Selin
Herkes İsviçre'ye gittiğimi sanıyor. Ama Ali ile bu geceyi geçirmek için burada bir otele geldik. Yarın yola çıkacağız.Kaan bırak beni , yalvarırım , Kaan. Dur yalvarırım. Kaan !
- Selin sevgilim. Şşt burdayım. Yanındayım. Korkma. Hadi uyu.
- Ali çok korkuyorum.
- Ben yanındayım korkma sakın. Hem uyumalısın. Yarın sabah erkenden yola çıkıcaz.
- Annem bana çok kızar mı Ali?
- Annen değil de babam... Neyse
- Baban ne Ali? Ne yapar ?
- Sen bunları düşünme hadi uyu.Sabah
- Selin hadi kalk.
- Sevgilim.
- Vakit geldi çıkmamız lazım. Benim bir işim var. Tam bir saat sonra sonra kapıya gel.
- Tamam MAVİŞ.
- Maviş ? Sevgilime ne oldu?
"Hiç." Diyerek Ali'nin dudağına minik bir buse kondurdum.
Ali odadan çıktı. Bu sırada ben de bavulumdaki son kontrollerimi yaptım.
Ali
Sonunda gidiyordum kötü çocukluğumu her an bana hatırlatan bu şehirden. Selinimle birlikte...
Bankadaki hesabımdan para çekmek için otelden dışarı çıktığımda babamla karşılaştım.
- Baba ?
- Bir yere mi gidiyorsun?
- Bir kaç günlüğüne tatile gidicez bizim tayfayla.
- Ulan sen beni aptal mı sanıyorsun !
- Bağırma !
Babam aniden gömleğimin yakalarından tuttu.
- Kızımla aranda olanları biliyorum. Ondan nasıl faydalandığını biliyorum. Ondan uzak duracaksın anladın mı beni?
- Ne dediğini an-
Suratıma yumruk attı.
- O sırtındaki izler iyileşti mi Ali? Daha da beterlerini yaparım. Beni sınama.
- Daha ne yapabilirsin ki ? Çocukluğumun içine ettin lan!
Babam bir yumruk daha attı.
- Ulan nankör köpek her istediğini yaptım lan ben senin. Senin yüzünden yıllarca Sevilay'a katlandım.
- Ben senin oğlundum be.
- Selin'den ayrılacaksın Ali. Hatta hemen gidip söyleyeceksin şimdi anladın mı?
- Yapmazsam ne yaparsın?
- Anneni düşün Ali. Kendini düşün.
- Tehdit ediyorsun yani.
- Nasıl anlarsan artık.Selin
Aşağıda ağaç oldum resmen. Off nerde kaldın Aliş ya?
- Selin
- Ali. Bavulun nerde?
- Ben üzgünüm Selin.
- N-Ne?
- Ben yapamam. Gelemem seninle. Ben sana aşık değilim. Her şey bir oyundu. Bizim Tuğçe ile sana karşı oynadığımız bir oyundu.
- Tuğçe ile mi? Ali sen , sen bu kadar aşağılık olamazsın. Bana bunu yapamazsın. Senden nefret ediyorum !
Söylediklerimin üstüne bir de tokat attım. Haketmişti.
Demek onca şey bir oyundu. Demek Tuğçe ile bana karşı anlaşmışlar. Ben ona ne yaptım? Neden nefret etti benden bu kadar? Ama yaptıklarının bedelini ödeyecek. Öyle bir vicdan azabı çekecek ki ömrünün geri kalanında..
Ali
Babamı dinledim. Selinimi öylece ortada bıraktım. Belki nefret edecek benden, belki benimle konuşmayacak. O bunları yapmasa bile bakamam ki artık onun yüzüne. Arabayı annemin evine sürdüm. Anahtarı soktum kapı deliğinden. Açamadım kapıyı. Niye değiştirdi ki bu kilidi şimdi?
- Anne ! Evde misin? Niye değiştirdin kilidi?
Kapının ardından bir ses duydum.
- Evde olduğunu biliyorum anne. Hadi aç ben çok kötüyüm. Söz konuşmam. Sadece odama çıkıcam.
- Git burdan Ali. Seni eve alamam. Zorlaştırma ..
- Beni niye eve almazsın anne? Saçmalama aç şu kapıyı.
- Evine git oğlum.
- Burası da benim evim. Anne...
Yanıt gelmedi. Anlaşılan babam onu da uyarmıştı beni eve almaması için.
- Peki anne, öyle olsun. Sende sırtını dön bana. Zaten o da terketti beni. Ben onun kalbini çok kırdım ya.
Anneme son sözlerim bu oldu. Sonra Emre'nin evine sürdüm. Arabadan inecekken telefonuma gelen mesaj sesiyle duraksadım. Selin'den geldiğini görünce hemen mesajı açtım.
"Ali , bana yaptığın onca şeyi bir kenara koyuyorum ve bu mesajı yazıyorum. Şunu bil ki canımı çok yaktın. Ama sana kızgın değilim, kırgınım. İnsan sevdiklerine kızamaz ki... Sen beni ne kadar sevmesen de ben seni seviyorum, hep sevdim. Sevmeye de devam edeceğim... Beni sevmediğini söylediğin için bunu inkar edemem. Bugün çıkıyorum. Kurtuluyorsun benden. Hayatından sevmediğin bir insan daha eksiliyor. Hoşçakal...Hayır, hayır Selin kendine bunu yapmış olamaz. Bunu bana yapamaz. Hayır..