*8.Bölüm-1.Kısım

13.9K 480 79
                                    

Merhaba. Hikayenin gecikme sebebi dün çıkmakla çıkmamak arasında gidip gelen yirmilik dişimi aldırmış olamam ve malesef ki anestezinin etkisinden dolayı kendimi sersem gibi hissetmem.

Bu gün de aldığım ilaçların etkisi ile sürekli uykumun gelmesi beni engelledi. Bende kısa olsa da bu bölümü sizi daha fazla bekletmeden eklemek istedim.

Ozan'ın evden çıkar çıkmaz ilk işi şirketin güvenlik departmanında çalışan Mert'i aramak olmuştu.

"Alo. Buyrun Ozan bey". Saygı ile açılan telefona sinirini bir nebze olsun azaltarak cevap vermeye çalıştı.

"Alo. Mert bana Eliz Bener'in hakkında yarına kadar bir dosya hazırlamanı istiyorum. Nerelere ulaşırsın kimlere sorarsın bilmiyorum ama o bilgiler elimde olacak."

"Peki Ozan bey. Bilgiler yarın elinizde olur. Fakat bu araştırma ne hakkında olacak? Yani öğrenmek istediğiniz ne?"

"Herşeyi. Tüm hayatını, ne yeyip ne içtiğine kadar. Mümkün mertebe ulaşabileceğin tüm bilgiler. Bil hassa nasıl geçindiklerini.Yakın çevresi de dahil. Anladın mı?" Cümlenin sonunda ki soruyu yüksek sesle bağırarak sormuştu.

Bu yüzden de Mert patronunun bu ani çıkışı karşısında tek kelime ile korktuğunu belli etmeden "Anladım" diyerek patronunu onaylamıştı.

Ozan telefonu Mert'in yüzüne kapatıp ceketinin iç cebine attı. Halen daha yatışmayan sinirini evlerle dolu dar sokaklardan birinin duvarlarını yumruklayarak kendini rahatlatmaya çalışmıştı.

Fakat bu hareket yarardan çok zarar veriyordu Ozan'a. Siniri azalacağına artıyor. Elinden akan kanların ve oluşan yaraların hiç birini hissetmiyordu. Bedeninden çok ruhu acı içerisindeydi çünkü. Çaresizlik şu dünyadaki en kötü şeydi.

Ozan kızının aklına gelmesiyle bir anda durup ac önce cebine koyduğu telefonu çıkarıp Melda annesini aradı.

"Alo anne Melek nasıl?" Daha telefon açılır açılmaz sorduğu ilk soru bu olmuştu.

"Zar zor uyuttum oğlum.Yavrucak küçücük vücuduyla bu illete direnmekte zorlanıyor oğlum."

"Merak etme anne çok yakınada iyileşecek meleğimiz.

"O nasıl olacakmış evladım?"

"Hani iki seçenek verdı ya anne"

"eee nolmuş o seçeneğe. Ahhhh yoksaaa"

"Evet o kişiyi buldum istediğimiz bebeği o verecek bize ve meleğimiz de kurtulacak."

"Ama evladım hiç akıl karı bir iş değil bu. Kim ki bu kız kimlerden? Neyin nesi kimin fesi? Hem o seçenek herkesin kabul edeceği bir seçenek değil evladım. Hiçbir kadın eşi olmayan birine bir bebek vermez."

"Sen takma kafana bunları ben arştırıyorum herşeyini üzülme artık. Sen orasını bana bırak. Gerekirse evlenirimde. Her ne gerekiyorsa fazlasını yapar, o bebeğin en kısa zamnda doğmasını sağlarım. Bu zor günleride atlatacak Meleğim."

"Tamam oğlum sen bilirsin. Ama yanlış birşey yapma sakın. Şimdi benim kapatmam lazım ocakta yemek var yanmasın." Melda hanım ne dese Ozan'ı kararından döndüremeyeceğini bildiğinden, ona karşı çıkıp karşısına almak istememişti. Hani tam 'Katır inadı'
sözü vardı ya? İşte o söze öylesine uyuyordu ki Ozan, aklına koyduğunu gerçekleştirememe gibi bir seçeneği kabul etmiyordu bu yüzden.

"Tamam"

*********

Ertesi sabah işe erken gelip imzalaması gereken evrakları imzalamış, girmesi gereken toplantıları halletmiş odasında Mert'in getireceği dosyayı beklemeye başlamıştı.

Yaklaşık bir buçuk saat sonra odanın kapısı çalındığında sekreteri "Ozan bey güvenlik departmanından Mert bey geldi. Sizinle görüşmek istediğini söyledi" dedi.

"Al içeriye"

"Peki efendim"

Mert odaya girer girmez elinde tuttuğu siyah dosyayı Ozan'ın önüne bırakıp "Ozan bey istediğiniz kişiyi araştırdım.Buyrun bu da dosya. İsterseniz kim olduğunu falanda kısaca anatabilirim."

"Gerek yok ben okurum sen çıkabilirsin.

Ozan daha fazla vakit kaybetmek istemediği için Mert'in odadan çıkmasını beklemeden önüne bırakılan dosyı hızla açtı.

ELİZ BENER

16 Kasım 1993 İzmir doğumlu. Annesi (Ela) ve Babası (İzzet)  aslen  İzmirliler.

Maddi sıkıntılardan dolayı İstanbul'a taşındılar.

Ailenin en küçüğüdür.Kendinden 7 yaş büyük ablası (İzel) ve ailenin en büyüğü olan ağabeysi (Batu).Ağabaysi ise kendisinden 9 yaş büyük.

Babası geçen sene abisiyle birlikte çıklıkları yolculukta yaptıkları  kaza sonucu  yatalak kalmış. Ağabeysi ise o kazada hayatını olay yerinde kaybetmiş.

Abla İzel kazadan sonra evi terketmiş.

Aile Ela hanımın sayesinde geçiniyor. Eliz ise babasına bakıyor. Ela hanımın kendisinden 4 yaş büyük ablası daha Eliz doğmadan evi terk etmiş. İzzet beyin en büyük kardeşi olan Hasan bey ise en çok iletişim kurdukları aile büyüğü ve emekli.

NOT:Batu'nun yüklü bir miktarda kredi borcu var.

Ozan ister istemez okuduğu not kısmına gülmüştü. Çünkü bu kendisi için büyük avantajdı. Hem evi geçinderen tek kişi anne Ela hanımdı, hem de rahmetli oğullarının yüklü bir miktar borçları vardı. Bu da demekti ki; atılacak ilk adım Ela hanımın işini elinden alıp aileyi temelinden sarsmaktı.

Yarın(Artık her ne kadar Pazar'a girmiş olsakda) YGS sınavına girecek olan bu hikayeyi okuyan okumayan herkese başarılar diliyorum. Umarım ALLAH emeklerinizin karşılığını en güzel şekilde sizlere verir.

KENDİMİ SANA ADADIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin