Merhabaaa :D Sonları sıkıcı olduğunun farkındayım yazamadım ve sizi bekletmekte istemedim 5 gün olmuştu.İyi kötü yorumlara açığım.Güzel bir dille dile getirmek şartıyla.Okuduğunuzda iki kelimede olsa yorum atın benim için önemliler.Harry bu bölümde gülümsemiyor pek ama genel de sürekli sırıtıyor multimediaya bakın ^_^ İyi okumalar !
- - -
“Sizi gördüm,eski sevgilin mi yoksa?” heyecanlı bir şekilde gözlerini bana dikti.Hemen ardından sinsice bakışlar atmaya başladı “Bunu yapma.” Deyip elimi gözlerine götürdüm.Geçip kanepeye oturdum.”Sevgili değiliz aptal.” Dediğimden tatmin olmamış gibi deniz mavisi gözlerini devirdi.”Ally ciddi olamazsın.” Ne kadar saçma düşünüyordu.Alakası bile yoktu aklına nereden gelmişti? “Bana bak-hem sen kıyafetlerini yerleştirdin mi?” dedim sinirli bir bakış atmaya çalışırken.”Tamam Alanis öyle olsun.” Deyip göz ucuyla bana baktı.Ellerini göğüsünde birleştirip yavaş yavaş merdivenlerden çıkmaya başladı.”Birazdan kontrol etmeye geliyorum!” bağırdım arkasından.
“Yemekler çok güzel olmuş.” Sevimli bir şekilde sırıttı.Annem de omzunu sıvazlayıp “Afiyet olsun Bell” dedi.”Ben odama gidiyim o zaman.” Ayağa kalktım.”Kıskandın mı?” deyip kıkırdadı annem.Alaycı bir ses tonuyla “Çok çok kıskandım Bayan Moore” dedim.”Yarın tatil gidip uyumalıyım. ” merdivenlerden hızla çıktım.Evet,yalan söylüyordum odamda dizi izleyecektim.Annabell anneme yardım eder ardından sohbet ederlerdi en az bir saat rahattım.Dolaptan pijamaları çıkartıp üzerime geçirdim.Işığı kapatıp laptobu kucağıma aldım.Teen Wolf açacak iken mesajımın olduğunu fark ettim.
Selam Alanis.Çoktandır görüşmüyoruz eğer müsaitsen kafeye gel seni özledik.Öptüm xx
Rosewood’dan Mia.Cafede çalıştığım zamanlar tanıştığım arkadaşlarımdan biriydi.Hemen geleceğime dair yanıt verdim.Aklına nereden gelmişti, iyi olmuştu aslında birkaç arkadaşla takılmak iyi olabilirdi.İyice yatağa kurulduktan sonra izlemeye başladım.
Scott Mccall ile güzel uykumun ardından -evet rüyamda gördüm- gözlerimi araladım.Bell uyuyordu.Üzerimdeki pikeyi bir kenara atıp ayağa kalktım.Parmak uçumda lavaboya girdim.Onu uyandırmak istemiyordum uyuyunca çok iyi anlaşıyorduk.Elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladıktan sonra odama gidip gardrobumu açtım.Su yeşili salaş bir tişört siyah dar pantolonu üzerime geçirdim.Rosewood’a gideceğim için heyecanlıydım.Bir yıl önce orada yaşıyorduk ve orayı seviyordum.Buraya gelmeye hiç niyetim yoktu ama annemin tayini buraya çıkınca mecbur gelmiştik.O da bu pazartesi başlayacaktı hem de bizim okulda.Avantajları olduğu gibi dezavantajları da vardı her neyse.Saate göz atıp son kez çantamdakileri gözden geçirdim.Hemen karşımdaki yatakta uyuyan Bell’e baktıktan sonra aşağı indim.”Sen bu saatte kalkmazsın.” Elindeki sarı eldivenler havaya kaldırarak yanıma geldi.”Rosewood’a gidiyorum.” Sırıttım.”Ne için?” yine sorguya çekiliyordum, bu huyundan hiç vazgeçmeyeceğinden eminim.”Kafedeki arkadaşlarımla buluşacağız da.” Yüzünde şaşırmış gibi bir ifade vardı “Ne?” gözlerim irileşti “Sosyalleşmen çok güzel.” Küçük bir kahkaha patlattı.”Ben akşam gelirim annecim.” Üzerine basa basa söylemiştim.Ben asosyal değilim. Tamam, biraz olabilir. ”Bay Wilson’a en kısa zaman da görüşeceğimizi söylersen sevinirim.” Deyip mutfağa geri döndü.Bay Wilson kafenin sahibiydi.Annemle çok iyi anlaşıyorlardı.Kapıyı açıp çıktım. Hafta sonu sokak bomboştu.Rosewood için iki saat yolculuk edecektim.Çabucak durağa gelip otobüse bindim. Otobüs pek kalabalık değildi, en önden cam kenarına geçip kulaklığımı taktım.Yol boyunca camdan dışarıyı izleyip şarkıyı mırıldanabilirdim.
