Gözlerimi açtığımda evde,salonda ki koltuklardan birindeydim.Hızla ayağa kalktığım da kısa süreli bir körlük yaşamıştım.İyi olmak için koltuğa tekrar oturdum,dizlerimin üstüne kollarımı dayayarak suratımı ellerimin arasına aldım.Garip bir durum,izlendiğimi hissediyordum.Kafamı kaldırdığım da karşıda Ulaş'ı buldum.İrkilmiştim.Elinde,evin anahtarını sallıyordu."Evimde ne yapıyorsun ve buraya nasıl girdin?"
Sesimde ki endişeyi saklayamamıştım.Üstünde hala dün geceden kalma kıyafetler vardı. Otomatikman kendi kıyafetlerime baktığımda,üzerimde pembe-mor pijamalarım vardı.Üstümü o mu değiştirmişti?Hayır,hayır,hayır.Umarım düşündüğüm gibi değildir.
"Baban erkenden Vegas'a gitmek zorunda kaldı.Dün gece yanıma gelip seni eve bırakmamı rica etti ve evin anahtarını bana verdi.Sana,daha sonra mesaj bırakıcağını söyledi.Maça geldiğim de seni bulamadım ve gezinmeye başladım.En sonunda ana yoldaydın.Biraz korkunun güzel ve eğlenceli olucağını düşünüp seni geriden izledim.Sıkıldığımda yanına geldim.Ve şuan evdesin.Evet üstündekileri ben değiştirdim.Merak etme bir yerlerine bakmadım.Ah,belki biraz bakmış olabilirim.Güzel göğüslerin var." dedi kahkaha atarak.Benim konuşmamı beklemeden cümlelerini hızlı hızlı ve ard arda söylemişti.Sinirden ne yapacağımı şaşırmıştım.Gözlerimi kapatıp derin ve kuvvetli nefesler almaya çalıştım.Gözlerimi açtığım da salonda yoktu.Hole doğru adım sesleri gelmişti.Hızla ayağa kalkıp peşinden koştum.
"Bekle!"diye bağırdığım da eli kapı tokmağının üzerinde kaldı.Kaşlarını kaldırarak bana döndü.
"Beni yatak odama götürmek yerine neden salonda bıraktın?"
Sorduğum sorunun saçmalığını yeni fark etmiştim.Kelimeler ağzımdan çıkıvermişti.
"Şey,belki seni izlemek istemişimdir."
"Bütün gece uyumadın mı?" Kafasını onaylar şekilde salladı.Kapıyı açtı ve ileri atıldı.
"Evin anahtarı nerede?"diye sordum aniden.Durmadı ve yürürken,bağırarak "Salonda." dedi.Audi'sine binip, beklemeden hızla gaza basıp uzaklaşmıştı.Ardından kapıyı kapatıp aceleyle odama doğru koştum.Telefonumu şarja takıp,kendine gelmesini bekledim.Ekran açılınca, 13 cevapsız çağrı ve 2 sesli mesaj ile karşılaşadım.
"Elmas,tatlım telefonunu açtığında bana geri dön."
Bu babamın sesiydi.İkinci mesaja tıkladığım da biraz bekleme oldu:
"Canım çok acil Vegas'a,annenin yanına gitmeliyim.E-mailden konuşuruz.Seni seviyorum.Kendine dikkat et!"
Babamın sesi gidince kendimi daha da yalnız hissetmiştim.Ulaş hakında bir şey söylememesi garipti.Mesaj bölümünden çıkıp saate baktığımda okula geç kaldığımı fark ettim.Aman ne güzel! İkinci günden geç kaldım.Hızla ayaklanıp çantamı düzenledim.Üzerime siyah pantolonumu ve benden bir kaç beden büyük olan kırmızı hırkamı giyip,ışık hızıyla salona indim.Ev anahtarlarını alıp kendimi dışarı attım.Kapıyı kitlediğimden, 2-3 defa emin olarak ana yola doğru ilerlemeye başladım.Otobüs yerine metroyla gitmeyi tercih ederdim.Metro istasyonuna yürüceğimden eski yıpranmış converselerime şükür ediyordum.
***
-2 HAFTA SONRA-
Sabah duşu kadar rahatlatıcı bir şey olamaz.Hafta sonunu sırf bu yüzden seviyordum.Babamım ve annemin boşanma olayları hala sürüyordu.Yaptıkları tek şey her hafta banka hesabıma yüklü derece para yollamaktı.Bütün bu olaylar içerisinde Ulaş'la aramız düzelmişti.Hala onu bu kadar değişime uğratan neydi merak ediyordum.Duş suyunu kapattığım an da çalan yüksek telefon sesiyle irkilmiştim.Üzerime hızla küçük bir havlu alıp salona doğru koşmaya başladım.Banyo yaparken telefonumu yanıma almayı öğrenmeliydim.
Telefonumun yanına varınca erkana baktım.Arayan Ulaş'tı.Bu saate beni neden arıyordu ki?Cevapla tuşuna basınca neşeli sesi kulağımı doldurdu.
"Günaydın!" diyerek uzattı."Günaydın." dedim umursamaz bir ses tonuyla.
"Hemen kapıyı açmalısın!" diyip telefonu suratıma kapattı.Hole ilerleyip kapıyı açtığım da karşımda duruyordu.Ayaklarından başlayıp kafasına kadar onu süzdüğümde üzerinde,belden bacaklarına doğru daralan siyah pantolon ve vücudunun üst tarafını saran dar beyaz bir tişört vardı.Bakışlarım yüzüne ulaştığın da onu süzdüğüm gibi,oda beni süzüyordu.Lanet olsun!Üzerim de sadece göğüslerimi ve kalçamı kapatacak uzunlukta havlu vardı.Şuan da boynumdan üstümün kıpkırmızı olduğuna yemin edebilirdim.
Gözleri gözlerimi bulduğun da dudakları seksi ve sinsi gülüşle yukarı kıvrıldı.
"Beni baştan çıkarmaya bu kadar niyetli olduğunu bilmiyordum." dedi boğazından gelen boğuk sesle.Yüzümde ki sıcaklığın iyice arttığını saniyesinde hissettim.Bir şey demeden onu orada bıraktım ve odama adımladım.Hızlı bir şekilde üzerime sporcu atleti ve bol bir eşofman giyip saçlarımı olduğu gibi bıraktım.Tekrar aşağıya indiğim de,ayakları sehpanın üzerinde koltukta yayılmış şekilde telefonuyla uğraşıyordu.Kafasını kaldırıp, bana baktı,
"Sonun da giymeyi öğrenmiş gibisin."
Ukula ses tonu kulaklarımı doldurduğunda yeniden utanmaya başlamıştım bile.
"Kes sesini." dedim biraz ciddi,biraz da şakaya vurarak.Yanına gidip oturdum.
"Evimde bu saate ne işin var?"
"Seni alıp, kahvaltı yapmaya gideriz diye düşündüm."
"Kahvaltı?"
"Evet.Hani yiyecekler filan oluyor.Yeriz filan ondan bahsediyorum." dedi gözlerini devirerek.Benimle böyle dalga geçmesi bazen ciddi bir sinir yaratıyordu bende.
"Saçlarını neden kurulamadın?" soru sayesinde tekrar ona odaklana bilmiştim.
"Hep böyle bırakırım.Kendileri kuruyor sonuçta." dedim bu sefer ben göz devirerek.Kaşlarını çatarak iyice bana yaklaştı ve saçımdan bir tutamını parmaklarının arasına aldı.
"Hasta olabilirsin.Gidip saçlarını kurula ve düzgün bir şeyler giy.Seni araba da bekliyorum." dedi hakim sesiyle.Konuşmamı beklemeden hızla ayaklandı ve evden çıktı.Şaşırmıştım.Ulaş'ın kafasına saksı mı düşmüştü?İtaatkar bir şekilde yukarı çıktım.Saçlarımı kuruladıktan sonra üzerimdekileri çıkartıp dar kot pantolonum ve annemden bana kalan tek şeyi,pembe sweatshirtümü giydim.Eminim sweatshirtüm ile dalga geçicekti ama bu umrumda da değildi.Telefonumu ve bir miktar parayı arka cebime sıkıştırıp aşağıya doğru adımladım.Kapıyı kapatıp,arabaya doğru ilerlediğimde yağmurun bastırmasıyla koşuşturmaya başladım.Ulaş beni gördüğünde hızlı adımlara yolcu tarafına geçip kapımı açtı.Koltukdaki yerimi alırken şaşkınlıkla 'OHA' diyebilmiştim.Tabii ki sessizce.Onun ne ara bu kadar kibar olduğunu çözmeye çalışıyordum kendimce.Yerini alıp motoru çalıştırınca yumuşak bir ses kulağımı doldurmuştu.Gaza basmadan önce sesini daha da yükselti.
SELAM MİLLET.UMARIM HİKAYE SİZİN İÇİN İYİ GİDİYODUR.OYLARINIZI VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM.LOVE YA <33
ŞİMDİ OKUDUĞUN
13(Düşmüş Melekler)
Fantasy''Bir elmas, senin kadar parlak olabilir mi?Bir dumanın, benim kadar karanlık olmayacağı gibi.'' ⚡️23.03.2016⚡️