Maira yapabileceği bir şeyler olup olmadığını sorduğunda ise Katherine Maira'nın kalenin en tepesinden kendisini atmasının yararlı olacağını düşündü. Bu öyle güzel bir hayaldi ki Katherine istemsiz güldü ve eliyle ağzını kapatırken kolu yanındaki boş vazoya çarparak düşmesini sağladı.
Katherine geriye doğru hızla sıçrarken koridorda iki çift gözün şaşkınlıkla kendisine baktığından habersizdi.
###Arthur eskiden Maira'dan etkilendiğini inkar etmiyordu. Hayır kesinlikle inkar etmiyordu.
Kendisi henüz on alt yaşındayken Maira kaleye gelmiş ve bir süre misafir olarak kalmış, bu sırada Arthur'a arkadaşlıkta yapmıştı. Arthur on sekiz yaşındayken de Maira'dan bir kaç kez ufak öpücükler aldığını hatırlıyordu fakat Maira'nın neyinden etkilendiğini hatırlamıyordu. Iste bu gizemini koruyan bir şeydi. Çünkü şu an hiç bir şey onun çekici gelmesini sağlamayazmış gibi hissediyordu.
Elbette gözle görülen bir güzelliği vardı Maira'nın. Sarı saçları ,dolgun bedeni-en çokta dekoltesindeki 'ben burdayım' diye bağıran göğüsleri -dikkat çekiyordu. Kaledeki çoğu erkeğin de ilgisini çekmiş olmalıydı fakat Arthur ona baktığında sadece bedenden başka bir şey görmediğini fark etti.
Öncelikle Maira'nın gözlerinde boş bir bakış vardı- Katherine'in aksine diye düşündü bir an. Onun gözleri en ateşli fırtınalara ev sahipliği yapıyordu ve Arthur o evde misafir olmak istediğini kendine itiraf edemiyordu. Onun gözlerinde Ay'ın parıltıları dans ediyordu. Sinirlendiği zaman yağmur yağdıracak gibi duran bulutlar geçiyordu gözlerinden. Uzak yerlere yıldırımlar düşüyordu sanki. Ama Maira'nın gözleri... boştu. Hiç bir duygu barındırmıyordu.Durup dururken Katherine'in aklına gelmiş olması ise olayları daha kötü bir hale getiriyordu. Neden şimdi Maira ile Katherine'i kıyaslıyordu ki?
Düşüncelerini bölen, bir vazonun parçalanma sesi ve ardından gelen kadının çığlığı oldu. Eğer orda siyahlar içinde ölüm meleğini andıran kızın Katherine olduğunu anlamasaydı, kendilerini dinleyen yabancıdan gerilen sinirlerini ve hıncını çıkarabilirdi.
Ama o ,şaşkınca kırılan vazoya bakan Katherine'di ve aynı şaşkın gözler kendisini bulduğunda zaten irice açılmış gözlerini daha da açmak durumunda kalan Katherine'di.Katherine kırılan vazoya şaşkınca bakarken bir an bulunduğu duruma geçmekte zorlandı.
Lanet olsun!
Bu vazoyu buraya kim koymuştu ?Kathy her şeyi eline yüzüne bulaştırmaktan zevk mi alıyorsun?
Kesinlikle öyle yapıyor olmalıydı. Yoksa bu olanların başka bir açıklaması olamazdı.
Ah Kathy ,sen ve aptal sakarlıkların !
Katherine , vazonun dört bir yana saçılan parçarına dikkatle bakarken Arthur ve Maira'nın kendisini izlediğini fark ediyordu ve istemeyerek de olsa yavaşça kafasını onların bulunduğu yere çevirdi. Gördüğü ilk şey ise affalaması için bir neden daha vermişti Katherine'e.
O adam ve Maira mı? Arthur nerdeydi?
Maira Arthur ile konuşu...
Tanrım !
Hayır !Gözlerini kocaman açmış ve karşındaki adama dikkatle bakmaya başlamıştı öyle ki gözlerinden yaş geldiğine yemin edebilirdi
Ne yani Arthur o muydu ?
Ya da o Arthur muydu ?İster istemez kafasını salladı. Bu tam bir saçmalık.
Saçmalık olan ne Kathy? Ilk aşkını tanımamış olman mı? Yoksa seni ilk öpenin Arthur olması mı?
Evet saçmalık olan neydi ? Hiç bir fikri yoktu . Beynini kullanamıyordu.
Gözlerini de o adamdan-yani Arthur'dan- ayıramıyordu. Onun da şaşkın olduğunu fark etti sonra.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşlerimin Kızıl Saçlı Kızı(Tamamlandı)
أدب تاريخيArthur McQueen, geçmişinde kabusu olan kızın on yıl sonra hayali olacağını bilebilseydi kendisini öldürmeyi tercih ederdi hiç şüphesiz. " Senden nefret ediyorum Arthur McQueen. Senden ve içimde uyandırdığın duygulardan nefret ediyorum '' " Hayır...