9-She Looks So Perfect
"Bu sürtüğü öldüreceğim!"
"Calum seni öldürmezse deneyebilirsin Mike!"
"Nasıl olur da benden habersiz böyle bir şey yapar?!"
"O menajerimiz ve grup yöneticilerimizle takılmaya başladı. O kız her şeyi yapar! Artık çeneni kapa ve yemeğini ye!"
Calum ile göz göze geldik. "O gerçekten de sana sürtük mü dedi?"
Kafamı iki yana sallayıp parmaklarımı bileğinden koluna çıkardım. "Neden şimdi sadece hediyenden bahsetmiyoruz?"diye mırıldanıp alt dudağımı dişledim ve küvette, Calum'ın bacaklarının üstüne oturup parmaklarımı omzuna bastırdım.
Calum hafifçe sırıttı. "Her şey senin sayende güzel hissettiriyor."dedi ve belimi tutup ben iyice kendisine çekti. Karnıma değen sıcaklık, bedenimin iyice ateş almasına sebep olurken ıslak parmaklarım şuan yanaklarındaydı. "Onları mutlu görmek beni de mutlu ediyor."
"Ben sadece tavsiye ettim. Onları mutlu görmek, seninde mutlu olmana bağlıydı babacık."
Gözleri siyahlaşırken, belimdeki parmakları sıkılaştı ve boğazından bir hırıltı yükseldi. "Sen tapılasısın Ocean."dedi boğuk bir sesle.
Onu böyle görmekten zevk alıyordum. Onu bu hale sokmaktan zevk alıyordum. Ona babacık demekten çok büyük bir zevk alıyordum. "Şimdi kucağıma gel. Yoksa seni çok sert becereceğim."
İkisini de feci şekilde istiyordum. Ama küvette bir kez denediğim için ve gerçekten de berbat bir seks olduğu için Calum'a güvenerek kucağına gittim. Beni yine de sert becereceğini biliyordum.
Parmaklarımı tekrar omuzlarına bastırırken belimi tek koluyla kavradı ve yavaşça kendisini içimde hissetmemi sağladı. Dudağımı daha sert dişledim ve parmaklarım omzumu daha da fazla sıkarken çığlık atmamak için kendimi zor tutuyordum. "Hareket et Ocean. Babacığın için hareket et."
Dediğini yaptım. Gelen hazzı, acıdan daha fazla hissederken dudaklarımızdan çıkan iniltiler gittikçe yükseliyordu. Onu altımda hissetmek, onu böyle kıvranırken görmek daha hızlı ve sert olmamı sağlıyordu. Kalçamdaki elleri de bunu daha da erken olmasına sebep oluyordu. "Devam et bebeğim..."dedi ve başına geriye atarak inledi.
Bu, ilk küvet seksim gibi değildi. Bu harikaydı, bu muhteşemdi. Lanet olsun. Bu dünyanın en güzel anıydı.
Bedenim yorulurken sona gelmiştik bile. İkimizde rahatlarken, Calum kollarıyla beni sardı ve dudaklarımızı birleştirirken içimden çıkmadı. "Üstümde harika duran tek kızsın."diye fısıldadı dudaklarımın üstündeyken dudakları.
Dudaklarımızı tekrar birleştirdikten sonra omzundaki parmaklarımı ensesine doğru götürüp saçlarını okşadım ve alt dudağını emerek tadını dilime yaydım.
Kapı birden tıklatılınca öpüşmeyi kesmek zorunda kalmıştık. "Artık şuradan çıkar mısınız? İki saat sonra konser var ve biz hala duş almadık."
"Neden gidip diğer odayı denemiyorsun Ash?"diye Calum ona kızınca saçlarını okşadım.
"Çünkü Michael saçlarını boyuyor Lee'ye kızdığı için."
Gözlerimi devirip sıcak suyu açtım. "Birazdan çıkıyoruz Ash!"diyerek Calum'ın konuşmasına fırsat vermeyip başımızdan akan sıcak suyla tekrar Calum'la dudaklarımızı birleştirdik.
*****
"Birazdan çıkıyoruz Ash!"diyerek Ashton sesini inceltip taklidimi yaptığında ona dilimi çıkardım. Daha on sekiz yaşında bir ergendim. Calum'ın cazibesine tabii ki de kapılmıştım. "Git ve temizlen davulcu."
Luke, Ashton'a davulcu dememe gülerken Calum yine telefonuyla uğraşıyordu. Hayranlarıyla ilgili şeylere baktığına emindim çünkü yüzündeki gülümseme bunu oldukça belli ediyordu.
Ördüğüm saçımla beraber üstüme bu sefer gece mavisi tonundaki, askılı, şık ve oldukça dekolteli bir elbise giymiştim. Bu elbiseyi seviyorum ama pek giymezdim. Babam almıştı ve genellikle beni sinir ettiği için bu elbiseyi giymezdim. Ama şimdi beni sinir eden babam yoktu. Esmer, içimi güneş kadar parlak ve sıcak tutan bir babacığım vardı. "Sence nasıl olmuşum?"
Luke odadan çıkmıştı. Ashton ise banyodaydı.
Calum kafasını kaldırıp bana baktı. Çıplak ayaklarım, bronzlaşmaya ara verdiğim için hala beyaz olan bacaklarım, elbisemin mini eteği, göbek ve bel kısmındaki dantel işlemeler, göğüs dekoltem, ufak kelebek şeklindeki altın kolyem ve geriye kalan boynum. Vücudumun her yerine özenle bakmış, bütün dikkatiyle incelemişti beni. "Arkanı dön."dediği sırada kendisi ayağa kalkıyordu.
Dediğini yaptım ve bacaklarımı çapraz yaparak beni incelmesi için ona fırsat verdim. Ama o beni incelemekten çok daha farklı bir şey yaptı ve ördüğüm saçımın ucunu çekip başımı arkaya doğru eğmeme sebep oldu. Canım biraz acıdığı için yüzümü buruşturdum. "Böyle konsere mi gelmek istiyorsun?"dedi ve saçımı iyice çekti.
"Evet babacığım."
Gözleri koyulaştı. "Çok güzelsin. Bu kadar güzel olamazsın."diye mırıldandıktan sonra dilini şaklatarak kafasını iki yana salladı. Kalbim yapabilecekleri için can çekişirken örgümü açmasını büyük bir zevkle, dik durarak bekledim. Saçımı çekmediği için duruşumu düzeltebilmiştim. "Saçlarını sadece benim yanımda örebilirsin, tamam mı?"diye mırıldanıp, saçlarımın arkasını karıştırarak düzeltti. "Sen benim kızımsın. Dışarıdakiler, senin harika olduğunu düşünecek ama sana yaklaşamayacak."dediği sırada soğuk parmak uçları sol omzumdaki saçlarımı kavrayıp sağ omzuma attı ve mavi elbisemin askısını indirip nefesimi tenime üfledi. Bu harikaydı. Calum ve yaptığı her şey bu kadar harika hissettirmek zorunda mıydı?
"Benim kızım."diye fısıldadıktan sonra dudaklarını omzum ile boynum arasındaki o girintiye bastırıp beni kendimden geçirecek kadar güzel öptü. Dokundu, hissettirdi. Kalbim... Kalbim hiç bu kadar canlı olmamıştı.
"Babacık-"dedim ama cümlemi tamamlayamadan kapı açıldı ve Calum hızla geri çekilirken ne zaman kapattığımı bilmediğim gözlerimi açarak kapıya baktım. Her kim olursa olsun, utanmıştım. Ellerim eteklerimin ucunu tutarken ayak parmak uçlarımı da birbirlerine döndürmüştüm. "Aman tanrım... Harika görünüyor."
Gelenler, Michael ve Luke'du. İkisi de ağızlarını açmış, bana bakıyorlardı ve hiç böyle bir şey beklemedikleri belliydi. Askım düşmüş, saçlarım dağılmış, makyaj ise daha yapmamıştım. Nasıl harika görünüyor olabilirdim ki?
"Şu siktiğimin kapısını çalışarak girin!"
"Dostum... O, konser için fazla güzel değil mi?"diye mırıldandığında Michael kaşlarımı çattım. "O sikik etekli takımlarla gezinmesinden iyidir."diyerek araya girdi Luke. "O dar etekler yüzünden kaç kez Ally arkamızda kalmıştı, unuttun mu? Onun yüzünden konsere geç çıkıyorduk, şimdi işler biraz daha kısalabilir."
Ashton da banyodan çıkarken gözlerini ilk önce bende gezdirdi ama sonra gözleri duvardaki saate kayınca ben tamamıyla unutulmuştum. "Gitmeliyiz Cal."dedi Ashton onlardan farklı bir şey söyleyerek. Onu onayladım ve masadaki gözlüğümü takıp, mavi converselerimi giydim ve saçlarımı tarayıp eşyalarını hazırlayan çocuklara döndüm. Tüm plan aklımda olduğu için hepsini birden şimdi söylemek daha iyiydi.
Konser alanında kendimi onlar için yoramazdım.
"Konser alanında sizinle irtibata girip dikkatinizi dağıtmak istemiyorum. Şimdi beni iyi dinleyin. İlk önce altı tane hayran ile tanışacaksınız. Sonra kısa bir röportaj ve hemen ardından da konser. Konserdeyken ilk kırk dakika geçtikten sonra size Dave haber verecek ve o zaman da hayran çıkartacaksınız sahneye. Sakın unutmayın."