- hayata tutunmak -

100 1 0
                                    

Bu aralar aklı başında değildi, uzunca yıllar sonrası ilk defa yaptığı herşeyden büyük keyif alıyordu.

Bir sebebim olmalı bu hayatta;sımsıkı tutunacağım ve aklıma gelince tüm sorunlarımı unutacağım...

Yeni almış olduğu cep telefonuyla, bu huzur dolu günlerinin sebebi olan kişiyle mesajlaşıyordu görüşemedikleri zamanlar evde,işte, her fırsat bulduğunda...

Filiz,babasının onunla tanışmak istediğini söylediğin de çok sevinmişti mert.Bu onun için dev bir adımdı..

Zaten onun ailesinden çok kendi ailesiydi Mert'i düşündüren, çünkü filizin babası laik, demokrat ve sol kesimi benimsemiş bir öğretmendi. Doğal olarak ailenin diğer fertleri de aynı hayat görüşündeydiler..

Kendi ailesi ise tam aksi şekilde zıt kutuplar dı açıkcası...Anne ve babası evlendiklerinde, İslâmın hayatlarının istikametine yön verecek bütünlükte eksiksiz bir din olduğunu farketmiş ve müslümanların mukaddes kitâbı
Kuran-ı Kerim'in her ayetini tek tek
okuyup uygulama uğraşında olan iki insandılar.

Dünyanın; ahiretteki bâkî yaşamın öncesindeki misafirhane ve sınavlarla dolu geçici bir hayat olduğu bilincinde kendi evlatlarını da buna mukâbil yetiştirme gayretindeydiler.
......

Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı. (ANKEBUT/64)

Biliniz ki dünya hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süs ve kendi aranızda övünme, mal ve evlat çoğaltma yarışından ibarettir. Bu, tıpkı bir yağmura benzer ki; bitirdiği ot, ekincilerin hoşuna gider, sonra kurur, onu sapsarı görürsün, sonra çerçöp olur. Ahirette ise çetin bir azab; Allah'tan mağfiret ve rıza vardır. Dünya hayatı, aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir. (HADİD/20)

Dinlerini bir oyun ve bir eğlence edinen ve kendilerini dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak! Ve hiçbir kimsenin kazandığı şey yüzünden kendisini ateşe atmamasını, kendisi için Allah'tan başka hiç bir dost ve hiçbir şefaatçi bulunmadığını Kur'ân ile hatırlat. O, azaptan kurtulmak için bütün varını feda etse, kendisinden alınmaz. Onlar kazandıkları şey yüzünden helake uğratılmışlardır. Onlar için, inkâr ettiklerinden dolayı kaynar bir içecek ve can yakıcı bir azab vardır. (EN'AM/70
.........

işte bu ailenin dört kardeşinin en büyük çocuğuydu mert..Babası çalıştığı işyerinde kıldığı namaz göze batınca, işi bırakacak kadar samîmi bir müslümandı..

Bu vesileyle ilkokul sonrası istanbul fatihte medrese eğitimi görmüş hafızlık diploması alıncaya kadar eğitim görmüştü.Sonrasında ortaokulu dışarıdan,liseyi de imam hatip'te son sınıfa kadar okumuştu aile baskısıyla.
.....

Filiz'e; aileler arasındaki bu farklılıkları söylemenin bir yolunu bulamamıştı bu zamana kadar.

Kendisi için bir sorun teşkil etmiyordu ve filizin de sorun yapmayacağına inanıyordu ama ya aileler...

Annesine filizden bahsetmişti ama filizin başının açık olduğunu bile söyleyememişti daha..Gerçi bu mevzuyu filizle konuşmayı çok istiyordu..Çünkü bir erkek eşini kıskanır. Bir kadının karşı cinsin ilgisini çektiğini düşündüğü fiziksel özelliklerdendi saçları...Yani önce eşini seven bir erkek,sonra Allâh'ın kadına emrettiği kurallardan biriydi örtünmek..

Kendisi de anne ve babası gibi düşünüyordu aslında ama bunları daha söyleyememişti, oturup anlatması lâzımdı;ama nasıl...

Önce annesiyle konuşmak ile başlamaya karar verdi..

Mert: anneciğim sana filiz ve ailesiyle ilgili söylemek istediğim şeyler var;diyerek başladı herşeyi anlatmaya...
......

Oğlum çok zor bir seçim yapmışsın.Öncelikle filizi,sonra babanı sonra filizin ailesini ikna etmen lazım farkındamısın...

Mert:farkındayım anacığım ama herşeyi göze aldım.Bu bir süreç ve ben önüme çıkan her engeli aşmak için ne yapmam gerekirse yapacağıma emin olabilirsin..

Allah yardımcın olsun oğlum.

Biraz rahatlamıştı,filizin babasıyla tanışma öncesi moral takviyesi olmuştu annesiyle arasında geçen bu konuşma.

"Akşam olsun da hayırlısıyla şu tanışma faslını atlatayım artık" diye aklından geçirirken,bir taraftan da hazırlanıyordu çıkmak için.Bu arada telefonu çaldı,arayan filizdi.

Mert:efendim tatlım?
Filiz:Ne yapıyorsun geliyormusun?
Mert:çıkıyorum şimdi birazdan görüşürüz.

Görüşme gâyet olumlu başlamıştı.Önce tanışma faslı,sonrası soru cevap şeklinde geçerken,babası mert ile âlâkalı her şeyi en ince ayrıntıya kadar irdeleyip durmuştu.Ancak siyaset gibi konulara girilmedi.Zaten daha ilk tanışma için yetecek bilgilere sahipti artık babası.Sohbet bittiğinde kısa bir sessizlik oldu.Herkes kendi payına düşen düşünceleri tartıp,ölçüp biçmeye başlamıştı bile...
.....
Mert: efendim ben kızınızı seviyorum ve bir evlilik sevgiyle beslenirse tüm zorlukları aşacağı kanââtindeyim..Siz uzun yıllar evli bir insan olarak bunu benden daha iyi biliyorsunuz..Umarım kendimi biraz da olsa anlatmış ve inandırabilmişimdir...Babası "tamam mert oğlum; hakkınız da hayırlısı ne ise o olsun,ama bu işi fazla uzatmayın olurmu" derken,mert'in kalbi heyecandan duracak gibi olmuştu.

Mert:Siz hiç merak etmeyin efendim.Ne dediğinizi gayet iyi anladım,yüzünüzü kara çıkartmayacağım emin olun...

Dünyalar onun olmuştu.Artık kafasında sorun teşkil herşey için bir umut vardı, o da bu umuda sımsıkı sarılacak , bundan sonra mutlu olacak ve mutlu etmek için yaşayacaktı...

Bir yola çıkmıştı "artık soru işaretlerini kaldırmak için önce filizle konuşmalıyım,sonrası sırayla.
Herşeyi yoluna koyup herkesi ikna edeceğim."dedi kendi, kendine...

O kadar çok şey vardı ki kafasında,beyin fırtınasında düşünceleri çarpışıyordu resmen.Bir tarafta olumsuzluklar diğer tarafta olumlu olanlar..

Biliyordu; hepsinin komutanı oydu ve bu süreç ne kadar sürerse sürsün,ne kadar hırpalanırsa hırpalansın,gözü korkmuyordu, sevgi galip çıkacaktı.

İnanıyordu......
Başaracaktı...

-  Mert ve Filiz'in Hikayesi -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin