Yazarın Ağzından
Artık gözlerinden daha az yaş akıyordu "göz pınarları kurumak" deyimi doğru muydu? Yoksa gözlerimde yaş mı kalmadı diye düşündü. Peki çok fazla acı hissetmek bir süre sonra hissizleştirir miydi insanı? Artık acı hissetmemesinin nedeni başka ne olabilirdi ki?
Bu kadar mutluluk bana fazlaydı zaten, dedi. 'Bünyem alışık değil bir kere mutluluğa, fazlasını kaldıramıyorum'
~~~Milyonuncu kere çalan telefonu açıp karşı tarafın konuşmasına izin vermeden konuşmaya başladı:
"Önümüzdeki 10 yıl boyunca okula gelmeyi düşünmüyorum, bir daha sakın beni aramayın!"
Telefonu yüzlerine kapattı. Son günlerde sürekli yaptığı gibi; yatağa dönüp yüzünü yastığa gömdü.
Hayır, bir alkolik değildi ama son birkaç gündür yaşadığı gibi bir süre daha yaşarsa kesinlikle bir alkolik olurdu. Şu an kafası biraz güzeldi fakat bu kısa sürelide olsa her şeyi unutmasını, hiçbir şeyi umursamamayı sağlıyor, garip şekilde iyi hissettiriyordu.
Birkaç dakika sonra kapı zili kulağını cırmalamaya başladı "Bir doğru düzgün aşk acısı çektirmediniz be!" açmamayı düşündü, çalar çalar giderdi heralde. Ancak kapıdaki kişi her kimse çok ısrarcıydı, içinden birkaç küfür ederek zor da olsa yataktan doğruldu. Kapıya doğru ilerlerken aynadaki yansımasıyla göz göze geldi. Yağlı saçlar, altı morarmış gözler, uzun zamandır üzerinde olan pijamalar... Kapının kancasını takıp aralıktan seslendi:
"Kimsiniz?" Uzun süredir insanlarla iletişime geçmemekten olsa gerek sesi çatallaşmıştı.
"Ne demek kimsiniz? Açsana şu kapıyı." Şu an karşısında iki tane Jimin görüyordu. Neden iki tane var ki diye düşündü içinden, henüz sarhoş olduğunun farkında bile değildi.
"Şirkete dön Jimin, seni görmek istemiyorum."
"Ne demek görmek istemiyorum. Aç şu kapıyı dedim!"
"Açmayacağım."
"Açacaksın. Aç."
"Açmıyorum sanane."
"Yemin ederim maskemi çıkarıp bağırırım, herkes buraya toplanır."
"Öyle bir şey yapamazsın."
"Emin misin? Deneyelim."
"ARKADAŞLAR BEN J-!" Sarhoş olan Soomin'di ama Jimin ondan daha fazla sarhoş gibi davranıyordu.
"Tamam tamam sus açıyorum." Kapının kancasını açıp Jimin'in geçebilmesi için kenara çekildi.
İçeri adımını atar atmaz nefessizlikten öleceğini düşündü. Bu seferki taktığı maskelerden dolayı değil, yaz günü bütün pencereleri kapalı olan ev yüzündendi. Arkasını döndüğünde kapıya yaslanmış uyuyan bir Soomin ile karşılaştı. Bu fizik kurallarına aykırıydı, bir insan nasıl bu şekilde uyuyabilir? Soomin'in kendisinden destek almasını sağlayarak onu salondaki koltuğa götürdü ve dizine yatırdı. Çoktan gözlerini kapatmış arada mırıldanıyordu.
Uyandırmamaya özen göstererek parmaklarını Soomin'in yüzünde gezdirdi bir süre.
"Özür dilerim."
♚♚♚
Soomin gözlerini açmaya çalışırken beyninin zonkladığını hissediyordu, inanılmaz bir baş ağrısıyla gözlerini açtığında gördüğü ilk şey Jimin'in yüzüydü. Hafifçe dağılmış saçları, öne attığı dudakları... Kesinlikle muhteşem görünüyordu.
Kafasını dizinden kaldırıp doğrulmaya çalıştı, ne zamandır uyuduğu ve Jimin'in ne zaman geldiği hakkında bir fikri yoktu. Sahi Jimin neden gelmişti ki? Bir hafta önceki görüşmelerinde Bir daha ne zaman gelebilirim bilmiyorum, beni affet demişti. Bu nazikce yapılmış veda konuşmasından başka bir şey değildi Soomin'e göre. Ayağa kalkıp aynaya baktı, berbat görünüyordu, tamamen berbat. Jimin'in onu bu haliyle gördüğü fikri kendini daha da berbat hissetmesine neden oldu.
Aynadaki yansımasıyla bakışmayı bitirdikten sonra yatağına oturdu ve hipnoz olmuşcasına gözlerini dahi kıpmadan tek bir noktaya bakmaya başladı. Ardından omuzuna dokunan elle irkildi.
"S-soomin, dalmışsın." Saçlarını kulak arkası yapıp daha düzgün görünmek için çabaladı.
"Neden içtin? Sen sevmezsin ki." acılarımı hafifletmek için demek isterdi ama söyleyemedi.
"İşte" omuz silkti
"Ne demek işte? Senin yüzünden kendimi suçlu hissettiğimin farkında mısın? Kalbimi acıtıyorsun"
Sen benim kalbimi söktün, ben şikayet ediyor muyum? (Yine Söyleyemedi)
❍❍❍
Bu hikaye nereye gidiyor arkadaşlar 😱😱YORUM YAPIN LÜTFEN :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JUST FANGIRL | Park Jimin
FanfictionHayatımın en kötü günlerini geçirirken sen beni iyileştirdin Park Jimin. Senin bundan haberin yoktu, beni tanımıyordun ama bilgisayar ekranından gördüğüm gülümsemen her şeyi unutmamı sağlıyordu, tüm kötü anılarımı... ~Az miktar da Vhope içerir~