Her sabah olduğu gibi güneş parıltısıyla gözlerimi açmamda ısrarcıydı. Ve yine o kazandı. Yatağımda hafifçe doğruldum ve saate baktım. Henüz saat 7.24'tü. Tam kafamı tekrar yastığa koyacakken
-Hailey!
Belli ki babam kahvaltıyı hazırlamıştı. İyi de saat da 7 buçuk bile değil ki.
-Bu saatte ne oldu ki baba, diye seslendim.
-Aaa! Unuttun anlaşılan uykucu seni. Okulu ilk günden asmayacaksın umarım, dedi babam.
Tabi ya, bugün okulun ilk günü yani pazartesi. Nasıl da unuttum.
Hızla yataktan kalktım ve el yordamıyla yatağı düzelttim. Tamamdır.
-Baba 5 dakikaya aşağıdayım, diye seslendim.
-Tamam tatlım.
Formayı giydim ve her zamanki yaptığım gibi tepeden bir topuz yaptım saçlarıma. İşte bu kadar. Bir de kızların geç hazırlandığını söylerler. Anlamıyorum ki ya bende sorun var ya da hem cinslerimde. Sanırım bendeydi sorun. Ellen burada olsa en az yarım saat odadan çıkamazdık. Ah Ellen. Kendi kendime hafifçe güldüm.
Merdivenleri indiğimde, babamın meşhur omletinin kokusu burnuma gelmişti bile.
-Hmmm! Baba yine en güzel kahvaltı menümüzü hazırlamışsın.
-Tabi ki. Malum okulun ilk günündesin. Bak her gün yapmam bilesin.
-Bilmez miyim. Sahi anneme de böyle mi hazırlardın?
Babamın gülmesi sanki havada kalmıştı. Sessizlik çökmüştü mutfağa. Tek ses tost makinesinden gelen cızırtıdı.
Cızırtı mı? Ah hayır!
-Baba, ekmekler!
Babam elinde fırın eldiveniyle pencerenin önünde dikilmiş, öylece bakıyordu. Dalmış olsa gerekti. Hemen tost makinesinin fişini çektim. Son anda ekmekleri kurtarmıştım.
-Baba!
Sesim öyle şiddetli çıkmıştı ki, babam anında irkildi.
-Ah! Doğru, ekmekler...
-Gerek kalmadı. Ben çıkardım. Biraz fazla kızarmışlar ama yenebilirler.
-Problem yok dedi babam gizlemeye çalıştığı göz yaşlarını silerkenki zoraki gülümsemesiyle.
Canım babam ya... Tabi annemi hatırlattım. Ah düşüncesiz Hailey ah!
-Pişt daldın bakıyorum da küçük hanım. Omleti soğutmadan yiyelim hadi otur bakalım.
Babam sandalyeyi bir beyefendi edasıyla çekmiş ve hala buğulu kalan gözleriyle bana gülümsüyordu.
Ben de hiçbir şey olmamış gibi
-Teşekkürler sör James.
Sandalyeye yavaşça oturdum.
. . .
Kahvaltı sonrası babam okula bıraktı. Normalde olsa babamın işinden dolayı erken gider ve ben de her zaman yaptığım gibi o sıkışık dolmuşla giderdim ama bugün her ne kadar 12 olsam da okulun ilk günü diye babam izin almıştı görev yaptığı okulundan.
Okula vardığımızda, babama görüşürüz deyip arabadan indim. Okula doğru yürümeye başladım. Arkamdan homurdanan Mercedes'in sesini duydum, belli ki babam gidiyordu.
Baş başa kaldık ha Hailey... Sakin adımlarla güvenlikten geçtim.
-Hailey!
Ahh! Bu baş başalık birkaç saniyelikti sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret
AdventureTüm hakları saklıdır. @ArtemisWoman Ansızın hayatına giren gizemli bir ukala ne derece değiştirebilirdi ki ömrünü? Hailey'nin gizem dolu dünyasına davetlisiniz.. Yok olmak uğruna güneşine ilerleyen bir yağmur damlasının hikayesi bu.. Çıkabilir...