Nihayet Rosewood’a geldiğimde başımı yasladığım camdan kaldırıp gerildim.Ayağa kalkıp otobüsten indim.Biraz daha yürürsem kafeyi görebilirdim herhalde.Kaldırımdan yavaş yavaş ilerlemeye başladım.Bir kaç mağazayı geçince kafeyi gördüm.Sırıttım.Derin bir nefes alıp hemen içeri girdim.Kasaya ilerledim.Bay Wilson neredeyse uyukluyordu.”Bay Wilson?” sesimi duymuyordu.Rahatsız etmemek için bir masaya oturdum.Burayı özlediğimi hissettim hiç kimse benden nefret etmiyordu.Bu kafeyi en şirin gösteren şey ise duvarlardaki süslerdi,Mia ile beraber yapmıştık. ”Alanis!” başımı çevirmemle Mia’yı görmem bir olmuştu.Ayağa kalkıp sıkı sıkı sarıldık.Onu çok özlemiştim.”Mike ve Ellen birazdan gelirler” deyip yanıma oturdu.”Neler yapıyorsun?” dedi heyecanlı gözlerle bana bakarken.Omuz silktim neler mi yapıyordum?Bütün gün evde oturup Supernatural ve Pretty Little Liars arasında git gel yapıyordum ah bir de Teen Wolf var.”Aynı , okul ev ve bilgisayar.” Deyip kıkırdadım.”Buradan gittiğinden beri asosyal mi oldun sen?” elimi tuttu.Bu “Alınma şaka yapıyorum” demekti.Beraber sırıtmaya başladık.”Bayanlar ne alırsınız?” Mike gelip yanımızda eğildi.”Mike!” deyip boynuna atladım.O benim gerçekten tek erkek arkadaşımdı.Beni anlıyordu ve çok ta iyi anlaşıyorduk.”Yavaş ol şapşal.” Geri çekildi.”Alanis güzelleşmişsin.” Ellen yine nazikti,her zaman ki gibi.”Sen de öyle.” Dedim üzerindekileri süzerken.”Pekala sinemaya gidebilir miyiz vakit kaybetmeden?” diye atıldı Mike.”Tabii kalkalım.Kafe ne olacak?” Bay Wilson sorumluluk sahibi olmayan insanları hiç sevmezdi.”Seninle gezeceğimizi biliyor izin aldık.” Son kez Bay Wilson’a baktıktan sonra arkalarından ilerledim.”Evet kızlar beni romantik bir filme götüremezsiniz.” Geçen sene zorla onu filme götürmüştük ah şapşal sıkıntıdan uyumuştu.İki hafta da bir sinemaya giderdik, geceleri de çıkabiliyordum.Kızlarla pijama partisi yapıp arada Mike’ı dışlıyorduk.Evet bu çok eğlenceliydi.”Tabii macera olan bir filme gidelim Mike’a yazık.” Deyip dudak büzdüm.”İşte benim kızım.” Deyip elini omzuma attı.Mia ellerini çırpıp gülümseyerek ”Hadi gidelim, sinemadan sonra yemek yemeye gideriz bu harika olacak!” dedi.Evet kesinlikle harika olacaktı.
**
Rosewood’da daha uzun süre kalabilirdim sevmiyordum Holmes Chapel’ı aslında içindeki insanları.Eve doğru ilerlerken Bell’in kapıda biriyle konuştuğunu fark ettim.Bu Harry’di.Bu salağın kuzenimle ne işi vardı?Yoksa kuzenim Harry’i etkilemeye mi çalışıyordu.Bu iğrenç.Annabell her zaman saçlarıyla oynar muhteşem gülüşünü etrafa yayar ve abartılı kahkahalar atıp flört ederdi.”Alanis , hoş geldin.” Kapıyı itti.”Bell sen ne yapıyorsun burada ?” dedim hesap sorarcasına.”Harry ile konuşuyoruz.” Harry? Ben birkaç saatliğine ortadan yok olduğumda ne çabuk arkadaş olmuşlardı.”Sen yine alışverişe mi çıktın?Paketleri alıp içeri götür geliyorum bende.” Deyip Bell’i gönderdim.”Sen Moore’lardan uzak dur belki bir şey yaparlar sana.” Deyip sahte bir gülüş attım.”Kusura bakma demiştim dün yanlış anlamışım.” Gerçekten pişman olmuş gibi gözüküyordu.Aman banane! ”Bak önemseme tamam mı?Hem biz arkadaş değiliz ki hiç bir şey değiliz.Benim sana yaptıklarımı nasıl unutup bana iyi davranıyorsun şaşıyorum zaten.”Ne demiştim ben.Ağzımdan bunların çıktığına inanamıyorsum.”Benimle konuştuğuna göre arkadaşız.” Diğer sorulara yanıt alamamıştım.”Çok zekisiniz Bay Styles.” Deyip başımı salladım.”İnsanlar değişebilir.” Dün de öyle diyordun zaten “Evet görüyorum sen değişmişsin.” Alaylı bir şekilde onu işaret ettim.”Ve sende.” Dedi beni taklit ederek.Başımı iki yöne sallayarak “İyi günler Harry.Senin sevgilin yok mu yanına gitsene benim kuzenimle flört edeceğine.” Evet, Alanis mükemmel bir sözdü.”Sana da arkadaşım.” “Arkadaşım.” Kısmını üzerine basa basa söylemişti.Aklı sıra bir şeyler ima edecek.Ama sakin tavırlarına hayran kaldım.Ben şimdiye kadar kavga etmeye başlamıştım.Ağzımdan kavga kelimesi çıkınca beynimden uyarı alıyordum BABANA SÖZ VERDİN zorlanıyordum ama sözümü tutacaktım.Sıkıntıyla nefes verip aralık olan kapıdan içeri girdim.Annemin etrafta olmadığını fark edip merdivenlerden çıkmaya başladım.”Onun sevgilisi var Bell.” Dedim odama girerken.Umursamaz tavrıyla yatağına uzanıp elini başının arkasına yerleştirdi.”Of Ally sadece paketleri taşımama yardım etti.” Dedi sessiz bir şekilde.Çok cömert,çok yardımsever “Saçlarınla oynuyordun ve aptal aptal sırıtıyorsun seni salak.” Koltuğa oturup hemen yanımdaki yastığı kafasına fırlattım.Kahkaha patlattı ve bana bakıp sinsi bir şekilde sırıtmaya başladı.Neye gülüyordu bu salak “Yine başlayacaksan yeni gömleğinden tutup seni dışarı atacağıma emin olabilirsin.” Ciddi bir yüz ifadesi takındım.Ellerini pes edermiş gibi hareket ettirerek masanın üzerinde duran telefonunu alıp kulaklığı taktı.Bell alışverişe çıktığı zamanlar beğendiği bir kıyafeti üzerine geçirmeden edemezdi.Teyzem bu kıza nasıl para yetiştiriyor anlamıyorum.
2 GÜN SONRA
Sınıfın köşe kısmının en arka sırasında oturuyordum.Teneffüstü.Malum okuldakiler bana bayılmadığından yalnızdım.”Hey ! Selam.” Kestanemsi saçları iri kahverengi gözleri olan bir kız yanıma geldi.Tanımıyordum muhtemelen birinci sınıflardandı.Tabii başka kim benle konuşurdu ki? Kendinden emin tavırlarla elindeki zarfı uzattı “Yarın doğum günü partim var.Gelirsen sevinirim.Arkadaşlarınıda getirebilirsin ne kadar kalabalık o kadar iyi.” Elindeki zarfı alıp beraber gülümsedikten sonra hızlı adımlarla sınıftan çıktı.Daha dağıtacak çok zarfı vardı.Okulda popüler olmaya mı ne çalışıyordu.Olma daha iyi bir örnek ben.Zarfı çantama attım.Gideceğimden değil çöpe atmak ayıp olurdu.Zilin çaldığını duyunca soyunma odasına gitmeye karar verdim.
Beden eğitimı dersiydi.Üzerimi değiştirip saçlarımı topuz yaptım.Kıyafetlerimi çantaya koyup dolabıma yerleştirdim.Ardından spor salonuna gitmek için odadan çıktım.İçeri girdiğimde Tyler’ı gördüm.Harry’e sarılıyordu.Yanlış mı görüyordum?Gözlerimi kırpıştırdım.Ah yanlış görmüyordum.Başını çevirdiğinde buz mavisi gözlerini gözlerime dikti.Yüzünde gülümseme oluştu .Beni tanıyamamış mıydı? Gözlerimi başka bir yöne çevirip ilerlemeye başladım.Onu da hiç sevmiyordum eteğime takmıştı bu piçte.”Geri dönmene sevindim.” “Pardon?” anlamında bir bakış attım.”Beni unuttun mu Alanis?” deyip sırıttı.”Sen de geri dönmüşsün.” Dedim sahte bir gülüş atarak.”Artık iyi çocuk olmaya mı karar verdin?” şakayla karışık bir soru sormuştum.”Bazı şeyler insanları değiştirir.” Sırıtmayı ihmal etmeden arkasını dönerek ilerlemeye başladı.Fark ettim de ondan nefret etmiyordum.Üzgün gözüküyordu nedense.Haklıydı bazı şeyler insanları değiştiriyordu onu değiştiren neydi?