım ki harika bir keman sesi duydum. Eğer o kişi Kaori değilse ve bende animede değilsem burada neler oluyordu?? Yolumu değiştirip müzik odasına doğru yürüdüm, orası kocamandı okulumuzun yarısını müzik binası kaplıyordu. Bununla en çok Tuana ilgileniyordu, en sevdiği yer orasıydı. Aklıma Tuana'nın sözleri geldi "Son zamanlarda oraya gidemiyorum, ulusal bir yetenek yarışması varmış, biz de katılıyoruz! Ayrıca yeni biri var mükemmel keman çalıyor." O keman sesi bunu açıklıyordu. Yeni gelen, sürekli onun hakkında konuşulan kişi yarışmalara hazırlanıyordu. Yanına gidip onu izlemek istedim. Odanın kapısına kadar geldim. Kapının tokmağına elimi attım ki ses kesildi.
Evet, ses makasla kesilmiş gibi bir anda durdu. Ve hışırdama sesleri geldi. Biri yerinden kalktı, adım attı. "Kim var orada?" dedi. Benden korktuğunu düşündüm ve 'Ben vardım, korkuttuysam özür dilerim' gibi birşey geveleyecektim ki yere düşme sesi geldi, çığlıklar ve boğuşma sesleri. Çaresizce "İMDAT!" deyişini duydum. Sonra ise sesi yine kesildi. O an öldü sandım, korkup kaçacaktım. Ama keman sesleri devam etti. Gerçekten beni şakalamıştı, korkmamı sağlamıştı!! İçeri girdim ve kendimi 'Gerçekten, kötü bir şakaydı' demeye hazırladım. Kapıyı hızla açtım ve "Ge-"
Kelimeleri ve cümleleri boğazıma tıkayan şey önümde dizlerinin üstünde elinde keman ile duran cesetti. Boğazı derin bir şekilde kesilmiş ve gözleri yoktu, onların yerine birer koca oyuk vardı. Her yer kan içindeydi. Büyük, dehşet verici bir çığlık atacaktım ki gözlerim yanındaki bıçaklı kişiye kaydı,o katildi. Yüzünde herhangi birşey yoktu ama onu göremiyordum, onu göremiyordum!! Sadece pencerenin köşesinden sızan hafif ışık altında dehşet içinde bakan gözlerini görebildim. Ani bir hareketle elindeki bıçağı bana fırlattı. Bıçağın havayı yararak ilerlerken çıkardığı sesi duyduğuma yemin edebilirdim. Kafasına hararetle bir şey geçirdi ve koşarak üstüme gelmeye başladı. Bağırmaya çalıştım bağıramadım.
Tek yapabildiğim geri geri kaçmak olmuştu. Arkamdaki merdivenleri unutmuştum. Bir anlık elim boşluğa geldi. Aşağıya yuvarlanarak düştüm, omurgam kırılmış gibi hissettim. Ktil benden hızlıydı ama yuvarlanırken kendimi kontrol edemiyordum, bunun sonucunda ani hareketlerime karşı elinden bir şey gelmiyordu. Herhangi bir üçüncü sınıfın kapısına tosladım. Dizlerim üstünde emekleyerek kapının kolunu açmaya çalıştım, o anda elim inanılmaz bir acıyla sızladı. Psikopat herif elime bıçak fırlatmıştı. Yarama bakmaya çalıştım ama başaramadım. O anda istifrağ ettim, boğazım safradan yanıyordu. Şimdiye kadar katil bana yetişmiştir diye düşündüm ama kimse yoktu. Bayılacak mıydım? Sınıfın kapısı açıldı, bana bakan bir sürü göz vardı. Hepsi de korkmuş, şaşırmıştı. Biri kolumdan biri bacağımdan tuttu, aceleyle revire götürdüler. Sonra bilincimin karardığını düşünüyorum. Büyük ihtimalle hocalar elimi sarmıştı. Gerçekten, revirdeki hemşire yerinde olsaydı gelip koridora bir kere bile bakmaz mıydı?
Gözümü açtığımda sedyede yatıyordum. Sanki uykudan uyanmış gibiydim, rahat ve dinlenmiş. Etrafa baktığımda kızlar ve hemşire yanımdaydı. Ayağa kalktım, hemşire itiraz etsede sınıfa geçtim. Son dersin bitmesine 20 dk vardı ve ders hala bedendi. Sanırım sınıfın geri kalanı başıma gelenleri bilmiyordu, eminim yarına öğrenmiş olurlar. Kızlarla sohbet etmeye başladık. Havin bana uzunca baktı. "N'oldu" dedim. "Çok garip" dedi. Nedenini sorunca "Biraz önce az kalsın ölüyordun, şimdi bizim yanımızda muhabbet ediyorsun" dedi. Hepimiz güldük, zil çalınca beni ailem aldı servise binmedim. Ayrıca yanağımdada bir çizik vardı.O kısmı büyük ihtimalle ben kapıda dikilirken beni bıçakla deşicekti. Yani beni ya kıl payıyla kaçırdı ya da bilerek tam gözümden vurmadı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okuldaki Katil
Misterio / SuspensoO gün, her şey bulanıklaştığında, doğru ile gerçek karıştığında, ölümler gerçekleşirken, dehşet ve endişe çığlıkları etrafı sararken dört yakın arkadaşın kaderi ne olacaktı? Ölüm onları ele geçirmeden önce onlar ölümden kaçabilecek miydi? Ortada, ku...