Kafa Karıştıran Farklılık

33 20 7
                                    

  İlk dersi yaşamamızın heyecanını ve acemiliğin de stresini içimde barındırıyordum.

  Kriss bize öncelikle ders işleyişini anlattı ve sonra da ortamı gezdirdi. Böyle ortamı gezdirdi diyorum çünkü sınıf çok amaçlı olarak dizayn edilmişti.

  Bir tarafındaki kapıdan malzeme odasına gidiyordu. Başka bir tarafından da bir koridorla kafe şeklinde dizayn edilen bir oda birleştirilmişti.

  Malzeme odasında okçuluğa dair her türlü eşya bulunuyordu. Hatta buna giyecekler de dahil olmak üzere. Bizim rahatlığımıza önem verdikleri belliydi.

  Zaten salona bağlanan mini kafe de bunu ispatlar nitelikteydi. İnce bir koridorla girilen oda gerçi oda da denmez zira bizim evin salonu kadar genişliği vardı. Açıkçası içerisi bar görünümlü bir kantini andırıyordu. Biraz loş bir ortamı vardı. Sanırım perdelerden kaynaklı olsa gerekti. Uzun bordo renkli kadife perdeler, pencerelerin kenarlarından ışığın dik bir şekilde içeri girmesini önler niteliktelerdi. Duvarlar krem rengiydi. Yuvarlak masalar odanım çeşitli yerlerine konmuştu. Çevrelerine de kahverengi tekli deri koltuklar yerleştirilmişti. Odanın ortasındaysa barları andıran üzerinde enerji içecekleri ve kahvematik tarzı aletler bulunan geniş uzun bir masa bulunuyordu. Masanın bizden tarafına uzun bacakları olan ahşap iskemleler yerleştirilmişti. Masanın ardındaki duvara da çeşit çeşit şişelerle döşenen bir dolap uzanıyordu. Burada her şey düşünülmüştü adeta.

  Gezerken ağzımın açık bir vaziyette şaşkınlığımı ele vermemesini ümit etmiştim. Gerçi her ne kadar kendime hakim olmaya çalışsam da şaşırmamak elde değildi.

  En garibi de koskaca dünyada bu eğitime giren sayılı insandan biri olmamdı.

  Şimdiyse Kriss önde biz de Ellen'la onu takip ederek okların bulunduğu yere doğru gidiyorduk.

  Kriss duvarın önüne geldiğinde durdu ve bize döndü.

"Kızlar işte asıl mekana gelmiş bulunuyoruz. Burası bizim en değerli alanımızdır. Öncelikle size şunu belirtmem gerek ki, iyi bir okçu olmak için kendinizi geliştirmeniz şart. Burada karşınızda birçok ok ve yay var ama kullanabilmek sabır ister. Zaten bir okçuda bulunması gereken özelliklere değinecek olursam güç, koordinasyon ve sabır şart. Tabi bunlara ek olarak sporcudan beklenen çalışkanlık ve hırs da bulunmalı. Yani kendinizi geliştirmek ve bu sporu hayatınızın merkezine yerleştirmek sizin elinizde olan bir şey. Biz size burada eğitimini vereceğiz ama yine iş sizde bitecek, anlatabiliyor muyum?" dedi ikimize de bakarak Kriss.

  O an sanki bu cümleler beynimden içime akmışçasına öğrenme güdüsüyle dolduğumu hissettim. Evet, belki şu ana kadar bir ok tutmuşluğum dahi yoktu fakat kendimi tanıyorum, bir şeye azmettiysem onu almadan gitmezdim. İşte şimdi bir şeyi idrak etmiştim, şu ana kadar buraya tereddüt ve endişeyle bakarken, şimdiyse içimden bir ses buranın bana göre olduğunu ve burada olmam gerektiğini fısıldıyordu. Sanki buraya aitmişim de yeni keşfediyordum. Bunu nasıl bir anda birkaç cesaretlendirici cümleyle farkedebilmiştim doğrusu ben bile bilmiyordum. Sanki cümleler fişeklenmeyi bekleyen maytaplara kıvılcım vermişti.

"Biz başaracağız ve buna hiç olmadığım kadar eminim. Siz bize inanın. Şu an belki gözünüzde iki çaylağız ama ben kendi adıma en azından şunu söyleyebilirim ki sanki olmam gereken yer burası ve bense bunu yeni keşfediyorum." dedim tüm kararlılığımla. Ağzımdan dökülen bu cümlelerin nasıl olup da bu denli etkili oluşuna inanamadım.

  Gözümü ayırmadan Kriss'e bakıyordum. Söylediklerimden sonra yüzünde sıcak ve içten bir gülümseme belirmişti, demek ki o güveni verebilmiştik.

SecretHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin