10.BÖLÜM (Mektup)

27 3 0
                                    

( Arkadaşlar bu bölümde Little mix-DNA şarkısını dinleyebilirsiniz...)

Düşünceler beni boğmaya devam ederken annem beni kahvaltıya çağırdı. Aşağıya indim. Sofrada pankek vardııı!!! En sevdiğim. Sanırım annem gideceği için yapmıştı. E tabi 3 hafta boyunca yiyemeyeceğim...

Annemle beraber kahvaltımızı yaptık . Annem masayı toplarken ben de odama çıkıp çantamı almaya karar verdim. Zaten telefonum da odada kalmıştı. Odaya çıktım ve penceremin önünde duran kırmızı mektup dikkatimi çekti. Yani bildiğime göre gizli bir hayranım olmadığı için ya da sürekli penceremin önünde kırmızı bir mektup bulmadığım için biraz şaşırmıştım. Pencereyi açtım ve mektubu aldım. Mektuba yapıştırılmış bir de CD vardı. İlk önce mektubu okumaya karar verdim.

'' Sen beni yeni tanıdın ama uzun sürmedi. Senin olaylardan habersiz olmandansa benim bunu yapmam daha doğru oldu. Beni annene ve babana söylemezsen sevinirim onların da morallerini bozmak istemiyorum. Sonuçta yurt dışına çıkacaklar ve akılları burada kalacak. Neyse benim adımı bilmene de gerek yok ama ben sana yine de söylemek istiyorum. Adım Gökhan. CD yi izlemeyi unutma bu bir çeşit veda yöntemi. ELVEDA....''

Mektubu okuduktan hemen sonra buruşturdum. Elim ayağım titriyordu hemen bilgisayarımı açtım ve CD yi koydum. Başında kapkaranlık bir oda vardı.  Sonra yavaş yavaş ışıklar yanmaya başladı. Ve Gökhan bir direğe bağlanmış ve ağızı da bağlanmış bir şekilde. Sonra yanına 2 tane adam geldi ve biri Gökhan'ın yanında dururken diğeri kameraya '' Onu sen öldürdün!'' dedi ve sonra silah sesiyle video bitti. Bilgisayarı anında kapattım. Kırılma sesi gibi bir ses geldi ama o an umursayamayacak bir durumda olduğum için çantamı da alıp merdivenleri koşarak indim. Ve evden çıkıp otobüs durağına doğru yürümeye başladım. Yürürken her saniye başı  etrafıma bakıyordum. Paranoyaklaşmam gayet normal bence. Yürümeye devam ederken önümde siyah bir araba durdu ve içinden Özgür çıktı. Bir an olduğum yerde afalladıktan sonra Özgür kolumu sıkıca kavradı ve beni arabaya bindirdi. Yüz ifadesindeki ciddiyetten dolayı sadece kolumu Özgür'den kurtarmaya çalıştım. Ama denemem başarısız oldu.

'' İmdaaaattt kız kaçırıyorlarrr!!''

'' Sus artık yoksa canın yanar.''

Bunu Özgür mü söylemişti???? Özgür bana söylemişti...

'' Özgür bırak beniiii''

''SUS''

Yüzüme yediğim tokatla bir an şok geçirdim ve öylece Özgür'e baka kaldım. Şimdi Özgür'ün yüzünde pişmanlık vardı. Hala yediğim tokat yüzünden kendimi sersem gibi hissediyordum. Göz yaşlarım artık akmaya başlamıştı. Gözlerimden akan yaşları gizlemek için başımı cama döndüğüm zaman ıssız bir sokağa girdiğimizi fark edince telaş bütün vücudumu ele geçirdi ve kapıyı açıp kendimi dışarı attım. Diz kapağım kanıyordu. Geri zekalılar kapıyı kilitlememişler diye düşünürken sinirden gülmeye başladım. Ve kendimi ayağa kalkmak için zorladım. O sırada biri belimden beni nazikçe kavrayıp ayağa kalkmamda yardım etti. Gülmemi durdurduktan sonra beni kaldıran kişiye döndüm. VE koşmaya başladım. Neden mi koşmaya başladım çünkü bu Gökhan'dı. Çok hızlı koşamıyor olacaktım ki Gökhan bana yetişmiş ve beni durdurmuştu. Birkaç kere bana sakin olmamı söyledikten sonra elini omuzuma attı ve yürümemde yardım etti. Beni çok gösterişli bir villaya getirdi ve kapıyı açıp içeri girmemi söyledi. Sanırım burası onun evi diye düşünerek içeri girdim. İçerisi de dışarısı kadar gösterişliydi. Beni salona davet etti ben koltuklardan birine oturup yarama bakıyordum ki elinde yardım çantasıyla geldi. Bacağımı ona uzatmamı söyledi. Bacağımı uzattıktan sonra konuşmadan batikon uygulamaya başladı. Canım çok yandığı için sızladığım anda pamuğu geri çekti ve özür diledi. Ne kadar kibar bir çocuktu...Batikon sürmeyi bitirdikten sonra da yara bandı yapıştırdı. Ve gitti. Bir süre sonra da elinde su ile geri döndü ve suyu bana uzattı.

'' Sen ölmedin mi?''

''Bu konu hakkında konuşmamalıyım.''

'' Ama otobüste konuştun.''

'' Otobüste seninle konuştuğum için bütün bunlar başına geldi zaten.''

Elindeki suyu alıp teşekkür ettikten sonra düşünceli bir şekilde suyumu içmeye başladım. O sırada Gökhan'ın sesiyle irkildim.

'' Neden öyle salakça bir şey yapıp arabadan atladın.'' sesi oldukça düşünceli ve tedirgin çıkmıştı.

''Korktum, yaşadığım şeyleri tekrar yaşamak istemiyorum.''

'' O Kaya denilen adam hakkında neler biliyorsun?''

''Sen beni buraya yardım etmek için mi çağırdın yoksa sorguya mı çekiyorsun?'' bunu söylerken sesimin fazlasıyla imalı çıkmasına özen göstermiştim.

'' Belki her ikisi de.'' deyip bana imalı bir bakış attıktan sonra oturduğu koltuğa iyice sindi.

Karanlık Korkusu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin