Buruk Bir Mutluluk

393 153 70
                                    

-Bak Hailey, öncelikle şunu kabul etmelisin ki ruhların varlığı bir gerçek, dedi Ellen.

-Zaten en başında o mesele beni etkiledi. Yıllardır masallarda dinlediğim şeyler gerçek oldu sanki, dedi Hailey tereddütlü bir şekilde.

-Masallar mı? Kusura bakma ama baban sana ruhlu masallar mı anlatıyordu, dedi Ellen bir kahkahayla beraber.

Hailey böylesine ciddi bir meselede gülebildiklerine şaşırıyordu.

-Tamam ya, hemen bozma. Sence de biraz masalımsı değil mi ruhlar falan?

-Neyse öyle olsun bakalım. İşte bu masal kahramanlarımız, dedi Ellen alaycı bir şekilde göz kırptı Hailey'e doğru.

-Ellen!

-Tamam, tamam. Her neyse, onlar dünyamızı işgal ediyorlar. Nasıl mı? İnsanların ruhlarını çalıp öldürüyorlar, böylece kendilerini insana dönüştürüyorlar. Biz de onları bulup enstitüye getiriyoruz.

-Avlamak gibi o halde.

-Yani öyle de denebilir, dedi Ellen.

-Peki, devam et bakalım.

-Her yıl bu enstitüye üye alımı yapılıyor. Hatta bu mesele artık globalleştirilmeye çalışılıyor. Her ne kadar gizliden yürütülen bir mesele olsa da, başta Amerika olmak üzere Birleşmiş Milletlerin haberi var.

-Ne yani herkes bunu biliyor ama hiçbir şekilde kamunun haberi olmuyor öyle mi?

-Aynen, bu mesele halka sızdırılmadan yürütülüyor. Eğer halk bunu öğrenirse, geniş kitlelerce karışıklık ve isyan kaçınılmaz olur.

-Haklısın, ben bile konuyu sindirememiştim.

-Teyzem de bu yıl beni bu enstitüye üye yapmak istedi. Kızı falan olmadığı için ve yaşım da bu göreve uyabileceği için beni seçmiş. Zaten bana da çok kısa bir süre önce söyledi. Ben de bu yükü tek başıma kaldıramazdım. Seninle kardeş gibi büyüdük. Aklıma gelen ilk şey de senin de yanımda olman oldu.

-Ne yani, bana mı yükleyeceksin bu yükü, dedi Hailey şakayla karışık bir şekilde.

-Tabi ki hayır, bu konuda yalnız olmak istemedim. Biliyorsun sana anneme bile verdiğim değerden fazla değer veriyorum. İkizim gibisin. Zaten dostluğumuz ebedi, dedi gülümseyerek Ellen.

İkisi de birbirine bakarak güldüler. Ah şu dostluk...

* * *

Luke eve geldiğinde hala beynini düşünceler kemiriyordu. Ne göreviydi bu?

Hem Ellen ve Hailey ne tür bir gizli görevin parçası olabilirdi ki?

Anladığı kadarıyla Hailey'nin bu gizli göreve dahil olmasında Ellen'ın parmağı vardı. Şunu da duymuştu ki, bu işin içinde müdür de vardı.

Daha da kötüsü Hailey'nin o kötü hali gözünün önünde gitmiyordu. Keşke yardım edebilseydi. Ona seslenmesine rağmen duymamıştı bile. Kendisinde değildi. Ne onu bu hale getirmişti ki? Acaba şimdi nasıldı?

Tam böyle düşünceler içindeyken fark etti ki Hailey adına endişe duyuyordu. Çok saçmaydı bu. Hele ki bu duygu endişeden de farklıydı. Onu yanında istiyordu ve ona zarar gelmesinden korkuyordu. Bu nasıl olabilirdi? Şimdiye kadar hiçbir insan için böyle duygular beslememişti. Neydi bu duygu? Ne olabilirdi?

Başı çatlayacak gibi ağrımaya başlamıştı. Oturduğu koltukta ellerini başına koyup ayağa kalktı aniden. Ağzından bir inilti çıktı. Gözleri sanki içinden çıkacak gibi acıyordu. Hemen lavaboya gitti. Musluğu açıp yüzüne hızlı bir şekilde su çarptı.

SecretHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin