Herkesin hayatında kurtulmak istediği çakıl taşları ve bu çakıl taşlarının yarattığı izler vardır.Bu izler silinmesi zor , unutması zor , yok sayılması zor izlerdir.Ve Geçmişin sahibi , geleceğin şahidi olan bu izler insanın kişiliğini belirlemede büyük rol sahibiyken var olan kişilik özelliklerini beslemekte de oldukça ustaydı.Toprak asla bir melek olarak doğmamıştı belki.Evet.O iyilik timsali bir insan zaten olamayacaktı belki hiçbir zaman.Ama yaşadıkları onun acıma duygusunu , sevgisini ve anlayışını elinden alırken ses çıkartamamasında bu izlerin hatrı sayılır katkısı yok muydu ?Kesinlikle vardı.O sevgi görmemiş bir çocuk , kaybetmeyi erken yaşta öğrenmiş genç bir adamdı.Çok olgun görünsede kurallar ve yapılması
gerekenler hakkında aynı olgunluğu malesef ki gösteremiyordu.Dediğim dedik ve inatçı tavrı onun aslında ufak bir oğlan çocuğundan farksız olduğunu her seferinde bana tekrar hatırlatırken öfkesi ,korkunçluğu ve korkusuzluğuyla da kendisinin ne kadar güçlü bir adam olduğunu tekrar tekrar kanıtlıyordu.Onun böyle olmasında ki asıl sebebi ise artık çok iyi biliyordum.O bu yaşadıklarını haketmediğine inanıyor , asıl intikamını hayattan ve onu böylesine yaralayan herkesten alıyordu.Kendini ağır bir intikamın altına sokup kalbinden vazgeçmesinin sebebi de buydu.Yanlızlığı seçip güç ve mutluluk arasında yıllar önce seçim yapmış bir adamdı o.Dudaklarının arasına hapsettiği gülümsemesinin ve çatık kaşlarının arasına gizlediği şefkat dolu bakışlarının yüzündeki eksikliği işte tam da bu yüzdendi.Kararla ilerlediği bu yolda dönmeye ve vazgeçmeye hiç niyeti yokken, geri dönülemez bir yola girdiğinin fazlasıyla farkındayken bu işin ona geri dönüşünün sadece acı ve yıkım olacağını göremiyormuydu acaba gerçekten?Bilemiyordum.Bildiğim tek şey yine en büyük zarar ve yaranın Toprağa ait olacağı ve herşeyin bir anda kontrolden çıkacağıydı.Ve bu ihtimal beni hiç olmadığı kadar korkutuyordu.Toprak kapıdan çıkıp beni içimdeki şüphelerle başbaşa bıraktığında uzun süre kapının önünde sadece durdum ve düşünmeye başladım.Ne olacağını tam olarak söylemese de bu çıkışının çok yaralayıcı sonuçları olacağını bilmemden olsa gerek içim tarifi mümkün olmayan bir korkuyla baş başa kalmıştı.Her zamanki gibi.Toprağın tehlikeli her adımı bende büyük yaralar açıyor , ruhuma tanıdık olmayan bu yaralar artık sadece yüksek dozda korku hissetmeme sebep oluyordu.Toprağın arkasından öylesine bakakalmışken telefonumun güçlü melodisinin birden odaya dolmasıyla anca kendime geldiğimde ve telefonu bıraktığım sehpanın üzerinden aldığımda ekranda büyük harflerle yazan Talha Özbey yazısını görmem heyecanımı iki kat arttırmış , bu da telefonu açma süremi az da olsa uzatmıştı.Telefonu üçüncü çalışında ancak açtığımda kulak zarıma dolan ses üzerinde ağır bir endişe barındırıyordu.
"Güneş." Dedi Talha.Her zaman yumuşak gelen doğal sesi bilerek yumuşatılmaya çalışırcasına yapaylaşmıştı sanki.
"Efendim." dedim titreyen sesimle.Talhaya onunla aynı tonda cevap vermiştim.İçimdeki endişenin sesime yansımasını engelleyememiş , bunun için çabalayacak gücü bile kendimde bulamamıştım.
"Toprak evde mi ? Bak evdeyse onu sakın bırakma.Gitmesine sakın izin verme."
"Şimdi çıktı.Neler oluyor ?" Dedim hemen korkuyla.Çıkışının normal bir çıkış olmadığı gerçeği tekrar aklıma dolarken Talhanın konuşmasını bekledim.
"Allah kahretsin." Diye bağırdı Talha ondan beklemediğin bir şekilde ve telefondan birkaç objenin kırılma sesi duyuldu.
"Neler oluyor ?" Dedim gelen cam seslerine hitaben.Bir süre ses gelmedi.Telefonu kulağımdan çekip aramanın hala devam edip etmediğini kontrol ettiğimde telefonda Metenin sesi duyuldu.
"Çok oldu mu çıkalı ? Sana birşey dedi mi ?"
"Yeni çıktı sayılır.Ve artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını söyledi.Allah aşkına neler oluyor ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞİN KARANLIĞI
Ficção AdolescenteOkuduğunuz bütün hikayeleri unutun !! Bu Güneşin Karanlığı.Gece kadar karanlık Toprakla , gün ışığı kadar aydınlık Güneşin hikayesi. Sert ,güçlü,ulaşılmaz, zengin ve yakışıklı.İstediği herşeye fazlasıyla sahip.Fazlasıyla zor ve anlaşılmaz.Bazen kork...