Jimin'in Ağzından
O anda ancak ne olduğunu kavrayabildim besbelli beni tanımıştı işte! Çok zor olsa da gözlerimi gözlerinden çektim ve ani bir şekilde oturduğum yerden kalktım hemen geldiğim yöne doğru yürümeye başladım. Ancak birkaç adım atmıştım ki biri kolumdan nazikçe tuttu, evet bu o kızdı. Sadece ikimizin duyabileceği bir ses tonuyla konuştu:
"Jimin"
Şu an kolumu elinden çekip hızlıca oradan uzaklaşmalıydım değil mi? Evet yapmam gereken şey tam olarak bu! Peki yaptım mı? Lanet olsun yine yapmamam gereken bir şey yapıyorum.
Vücudumu ona doğru döndürdüğümde gözlerinden akan iki damla yaş ile göz göze geldim. Bir kız benim yüzümden ağlıyordu! O anda elim ayağım birbirine dolaştı şu anda ne yapmam gerekiyordu. Onu teselli edip gözyaşlarını dindirmeli miydim? Yoksa hemen oradan uzaklaşmalı mı?
"Park Jimin bu sensin."
"Neden ağlıyorsun? Beni görmek bu kadar üzücü mü?"
Bir anda gözleri fal taşı gibi açıldı
"Üzücü mü? Şu anda dünyada ki en mutlu insan olmalıyım Park Jimin."
Az önce benimle gayet rahat ve gayri resmi konuşan bu kız bir anda ismim ve soyismimle seslenmeye başlayınca hayli garipsedim bu durumu.
Hala gözlerimin içine bakıyordu. Şunu yapmayı keser misin diye bağırmak isterdim "Bayan çok güzel bakıyorsunuz daha fazla bakarsanız size aşık olacağım bu yüzden gözlerinizi hemen gözlerimden çekin!" Tabii ki söylemedim! Bir hata daha yapmadım."Ben artık gitsem iyi olacak."
Hâlâ tuttuğu kolumu yavaşça çektim. Yönümü tekrar gideceğim tarafa doğru dönüp yürümeye başladım 1.adım, 2.adım, 3.adım... Yürümeye devam ediyordum ama peşimden gelmiyordu. O anda tamda o anda içimde bir sızı hissettim, neden olduğunu bilmiyorum fakat bu kötü hissettiriyordu attığım her adımla eş değer olarak kalbimdeki sızı artıyordu. Eve vardığımda sızının dayanılmaz derecede olabileceğini düşündüm.
Şu an dönüp arkaya bakmak istiyordum, çoktan gitmiş miydi yoksa hala arkamdan bakmaya devam mı ediyordu? Bunu yapamazdım sessizce mırıldandım:
"Saçmalama Park Jimin, sen aşık olmazsın, sen aşık edersin."
Sözlerim pek bir kendine güvenir olsa da hiç öyle hissetmiyordum.
15 dakikalık bir yürüyüşün ardından eve vardım. Herkes horul horul uyuyordu, gerçek anlamda horul horul ! Namjoon hyungun horlaması tüm yurdu etkisi altına almıştı. Soğuk hava dalgası gibi her geçen saniye yayılıyordu. Hemen pijamalarımı giyip kendimi yatağın içine attım.
Tahmin ettiğim gibi olmuştu, şu anda kalbimdeki sızı dayanılmaz derecedeydi. Tavana boş boş bakıp düşündüm, o kızı düşündüm dünyadaki en güzel gülüşe sahip insanı. Cidden bu kızın adı neydi? Adını bile bilmediğim bir kızı düşünüp aptal gibi gülümsüyordum, bana ne olduğu hakkında bir fikrim yoktu ama normal olmadığını biliyordum. Normal Park Jimin böyle düşünmez, böyle hissetmezdi. Şimdi de o kızı bir daha göremeyeceğim düşüncesi aklıma hücum etti, bu sefer hissettiğim çaresizlikten başka bir şey değildi. Bu düşüncelerle yavaş yavaş uykuya teslim oldum.
❍❍❍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JUST FANGIRL | Park Jimin
FanfictionHayatımın en kötü günlerini geçirirken sen beni iyileştirdin Park Jimin. Senin bundan haberin yoktu, beni tanımıyordun ama bilgisayar ekranından gördüğüm gülümsemen her şeyi unutmamı sağlıyordu, tüm kötü anılarımı... ~Az miktar da Vhope içerir~