Selin
Ve şimdi yıldızlara daha da yakınım. Ali burada,yanımda,içimde,başım onun göğsünde,dudaklarım dudaklarında,kalbim onun kalbinde...
Geçmiş yok. Yalan yok. Göz yaşı yok. Ama Murat burda,babam sandığım adam burda, belki de Kaan geri dönecek...
- Selin?
- Efendim sevgilim?
- İyi misin?
- Evet sadece yorgunum.
- Biraz daha yorayım mı seni?
Cümlesini bitirir bitirmez üstüme çıktı.
- Yor beni.
Verdiğim karşılık onu şaşırtmış olacak ki afalladı. Kısa bir zaman sonra da öpmeye başladı.
Dudakları dudaklarımda, ellerim kimi zaman sırtında,kimi zaman saçlarında,dili dilimde,uzuvları uzuvlarımda... Biz yine bizdik. Biz yine çiçek, biz yine güzeldik.
Hızlı bir kahvaltı faslından sonra birlikte alışverişe çıktık. Uzun süredir alışveriş yapmadığımdan her mağazaya girdim. Ali de yakındı tabi. Tüm poşetleri ona taşıttırdım. En son bir daha benimle bir daha alışverişe çıkmama ihtimalini düşünerek iç çamaşırı mağazasına girdim.
Mağazaya girer girmez Ali'nin gözleri parladı. Bir şeyler düşünüyor gibiydi.
- Benim de içinde olduğum ıslak hayallerini eve sakla ve şöyle bakmayı kes kocacığım. Yoksa mağazada sevişen ünlü çift olarak tarihe geçeceğiz.
- Çok fantastik olurdu ama.
- Bence de. Ama yine de evdeki fantazileri tercih ederim.
- Bana farketmez ya.
- Alii!
Tam bir saat boyunca Ali çamaşır seçti.
- Şunun siyahı var mı?
- Var efendim.
- Bunun kırmızısı?
- Var efendim.
- Sen bunun tüm renklerinden ver.
- Peki efendim.
Hay senin efendine... Kıza gıcık oldum ya. Sanki sana alıyor. Gerizekalı!
- Kocacığım artık gitsek diyorum. Bu kadar yeterli.
- Yetmez Selin.
- Ali abarttın iyice. Sanki ben bunların hepsini giyeceğim?
- Giymeyeceksen niye alıyoruz Selin?
- Off tamam Ali ya. Al hepsini al, hatta mağazayı da satın al!
- İyi fikir aslında.
- Beni sinir etme adam!
- Sen beni kokunla sarhoş ederken iyi kadın.
Romantik erkeğim ya.
- Beni nasıl bu kadar çabuk yumuşatıyorsun bilmiyorum.
- Ee ben Ali Mertoğlu'yum olsun o kadarcık.
- Hemen de ego kas. Pislik!
En sonunda alışverişimizi bitirdik ve otoparka ilerlemeye başladık. Arabaya bindiğimizde çantamın olmadığını farkettim.
- Ali çantam yok.
- Nasıl yok Selin?
- Sanırım iç çamaşırı aldığımız mağazada unuttum. Sen alıp gelsene.
- Tamam Selin,tamam. Sen burda bekle. Ben alıp geliyorum çantanı.
- Tamam kocacığım.
Ali gideli yaklaşık iki dakika oluyordu. Ben de etrafı izliyordum. Bu esnada Ali'nin telefonuna ard arda gelen mesaj sesleri dikkatimi çekti. Kim gönderiyor bu kadar mesajı?
İçimdeki şeytana uymaya karar verip telefonu elime aldım. Almaz olaydım.
"Seni çok özledim."
"Ali neden cevap vermiyorsun,yoksa sen beni özlemedin mi?"
"Ali buluşmamız lazım."
...
"Kim bu kaltak?" Diye düşünürken Ali elinde çantam ile arabaya geliyordu.
Hiç bir şey belli etmemeye çalıştım. Beni aldatıyor ve ben ona bu yaptığının bedelini ödeteceğim. O kaltağa da ödeteceğim.
- Selin kemerini bağla.
- Sanki çok umrunda.
- O ne demek Selin?
- Ha bir şey yok. Öyle ağzımdan çıktı.
- Ağzından çıkana dikkat et o zaman Selin!
İlk kez Ali'yi bu kadar sinirli görüyordum. Resmen kükremişti.
- Bana her şeyi söyle. Ama sakın seni önemsemediğimi söyleme.
Az öncekinin aksine sesi zayıf ve savunmasızdı.
Bana ne oluyor ya? Adam beni aldatıyor ona acıyorum ama sen görürsün Ali Bey. Seni öyle bir bırakacağım ki...
Yolculuk boyunca ikimiz de ağzımızı açmadık. Eve geldiğimizde de hiç konuşmadan salona geçtik. Bir de bana trip atıyor gerizekalı. Hem aldat,hem trip at. "Pislik."
- Ne?
Ay sesli mi söyledim ben?
- Şey ev kirlenmiş,pislik içinde kalmış. Bir kadın çağıralım diyorum.
- İyi buluruz birini.
- İyi.
-Selin senin derdin ne? Alışverişten sonra bir şey mi oldu?
- Anlatmak zorunda mıyım? Üstelik ne bu bağırmalar falan? Sen beni korkutamazsın oğlum! Sen git o beni aldattığın kaltaklara bağır!
- N-Ne?
- Bitti Ali. Ben şimdi yukarı çıkıyorum ve eşyalarımı topluyorum. Sonra da gidiyorum. Yarın da boşanma davası açıyorum.
Tam yukarı çıkacakken kolumu tuttu.
"Hiç bir yere gitmiyorsun."
4 bini geçtik. Hepinize teşekkür ederim. Bugün bölüm biraz gecikti. Bunun için özür dilerim.
Yorumlarınızı bekliyorum...
