24-Everybody's Watching Me
Üç tane Japon kız vardı. İsimlerini aklımda tutmaya çalışmıştım ama gerçekten Japoncam hiç yoktu. Gözlüklü olan, bana VS markalı iç çamaşırı takımı verip üstüne giymem içinde saten bir gecelik verdiğinde heyecandan elim ayağım birbirine girecekti neredeyse.
Küçük bir odaya geçtim ve ilk önce siyah iç çamaşırlarını giymeye başladım. Siyah daneli iç çamaşırı aslında çok güzeldi. Belki de Michael ile alışverişe çıktığımızda VS mağazasına da girmeliydik. Ama birazcık dardı. Arka kısmı bir türlü birbirlerine geçirememiştim.
Bir elimle önümü tutup, diğeriyle arkayı tuttum ve oldukça az açık olan kapıyı ayağımla iterek açtım. "Calum?"diye seslendim ama en yakınımdaki kişi Michael'dı. Kaşlarını çatarak bana baktı. "Michael?"dedi o da.
Gözlerimi devirdim. "Yardım eder misin?" Ondan, biraz çekiniyordum ama Calum, Bay Freddy ile konuşuyordu ve Michael'ın işi yokmuş gibiydi.
Yüzünü ifadesiz tutarak bana yaklaştı ve bende ona arkamı dönüp bana ulaşmasını bekledim. Parmakları elimi itti ve ben iki elimle ön tarafımı tutarken onun sıcak parmaklarının tenime değişiyle hafifçe titredim. Hemen halletmişti. Ona dönerek gülümsedim. "Teşekkür ederim."
Teşekkürümü umursamadı. "Calum ile ilk önce yapamıyormuş gibi yap. Eğer hemen öpüşürsen bu tuhaf olur. Ayrıca, kamera arkası çekilecek. Buna göre davran."dedi ve gülümseyip yanağımı sıktı.
Onu onaylayıp içeri geçtim ve geceliği de üstüme geçirerek aynada kendime baktım. Calum geceliği güzel bulacaktı ama altındakilere bayılacaktı. Belki de beni burada beceremeyeceği için tüm gece bana acı çektirecekti. Onu öyle özlemiştim ki, buna razıydım. Tüm cezalarına ve acılarına.
Saçlarımı hafifçe dağıtıp koltuktaki çantamı alarak içinden telefonumu çıkardım ve aynanın karşısında kendimi çektim. Birkaç kez. Sonra interneti açtım ve biraz bekledikten sonra fazladan gelen bildirimlerle kaşlarımı çattım. Bu sefer ne olmuştu?
Genellikle twitter olduğu için bildirimlerimde, oraya girdim. Bildirim kısmımda bir fotoğraf vardı; Michael'ın sutyenimin kopçasını taktığı bir fotoğraf. İnterneti kapatıp telefonumu çantama koydum ve derin bir nefes aldım. Bunu bugün umursamayacaktım. Setten kim bu fotoğrafı çektiyse insanlar bizi zaten yeteri kadar yanlış anlamıştı, o yüzden bu fotoğraf o kadar da üstünde durulması gereken bir şey değildi.
Aynada son kez kendime bakıp, odadan çıktım. Kollarımı göğsümde birleştirerek Bay Freddy ve su içen Calum'ın yanına ilerlerken çoktan gözler bana dönmüştü. Özellikle de Calum'ın bakışları.
"Bu hiç hoşuma gitmedi."diyerek söze başladım Bay Freddy de artık bana bakarken.
O ise gülümsüyordu. "Çok güzel olmuşsun, neden öyle diyorsun?"
"Calum ile öpüşmek istemiyorum."dedim yalandan.
"Ama kurgu böyle. Şarkıda basçı geçiyor ve basçımızda Calum."dedi ve omuz silkti. "İsterseniz beş dakika oturun, kameraları ayarlıyorlar."diye devam edip bize biraz kenardaki siyah koltuğu işaret etti. Kafamızı salladık ve oraya ilerlemeye başladık.
Ben önde giderken Calum arkamdaydı ve ıslık çalıyordu. Oldukça sessizdi ama ben duyabiliyordum. Stüdyonun gerisinde Michael ve Luke kol kola girmiş, kameranın önünde konuştuklarını görünce kamera arkası için olduğu anladım. Calum koltuğun ortasına oturduğunda gözlerimi ona çevirdim. Bakışlarımı fark edince sevdiğim şımarık sırıtışı yüzünde belirdi. "İstersen kucağıma oturabilirsin, alıştırma olur böylece."