“Tamam burası, yardımların için teşekkür ederim.” dedim buruk bir gülümsemeyle. Ceketinin cebinden bir kalem çıkarttı ve elime bir şeyler yazdı. ”Bu benim telefon numaram ihtiyacın olduğunda beni arayabilirsin.” sırıtmaya başladı. “Pekâlâ, görüşürüz” deyip kapıyı açtım .”Arabanı temizletip getiririm ben” kapıyı kapatıp arabanın camına kafamı yaklaştırdım.
”Çok teşekkürler tekrardan” dedim.Gözlerini kırpıştırdı.Şimdi annemle yapacağım tartışmanın büyüklüğünü tahmin bile edilemez.Gerçekleri söylemeyecektim söyleyenebilecek şeyler değildi ki bunlar.Tobin çantamı getirmeseydi bir de onun yüzünden bana kızacaktı.Kısa süren arayışımdan sonra anahtarı elime aldım.Kapıyı yavaşça açtım.Belki evde yoktur diye umutlandım bir an.
”Saat daha erken değil mi?” sesin mutfaktan geldiğini anlayıp mutfağa yöneldim.”Anahtarları bana vermelisin birazdan alışverişe gideceğim” Şaka dimi.Tesadüf mü ? Tesadüfün de böylesi.Ne diyeceğimi bilemediğimden derin derin nefes alıp yutkundum.Şirin şirin sırıtmaya başladım.
”Ally , arabam nerde?” dedi yüz ifadesi ciddileşirken.”Bir arkadaşa ödünç verdim” gözleri irileşti.”Sakin ol anneciğim” deyip hemen yanımızdaki tabureye oturtturdum.”Akşam getirecek büyütecek bir şey yok” dedim sakin bir şekilde.
”Arabama çok değer verdiğimi biliyorsun.Ya ağaca çarparsa , önüne geyik çıkarsa..” diye saydırmaya başladı.Neyse ki gerçekten öyle bir şey yoktu en azından üzerine sadece SÜRTÜK yazılmıştı.
”Anne zaten araban geyikleri ağaçları çekiyor değil mi?” dedim gülerek.”Hala gülüyorsun arabamı gidip arkadaşından al!” saçma bir nedenden dolayı bağırıyordu.Gerçeği söylesem işler uzayacaktı annem uzatırdı bu olayı o yüzden anlatmayı düşünmüyordum.”Anne sana inanamıyorum , vur istersen bir de” dedim bağırmasına karşılık vererek.
”Alanis Moore cezalısın.Hem sen niye erken geldin.Söyle diye yalvaran iç sesimi dinlemeyip hemen ortaya bir yalan attım “Kendimi iyi hissetmiyordum” dedim omuz silkerek.”İyi misin şimdi?” yumuşamıştı omzuma dokundu.
”Evet iyiyim” tebessüm ettim.”Ama cezalısın telefonunu bana veriyorsun” deyip elini uzattı.Hala üzerime geliyordu.Çantamı masanın üzerine fırlattım.”Beni hiç anlamıyorsun.” Deyip bir hışımla kendimi dışarı attım.
Arkamdan “Alanis!” diye bağırmaya başladı umursamadım.Herşeye rağmen nasıl gülüyordum bilmiyorum.Bunu babamdan öğrenmiştim.”Herşeye rağmen gülümsemelisin.Gülmek kendini iyi hissettirir.
Gülmek güçlü olduğunun göstergesidir” derdi hep.İçim şuan nefret dolu,Ruby geri zekalısından intikam almak için yanıp tutuşuyordum.Ama babam aklıma geldikçe ikilemde kalıyordum.
Ne yapacağımı düşünmek için sahile gitmeye karar verdim.Neyse ki o kadar uzak değildi.Taksiyle gidecektim fakat çantamı masanın üzerine fırlattığım aklıma geldi.Evet düşünmeden öylece çıkmıştım.Ne anahtar,ne telefon ne de para hiç bir şey yanımda yoktu.
Banklardan birine oturdum.Hava kararıyordu muhtemelen yağmur yağacaktı.Denizin kokusunu içime çektim.Tekrar,tekrar ve tekrar.Babamla beraber burada otururduk.Başımı göğüsüne yaslayıp sohbet ederdik.Özlüyordum her zaman ki gibi.
Tobin bana nasıl iyi davranıyordu,beni önemsiyor gibi gözüküyordu.Önemsiyor benim yanımda olduğu için Ruby ona da sataşacaktı ama buna da duyarsız kalamazdım.Onun suçu yoktu sadece yanımda oluyordu.Sürtük her zaman sürtüktür. Herşey üzerime geliyordu.
Sinirlerim alt üstken bir de annemle kavga edince daha kötü olmuştum.Ağlamak istiyordum.Hıçkıra hıçkıra.Bağırarak,içimdekileri atmak istiyordum.Ama şuan yapabildiğim başımı öne eğip sessizce göz yaşlarımın üzerime damlamasını izlemekti.
