Umutlar , hayaller , beklentiler ve yaşanan olaylar arasında ne kadar büyük bir uçurum varsa işte hayat o kadar katlanılmaz ve yaşanılmaz oluyordu insan için.Ben artık birşeyler yoluna girsin isterken yaşanan olaylar ve gözyaşlarım farklı sebepler dahilinde de olsa gözlerimden akıp sonsuzluğa ulaşıyorlardı.Bu aynı kitabın sararmış ve yıpranmış sayfalarındaki kelimelerin içine hapsolmuş duygu taneciklerini tekrar tekrar hissetmek gibiydi.Sonunu bildiğin bir kitabı tekrar okumaya ve sonundaki mutsuz sonla tekrar gözyaşlarına boğulmakla aynı şeydi.Kişiliğim silahlar , tehlikeli oyunlar ve kişilik yoksunu kötü insanlar için fazla temiz , onların simsiyah dünyalarına göre fazla beyazdı.Biliyordum.Hayatım silah sesleri ve cam kırıkları için fazla toy , kalbim uzakta atılan sessiz çığlıkları bile duyacak kadar duyarlıydı.Yinede aşk için kendimi, kişiliğimi hatta kalbimi tehlikeye atmaktan çekinmemişken kulağıma dolan silah sesleriyle de bulunduğum toz pembe dünyamdan çıkmış , gerçek dünyaya sağlam bir adım atmıştım.Toprağın tehlikeli ve karanlık dünyasına.
Duyduğum ses kulak zarıma değip yerini rahatsız edici bir sessizliğe bırakırken olduğum yerde durmuş Topraktan bir ses ve ya bir tepki gelmesini bekliyor , nefesini hissetmeyi o an herşeyden çok istiyordum.Aklımdan Toprağa bir şey olmadığını , o silahın Toprağa doğrultulmadığını , doğrultulsada Toprağın kendini bir şekilde korumuş olacağını geçirmeye çalışsam da bedenim çoktan korku ve endişenin kucağına düşmüş , farklı duygular ruhumu çoktan kendi esiri haline getirmişti bile.Nefesim gittikçe hızlanırken dışarıdan gelen güçlü ve tiz bir bağırtı ile anında hareketlenip tüm gücümle kapıya koştuğumda ne ile karşılaşacağımı bilmediğimden olsa gerek korkunç ve tarif edilemez bir boşluğa düşmüş hissediyordum.Hemen kapıyı açıp yüzüme çarpan soğuk rüzgarla birlikte dışarı çıktığımda ön bahçede kimse yoktu.
"Toprak. Dedim yavaşça.Korku ve endişe kendini sesimin her tonunda belli edecek kadar hissedilebilirdi.Gözlerim dolarken yavaş ama çabuk adımlarla merdivenlerden inip garajında bulunduğu arka koruya yöneldiğimde içimde gittikçe büyüyen korku ve endişelerimi susturmaya çalışıyordum.Kalbimin yerinden çıkacakmışcasına atışını önemsemeden gözlerimi koruya diktiğimde ise sanki saatlerce nefes almamışcasına kuvvetli bir şekilde içime çektim temiz havayı.Toprak arabasının yanında elinde silahıyla tek parça bir şekilde dururken oldukça öfkeli ve korkunç görünüyordu.Ama korkunç olmasının sebebi elindeki silah değildi.Asıl korkunç olan bakışlarına işleyen o tehlikeli ifadedeydi.O tehlikeli ifadesinin hakim olduğu koyu renk gözlerini koruya çevirmişken bende onu sapasağlam gördüğüm için anlık bir huzur ve rahatlık hissetmiştim.
"Toprak.İyi misin ? Diyip yanına koştum hemen.
Toprak zaten çatık olan kaşlarının süslediği tehlikeli bakışlarını bana çevirdiğinde ise ürküp bir adım geriye çıktım.Gözleri bana kızgın olduğunu bağırıyor gibiydi.
"Ne demiştim ben sana ? Dedi öfkeyle dişlerini sıkarken.
"Ne?Ben-
"Ben sana ne söyledim ? Dedi tekrar sinirle.
"Evden çıkmamamı söyledin ama ben senin için -
"Ben sana evden çıkma dediğim halde burada ne işin var Güneş ?
"Senin için endişelendim.
"Sen benim için değil kendin için endişelen.O piçi öldürmeden ölmeye niyetim yok merak etme.Şimdi eve dön.
"Lütfen sende gel Toprak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞİN KARANLIĞI
Genç KurguOkuduğunuz bütün hikayeleri unutun !! Bu Güneşin Karanlığı.Gece kadar karanlık Toprakla , gün ışığı kadar aydınlık Güneşin hikayesi. Sert ,güçlü,ulaşılmaz, zengin ve yakışıklı.İstediği herşeye fazlasıyla sahip.Fazlasıyla zor ve anlaşılmaz.Bazen kork...