- Mert ve Filiz'in Hikayesi -

- mahkum yüregim -

"Acının da elbet her şey gibi bir sonu vardır.Ama pişmanlıklar hep kalır.."

....Son zamanlar da karısının, aile ve memleket özlemi doruklara çıkmış, sürekli dönme planları yapar olunca da, alacakları risk'in büyüklüğü hasıraltına süpürülerek, yaklaşık 5 yıldır mecburi ikamet ettikleri şehirden aniden,bulundukları süre içinde edindikleri dostluklara rağmen, apar topar,vedalaşmadan ayrılıp, her ikisinin de doğmadıkları, lâkin büyüdükleri ve çok sevdikleri,içerisinde çocukluktan evliliklerine kadar olan zamanlarının severek tüketildiği, acısıyla tatlısıyla barındırılan hatıralarının ev sahibi olan şehre doğru yola koyuldular.

Zaten ailecek mâlum başüstü yere çakılış sonrası kurdukları gösterişsiz ev düzenleri bir kaç defa haczedilince, sadece beyaz eşya ve ikinci el dükkanlarından alınmış,hem yatak hemde oturma görevi verilmiş iki çekyat ile kılık kıyafetlerden oluşan eşyaları küçük bir kamyonete sığmış ve çabucak toparlanmışlardı.
Yaklaşık altı saat kadar süren bir nevi sevgiliye dönüş yolculuğu,içerisin de bir çok karmaşık duygu silsilesinin oluşturduğu acabâ'ların, yorgun ve oldukça azaltılmış mutluluklarıyla ettiği çatışmaların hezeyanıyla geçmişti.

Filiz en tehlikeli olan seçimi yapmış,babaevine yakın bir yerde ev tutmuşlardı.Satılmış'ın onları içine soktuğu durum, herkesi bir tarafından bağlamış ve ödenemeyecek kadar büyük borç batağına sürüklemişti.
Ama filiz dükkanın üzerine yapılması sebebiyle, üzerine alınmış olan çeklerin karşılıksız olup, ödenememesinden dolayı yakalama emri çıkarılmış bir kaçaktı.
Mert eşinin bu riski almasına şiddetle karşı çıkmıştı ama artık dönmüşlerdi.
............

Asıl alacaklı olan toptancı, mâlum olay patlak verdiğinde, yardımcı olmak yerine onları daha da zor durum da bırakacak şekilde borçları yapılandırmamış,hatta satılmışla beraber hareket edip onunla anlaşma zemini arayan mert ve kayınpederini de oyuna getirerek senet imzalatarak üçünü de borca ortak etmişti.Niyetleri filizin üzerindeki ödenmemiş çekleri alıp kendilerini borçlandırmak olan iki adam,yaşadıkları buhrânın ve etraflarında en azından onlara yol gösterip, daha fazla batmamaları için, maddi olarak olmasa da en azından fikir olarak yardımcı olacak birileri olmamasından dolayı,ömürlerinin hatasını yapmıştı.

"insan düşmeye görsün, birden olabildiğince yalnızlaşır ve etrafında kimse kalmaz"

Sonrasında öğrendikleri onları şoka uğramıştı.Satılmış; mert ile iş yapmadan önceki açmış olduğu işyerindeki ürünleri de aynı toptancıdan almış,sonrasında batırdığı dükkanın borçları için böyle bir plan kurmuş ve kimse uyanmasın diye bir yolunu bulup filizin üzerine dükkanı açtırmış,dolayısıyla filizin üzerine olan çekler ile öncelikle eski borçlarını kapatmıştı.Hatta ödeyemediği telefon faturaları dahil bütün borçlarını bu sayede ödemiş,daha doğrusu borçlarından masum bir anneyi borçlandırmak suretiyle kurtulmuştu.
Filiz dükkan açılma işlemleri sırasında,maliyedeki evraklarla uğraşırken, orada işlerini yaptırdıkları görevli memurun, satılmışın yanlarından uzaklaştığı bir ara " abla bu senin eniştenin kaşı gözü ayrı oynuyor,aman dikkatli ol,sonra niye kendi üzerine değil de başkasının üzerine dükkan açıyor,burada ne insanlara ve olaylara şahit oluyoruz "diye sorduğun da bile kardeşinin eşi olan bu adamın, kendisini kurtarmak için böyle bir oyun kuracağı,aklının kenarından köşesinden geçmemişti.

"Bir düşmandan daha kötüsü, hain olandır.Bir hainden daha kötüsü ise ikinci haindir..."

Toptancı kendi alacaklarını kurtarmak için başkasını borçlandıran bu adama sesini çıkarmayarak ve onları uyarmayarak satılmışa iyilik yapmış,ayrıca aynı iyi niyeti onlara göstermeyerek en büyük suçu çok sevdiği tek kardeşi Elif'i üzülmesine dayanamayıp,satılmışa inanmak olan filizin bu borç batağına sürüklemesine o da önayak olmuştu.Böyle bir adam tabiiki yardımcı olmak yerine,yine kendisini kurtarmak için satılmışın kendisine altın tepside sunduğu mert ve kayınpederini de borçlandırmak suretiyle kaçınılmaz olana yardımcı olacaktı.