"Hey Alanis bugün eteğin iki karış daha yukarıda." Okulun popüler erkeklerinden Tyler ."Yanımdakilerden hangisini elde edemedin Tyler?" Aptal aptal arkamdan bakıyordu tam bir piçti. Koridordakiler kısa bir kahkaha attı lafımın karşısında. "Önüne baksana!" gerizekalının teki beni görmeyip bana çarptı.
"A-a-ah pa-pardon." eğilip yerden kitaplarını toplamaya başladı. Ayağımla topladığı kitaplara tekme attım. "Bir daha dikkat et istersen." başını kaldırıp beni süzdü. Kalın çerçeveli gözlüklerinin arasından zümrüt rengi gözlerinin sulandığını fark ettim. Saçları jöleyle sabitlenmiş ve taranmıştı , kıpkırmızı dolgun dudaklara sahipti ama bu inek olma gerçeğini değiştirmiyordu. Üzerinde beyaz bir gömlek ve kalçasının üzerine kadar çekilmiş bir pantolon vardı.
"İsmin nedir?" cevap vermeden yerdeki kitapları sıralıyordu "Sana dedim!" gözlerimin içine doğrudan baktı. Genelde kimse buna cesaret edemezdi.
"Harry-Harry Marcel Styles." dedi cılız bir sesle. "Alanis." kolumu dürttüğünü fark edip ona döndüm "Ne oldu ona acıdın mı Ruby?O sadece bir inek." dedim omuz atarak." Ne bakıyorsun hayalinde beni mi gördün?" başını öne eğdi ve kitaplarını yerden aldı. Doğrulup gözlerime baktı ve hemen yan koridora hızlı bir girip yaptı. "Bayan Moore lütfen odama gelin." Ah yine hangi aptal beni şikayet etti , sonunun kötü olabileceğini bile bile kim giderdi beni şikayete.
"Bayan Moore anneniz birazdan burada olacak." koltuğa kuruldum. "Kim beni şikâyet etmiş Bay Dallen?" perdeleri çekiştirip yerine oturdu."Anneniz burada olmanızı istedi." çekmecesinden çıkartığı temizleme jelini eline sıktı. "Alanis." kapı aralandı gelen annemdi..
"Bu sefer ki olay ne Anneciğim." dedim alayla "Baban kaza geçirdi ve şuan yoğun bakımda." kendini koltuğa atıp hıçkırıklarla ağlamaya başladı. Ne ! Babam yoğun bakımda olamazdı beni bırakamazdı hayatta en çok değer verdiğim adam çekip gidecek miydi? Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. "Anne! Sakin ol ve beni babama götür lanet olası çeneni kapat!"
"Baba iyi olacaksın biliyorsun değil mi?" Saçlarını karıştırdım. Hâlsiz gözüküyordu ama iyi olacaktı çünkü o benim babamdı. "Bana iyi bir kız olup anneni üzmeyeceğine söz ver." ellerini saçlarımın arasına geçirdi. Eline öpücük kondurdum "Ölüyormuş gibi konuşma Bay Moore." dedim gülmeye çalışırken gözyaşlarımı siliyordum.
"Söz ver." dedi fısıldayarak "Söz veriyorum baba." karşılık verdim.
Başıyla onayladı "Seni ve anneni seviyorum."
"Baba! Baba!" Ah hayır olamazdı eliyle başını kavradım."Beni bırakma baba lütfen sen ölemezsin!" elimi yüzünde gezdirdim. "Doktor! Babamı uyandırın hemen buraya gelin."
1 YIL SONRA
Babamın ölümünün üzerinden tam tamına 1 yıl geçti. Lanet olası Holmes Chapel'a geri döndük nedeni ise annemin tahinin buraya çıkmasıydı. Evet buradan babamın ölümünden 1 hafta sonra ayrıldık bir daha geri geleceğimizi düşünmüyordum. Yine aynı eve yerleşecektik babam ile anılarımızın olduğu o eve. Babama söz verdiğim gibi iyi olmaya çalışıyordum..İyi biri değildim ama eskisi gibi de değildim.
"Alanis bavullarını yerleştirdin mi?" annemin seslendiğini duydum. "Evet" babamla olan fotoğrafımızı masanın üzerine yerleştirdim. Yarın yine okula başlayacaktım berbattı. Herkes orda benden nefret ediyordu.
1 yıl içinde değiştiğim derken gerçekten değiştim yaptıklarıma pişmanım ciddiyim. Ben Alanis Moore,herşeye pişman olmuş argo sözleri unutmuş sigarayı bırakmış Rosewood'da bir cafede çalışıyordum. Saat 10:44 tü.Uyumalıydım ışıkları kapatıp yatağıma geçtim. Üzerimi çıkartmadım şuan kolumu kıpırdatmaya bile üşeniyordum.
"Alanis uyan okula geç kalacaksın." Gözlerimi yavaşça araladım güneş gözüme geliyordu "Perdeleri açma..nasıl bu kadar çabuk işlemleri hallettin sen?" diye mırıldandım. "Bay Dallen bizi tanıyor hemen hallettik." O hala okuldan ayrılmamış bir ben mi gitmiştim buralardan.
Battaniyeyi bir kenara fırlatıp lavaboya girdim. Yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Saçımı at kuyruğu yapıp odama geri döndüm. Gardrobumdan siyah salaş bir tişört ve dar kot bir pantolonu üzerime geçirdim.
"Alanis çıkıyor musun?" Merdivenlerden inerken annemin mutfaktan seslendiğini fark ettim. "Evet geç kaldım sanırım." dedim deri ceketi üzerime geçirdim. "Arabanın anahtarı masanın üzerinde" iyi olacağı tuttu hemen anahtarı alıp arabaya atladım.
Araba sayesinde kısa sürede okula geldim. Okulun kapısından içeri girdiğim anda bütün gözlerin üzerimde olduğunu fark ettim "Önününüze bakın!" diye cırladım. Herhalde palyaço değildim yüzümde boya falan yoktu aptal aptal ne bakıyorlardı? Koridorda yavaş adımlarla ilerledim.Dolabıma doğru gelip anahtar ile açtım.Bazı kitapları dolaba yerleştirip kapağı kapattım.Hemen yanımda iki kişi neredeyse öpüşecekti.Ah bir saniye bu Ruby idi.
"Ruby?" kıvırcık saçlı oğlan geri çekildi. "Alanis." beni gözlerinle süzdü "Çok değişmişsin." dedim gülümseyerek. "Öyle oldu biraz." gözlerini devirip omuz silkti. Muhtemelen okulun popüler kızlarındandı çünkü aşırı hava sergiliyordu.
Başımla yanındakini işaret ederek "Bu kim?" dedim. "Harry sevgilim.Styles." Ne , ah şaka yapıyorsunuz.İri çerçeveli gözlükleri olan bu çocuk olamaz herhalde. "Şaka mı yapıyorsun?" dedim alayla sırıttım. Harry yani ben o olduğunu düşünmüyorum , gözlerini bana dikti bu sayede onun olduğunu anlayabildim.
Zümrüt rengi gözleri yine mükemmel gözüküyordu. O zamanın aksine baya kas yapmış saçlarının şeklini değiştirmiş bukleleri olmuştu,gamzeleride vardı.
"İnek olan mısın sen yoksa onun ikizi misin?" dedim şaşkınlıkla. Ruby Harry'nin kolundan tutup ileriye doğru ilerledi. Ben gittikten sonra neler değişti burada şu aptal inek bile kusursuz gözüküyordu şuan kendimi zavallı hissediyordum..
