Ali
Gözlerimi hafif bir sancı ile açtım. Odamdaydım. Ardından elim aniden başıma gitti. Tabi ya. Dün gece içkiyi biraz fazla kaçırmıştım. Saate baktım. Nerdeyse öğlen olmuştu ve ben Elif'e olan sözümü tamamen unutmuştum. Hemen kalktım ve hazırlanmaya başladım. Üzerime kısa kollu mavi bir gömlek ve altına da rahat bir pantolon geçirdim. Aşağı indim.
Salondaki koltukta bir kadın, babam ve 2 kız oturuyordu. Kimdi bunlar? Daha önce görmediğime yemin dahi edebilirim. Bunları düşünürken babamın sesiyle irkildim.
Haluk : " Gelsene oğlum, ne dikiliyorsun orada ? Geç otur. Bak seni misafirlerimizle tanıştırayım.
Babamın uyarısıyla boş olan koltuğa geçtim ve yabancı yüzleri kısa ve umursamaz bakışlarla süzmeye başladım. Karşımda 35 yaşlarında güzel bir kadın, kadının kızları olduğunu düşündüğüm 2 tane de kız oturuyordu. Babamın sesiyle kafamı çevirdim.
" Ali oğlum sana daha önce söylemem gerekiyordu ama ben bile bu kadar ani gelişeceğini düşünmedim. Daha doğrusu düşünmedik. Biz...
Devam edeceği sırada arkamda bir ses duydum.
Evlenmeye karar vermişler. Değil mi anneciğim ?
Arkamı dönüp sesin sahibine baktım. Güzel bir kızdı. Türk standartlarına göre ideal bir boyu, her erkeğin beğenebileceği kadar güzel bir fiziği, dolgun dudakları, beline kadar inen saçları, ufacık burnu ve içinde kaybolabileceğin kadar derin bakan koca gözleri vardı.
Neler diyordum ben böyle? Bir dakika o az önce ne dedi? Benim kulaklarım yanılıyor olmalı. Evlenmek mi demişti?
- Selin kızım ne diye Haluk Abi'nin lafını bölüyorsun? Bırak oğluna durumu açıklasın.
Adının Selin olduğunu öğrendiğim kız:
- Haluk Abi mi? Baban demek istedin herhalde anneciğim.
Ooo! Çok sert , sevdim ben bu kızı...
Aniden araya girdim.
- E size mutluluklar o zaman. Babam benden bu tepkiyi beklemiyordu herhalde. Yüzü şaşkın bir tavır aldı. Ben babamın bu şaşkın tavrını izlerken Selin denen kız bana öldürücü bir bakış attı. Ardından hiçbir şey demeden yanımızdan ayrıldı. Derdi neydi bu kızın? Hemen bir bahane uydurdum ve peşinden gittim. Yukarı kata çıkıyordu.
"Sen dur bakayım bir orada." Dememle bana döndü. Yüzünde acı çeken bir ifade vardı.
"Ne istiyorsun? " diye bana karşılık verdi. Dur dur o bana " Ne istiyorsun" mu dedi. Kulaklarım yanlış duymuş olsun yoksa çok kötü şeyler olucak. Aniden onu duvara yasladım.
Ali : "Bana bak kızım ben senin o rahatça trip attığın delikanlılara benzemem. "Daha da yaklaştım.
"O yüzden ayağını denk al. Yoksa o ayağını kaydırırım." Ve sanki mümkünmüş gibi daha da yaklaştım. Etkilenmiş gibi görünüyordu. Aniden gelen dürtüyle alt tarafımı ona sürtündüm. Bunu neden yaptığım konudunda hiç bir fikrim yok. Selin yaptığım karşısında beni sesizce onayladı. Ah hadi ama bu durumda kızın oğlana tokat atıp " Benden uzak dur! " demesi gerekmez mi ? Selin'in sessiz kalmasından cesaretlenirken aynı şeyi tekrar yaptım. İnledi... Geri çekildim ve tam tekrar aynı şeyi yapmaya hazırlanırken merdivenlerden gelen ayak sesi ile kendimi geri çektim. Selin de bana kaçak bir bakış atıp oradan uzaklaştı. Merdivenlere yöneldim. Gelen Tuğçe'den başkası değildi.
Tuğçe: Ne yapıyorsun burada tek başına Aliş? Sen bekle tek başıma, tek başıma...
Ali: Hiç kanka ee sen niye
aramadan geldin?
Tuğçe: Sana bir sürprizim var ondan geldim.
Ali: Ne sürprizi Tuğçe?
" Sürpriz benim ! " dedi Tuğçe'ye odaklanmış gözlerimi üzerine çeken ses.