Merhabaaağğğ ^.^ Sizi dinleyerek yeni bölüm yazmaya başladım.Yaklaşık iki gündür uğraşıyorum.Gerçekten ilham sorunum var ama yine de bir şeyler yazmaya çalıştım.Umarım beğenirsiniz.İyi okumalar :)
Sabah annemin bana seslenmesiyle gözlerimi araladım. Daha doğrusu aralamaya çalıştım. Kim okulun kapanmasına dört gün kala giderdi ki? Annesi öğretmen olan bir insan olabilir. Nihayet gözlerimi açtığımda üstümdeki pikeyi fırlatıp ayağa kalktım. Lavaboya girip elimi yüzümü yıkadıktan sonra odama geri döndüm. “Gitmek zorunda mıyım anne?” kapıda beni izleyen anneme karşı isyan etmeye başladım.
“Son senen okulunla vakit geçir bir daha gitmeyeceksin.” Deyip gülümsemeye başladı. Ciddi miydi? Ben bir daha gitmeyeceğim diye havalara uçuyordum ve ardından aklıma üniversite geliyordu. “Sen niye hazırlanmadın?” dedim saçımı toparlamaya çalışırken. “Geç gideceğim biraz.” Dedi ve odamın kapısından ayrıldı.
Üzerime su yeşili bir tişört altına da her zaman ki gibi siyah pantolonlarımdan birini giydim. Biraz makyaj yaptıktan sonra çantamı aramaya koyuldum. Dün nereye koymuştum onu? Komidinin arkasına bakınca çantamı bulabilmiştim. “Alanis perdelerini açmayı unutma!” Oflayarak perdeyi araladım. Hemen karşımızdaki kaldırımda duran Harry’e gözüm takıldı da okula gidiyordu muhtemelen. Başını yukarı kaldırmasıyla geri çekildim. Onu izlediğimi fark etmesini istemedim. Dün gece ki düşüncelerimin hala arkadasındaydım. Sadece ona arkadaş olacağımızı söyleyene kadar eskisi gibi davranmaya devam etmeye karar verdim.
“Bence artık okuldan çıkmalıyız zaten dersler boş hem öğlen yemeği vakti.” Sıkıntıyla nefes aldı. “Bence de nerden çıkabiliriz ki?” sıranın üzerine çıkarttığım defter ve kalemleri çantamın içine sıkıştırdım.“Alanis kötü kız olmaya başladı.” Deyip kıkırdadı. Gözlerimi kısıp sırıttım. Dört gün sonra okul kapanacaktı. Ben ise hala okula geliyordum sırf annemin yüzünden. Kendisi okulda diye beni de okula götürüyor. Bir de o geç geliyor. Adalet.
Bahçeye çıktığımızda görevlinin kulübesinde uyukladığını gördüm. İyi şans. İnanılmaz. Kylie mesajlaşırken yavaş yavaş yürüyordu. Kolundan tutup çekiştirdim “Hadi uyanacak.” Gözünü telefonun ekranından ayırmadan “Bir dakika şey de gelecek.” Şey gelecek ha. Artık ismini yanımda söylemiyordu ya da telefona kaptırmıştı kendini. İkinci seçenek tabii ki yoksa beni nasıl sinirlendirir?
“Şey mi gelecek? Gelsin biraz çabuk olsun.”
“Hı hı.”
Harry de geldiğinde dışarı çıktık. Daha sonra beraber gitmeyelim diye bir tarafa uğrayacağımızı söyleyip yanından ayrıldık. “İlk önce markete gidip abur cubur alalım sonra seninle evde konuşacağız.”
“Ne konuşacağız? Hey. Dur bekle.”
Marketten çıktığımızda sokağa doğru giden kısa yola saptık. Ruby’nin evinin önünden geçerken bir şey fark ettim. Arabası buradaydı. Muhtemelen geri dönmüştü. Diploma almayı bile hak etmiyordu. Ne diye gelmişti geri? Neden uçak kaza yapmamıştı ki? “Sanırım biri geri dönmüş.” Kylie gözüyle Ruby’nin arabasını işaret etti. “Sanırım.” Biraz hızlanarak hemen sol tarafta gözüken evime yaklaştık.
“Artık kaçmak yok. Dün gece düşündüm. Nereye kadar kaçabilirim? Ne zamana kadar sinirli olabilirim ki? Bu yüzden arkadaş gibi davranacağım ona.” Ciddi olduğumu düşünmüyor olsa gerek düşünürcesine yüzüme bakıyordu. “Ciddiyim. Aptal aptal bakma öyle.” Gözlerimi devirdim. “Dün gece onu mu düşündün? Tamam tamam. Ciddisin yani. Harry. Ve. Sen. Arkadaş.”