Münevver hastaymış, geçmiş olsun yazalım gençler
Ve bol bol öpücükler
37-If You Don't Know
Spora gidemiyordum, annem çalışmama izin vermiyordu, havalar gittikçe soğuduğu için dışarı çıkamıyordum. Üniversite bir hayalden ibaretti, artık istediğim tek şey karnımda yaşayan bebeği kucağıma almaktı.
Yani hayatımda sadece üç güzel şey vardı; ailem, bebeğim ve annemden gizli başvurarak geri kazandığım ehliyetim.
Lydia okuluna giderken, annem de işe gidiyordu ve ben evdeydim neredeyse tüm gün. Bazen annemle beraber dışarıda geziyorduk ama yağmur yağmaya başlamıştı ve o yüzden pek dışarıda kalamıyorduk. Angela'ya gidiyorduk ve bebeğim ve benim sağlığımla ilgili bilgiler ediniyorduk. Verdiği ilaçlarla da kendimi oldukça dinç hissediyordum.
Tamam, geceleri hala ağlıyordum ama yine de Angela stresten dolayı bebeği düşürebileceğim gibi bir şeylerden bahsetmişti ve bu yüzden de ilaçları zorunlu kılmıştı. Sadece birkaç gün sonra da ilaç içmemi yasaklamıştı.
Bu kızı anlamak hiç bu kadar zor olmamıştı.
Ve kendi kendime bir karar almıştım. Hafta da bir kez, bebeğimin fotoğrafını çekecektim. Aynanın karşısında göbeğimi çekecek ve nasıl büyüdüğüne şahit olacaktım. Ve fotoğraflarımın alt kısmına da tarihleri yazacaktım.
Hafta sonu, annem ve Lydia kiliseden yeni gelmişti ve Lydia televizyonun karşısında ödevlerinden tekini yapıp gevreğini yerken, bende mutfakta annemin yaptığı pastırmalı yumurtayı yiyordum. "İsim koymak konusunda erken, biliyorum ama sence hangi ismi koymalıyız?"
Annem, elindeki şarabıyla bana bunu sorduğunda içimde bir duygu fırtınası olmuş gibi hissetmiştim. Bunu Calum'ın söylemesini istiyordum, deli gibi her dakika birden karşımda belirmesini ve kollarını bana dolayıp bebeğimizi istediğini söylemesini istiyordum.
Rüyalarımda ona yalvarıyordum. "Bilmiyorum."dedim ve ilk kez ekmek eşliğinde yediğim yumurtaya baktım. Neredeyse annem üç yumurta koymuştu ve bende pastırmalarla beraber yemiştim. Çok fazla yemek yiyordum. "Benim ismimi koyabilirsin."
Güldüm. "Daha çok erken."
"Umurumda değil. Ama bir şeyi bilmek istiyorum. Erkek olsaydı... Babanın ismini koyar mıydın?"
Düşünmeme bile gerek yoktu. "Hayır."dedim ve ekmeğimi, kalan yumurtalar almak için biraz böldüm. Annem buna bir tepki vermezken sadece şarabını içti. Kırmızı şarap bağımlısı haline gelmişti neredeyse.
Yemeğimi bitirmeme az kalmışken, Lydia'nın sesi bize ulaştı. "Anne! Ablam televizyonda!"
Kaşlarımı çatarak ayağa kalktım ve annem benden önce mutfaktan çıkarken onu izledim. Salonda, televizyon büyük olduğu için daha ne olduğunu tahmin edemeden ekrandaki görüntüyü görmüştüm. Video klip.