Martina
Hayat sadece bir aldatmacadan ibaret...Sonu olmayan bir aldatmaca...Güvendiğin dağların kayak merkezi olduğu,insanları tanıdığını sanıp aslında tanımadığını bilmediğin bir yer.Hayat.Herkesin hayatı farklıdır.
Biri zengindir,diğeri fakir.
Biri zengindir villada oturur,diğeri de zengindir ama apartman dairesinde oturur.
Biri aşıktır,diğeri aşık rolündedir.
Biri güvenir,diğeri aslında güvenilmeyecek bir insan olsada.
Biri yakışıklıdır,diğeri az yakışıklıdır.
Bana göre çirkin insan diye bir şey yok.Neye göre çirkin? Ya da neye göre güzel? Hiç kimse mükemmel değil.Olamaz da.
Ama sırf bu yüzden de insanları kırmaya ne gerek var? 'İnsanız,hata yaparız.' mantığı bu noktada ters teper yalnız.
Ümit verip geri almak hiç hoş değil.
"Ne dedin sen?" dedim zar zor konuşarak.Beni sevgilisi yapan oydu,bana ümit veren oydu,kendi kendine gelin güvey olan oydu...Ama aşık değil?
O zaman oynamış derler adama.
"Yani şöyle..." demesine izin vermeden o minnak surata sert bir tokat attım.Acıyla inledi ve başını sağ tarafa çevirdi.Sonra başını yere eğdi.
Ona vurmak,el kaldırmak aklımın ucundan geçmezdi.Masumdu.En azından suratı çok masumdu.Kalbi temizdi...Şebek suratlıma attığım bu tokat benim canımı ondan daha çok yaktı.Kıyamazdım ki ben ona,kıyamazdım.
Ağladığım için hiç bir şey göremiyordum ve takılıyordum.Ellerimle gözlerimi silip - rimel olduğunu bile bile- gözlerimin görüş alanını açtım.Hızlı bir şekilde odasına çıktım ve başımı yastığına gömüp çığlık atarak ağlamaya başladım.Kokusu bana huzur verirken bir taraftan da daha çok ağlamama neden oluyordu.Körkütük aşıktım ben bu adama ve kahretsin ki asla aşkım bitmeyecekti.Buna adım gibi emindim.
Jorge
Keşke zaman dursa dediğimiz anlar sık sık olmuyor mu? Sevdiğimizle zaman geçirirken hep orada kalmak için kullanmıyor muyuz bu cümleyi? Ya da izlediğimiz dizinin finalinde zaman dursa da final olmasa demiyor muyuz? Veya o anlık,gerçek olmayan sözler sarfettiğimizde zaman dursaydıda ağzımdan dökülmeseydi o kelimeler demiyor muyuz?Bana o minik elleriyle attığı sert tokat canımı acıtmamıştı.Sadece pişmanlığımın yüzüme ciddi anlamda vurduğu bir sahneydi.
Bemim canımı asıl yakan onun canını yakmış olmamdı.Çığlık atarak ağlaması benim ölme nedenimdi.
Ama haklıydı,sonuna kadar,sonsuza kadar,her kelimesinde,her hareketinde haklıydı.Ben ki onunla birlikte olduğumuz sabah üstünü örtüp onu düşünen insan nasıl ona böyle bir cümle kurdum ki? Neden? O bunu haketti mi? Hayır.Hayır haketmedi.
Peki şimdi ne olacak? Ben ona haketmediği bu ilişikiyi mi vereceğim? Dönmezki.Affetmezki beni kolay kolay.Asla affetmez.
Bir an da gelen cesaretle koltuktan kalkıp odama yöneldim.Her adımımda çığlık ve ağlama sesleri şiddetleniyordu.Yaklaşıyordum.
Odaya girmeden önce odamın yanı başındaki aynada yüzüme baktım.Gözlerim kıpkırmızıydı ve top gibi şişmişti.Bende ağlamıştım.Benim de canım yanmıştı.Sessizce ağlamıştım.
Kapının kulbunu yavaşça çevirdim ve içeri girdim.Kafasını yastığıma gömmüş ağlıyordu.Benim yüzümden ağlıyordu.Kahretsin.
Haberlerde veya duyduğum olaylarda kadınların canını yakan,kadınları ağlatan hatta bazen intihara sürükleyen o erkeklere demediğimi bırakmazdım.Şimdi ise ben o erkeklerin konumundayım ve her lafı hakediyorum.
Martina ağlamaya devam ederken içimden iki şey geçirdim.İyiki annemler evde yok dedim.Birde...O bu durumdayken benim elim kolum bağlı,ayaklarımın bağı çözük burada durmam çok ayıp.Gerçekten ayıp ettim kıza.
Bunları düşündükten sonra koşarak yanına gittim ve arkasından sarıldım.Kokusu burun deliklerimi bulup bana huzur verdiğinde daha sıkı sarıldım sevdiğim kadına.Ben onu üzmüştüm ve o bunu zerre haketmiyordu.O benim için sevgilisini karşısına almıştı,ayrılmıştı...Benim o sevgilisinden ne farkım kaldı?
Ya onun gibi beni terk ederse? Lanet olsun.
"Martina'm.Can parçam.Güzelim.Sevgilim.Lütfen beni bir dinle? Cidden ben o an benimle asla evlenmeyeceğini düşünüp söyledim o cümleyi.Yoksa ben sana çok aşığım.Hemde çok." dedim ağlayarak.Evet,durmuş olan ağlamam yeniden başlamıştı ve kötü hissettiriyordu.
"Tabi canım.Her aşık adam gibi sende 'sana aşık olduğuma emin misin?' dedin.Her aşık adam bunu der.Sorun sende değil bende.Ben malım anlayamadım,kusura bakmayınız." dedi başını yastıktan kaldırmadan.Ağlaması durmuştu yani en azından sesli ağlamıyordu.Bu iyi miydi? Emin değildim.Ama ağlamasın,hiç bir zaman ağlamasın.
"Olayı yanlış yöne çekme lütfen.Ayrıca birincisi ben sana asla ve kata mal diye bir sözcük ile hitap etmem.İkincisi yüzüme bak yalvarırım.Güzel yüzünü görmeye ihtiyacım var." dedim acıyla.
Ben Jorge Blanco Martina'm için erkeklik gururumu dahi ayaklar altına alırım.Ciddiyim.
Hafif kıpırdandı sonra başını yastığımdan kaldırdı.Yastığın bir kısmı ıslanmıştı ve yuvarlak oluşmuştu.
Aşkımın yüzü ise dağılmıştı.Ama hala çok güzeldi.Sadece rimeli akmıştı ve gözleri benimki gibiydi.Ee haklı bir yandan,güvendiği insandan darbe almak? Zor.
"Şimdi sen beni bu halimle hiç beğenmezsin.Evden atarsın.Gerek yok ki ben kendim giderim." dedi ve seri bir şekilde ayağa kalktı.
O kalkınca bende kalktım ve kolundan çektim."Hiç bir yere gidemezsin.O kadar."
"Hadi ya! İstediğim yere giderim.Karışamazsın."
"Hadi ya! Benim iznim olmadan tuvalete dahi gidemezsin.Anlaşıldı mı?"
"Gidersem ne yaparsın sorması ayıp?Beni odaya falan mı kitlersin?"
Sırıtıp gerindim.Yapabilirdim."Neden olmasın?"
-foreverrjortinii

ŞİMDİ OKUDUĞUN
-BEBEK-
Romance"Sevgilim? Ruggero! Affet beni." "Çoğu şeyi hatırlamıyorum." "Oh ne ala! Peki hatırladığınız bir şey var mı prenses hazretleri!" "Bir çift yeşil göz."