Avcılıkta İlk Ok Lakin Kalpten

62 36 11
                                    

Sınıfa girdiğimde sırama doğru ilerledim. Nasıl biriydi ki beni böyle etkileyebiliyordu. Ama ilk defa böyle konuşabilmiştik. Sanki farklı bir Luke vardı karşımda. Sanki o ukalalığının altında kibar ve nazik bir Luke varmışçasına.. Belki çok konuşamamıştık, belki onu tam tanımıyordum bile ama uzun zamandır onu tanıyormuşçasına beni rahat ve iyi hissettirmişti. İşte o an farklı bir şeyi farkettim. Bana av avcı meselesini bile unutturmuştu. Onunla konuşurken sanki kafamdaki tüm meseleleri bir kenara bırakmıştım. Kendi kendime gülümsedim. Gözümün önünde onu canlandırdım. Hele o siyah gözleri.. Baktıkça kemdine çeken o gözler.. Ama her ne kadar böylesine hissettirmiş olsa da bir şeyler tersti, onunla ilgili bir şeyler yolunda değilmiş gibiydi. Tam anlam veremiyordum, onda bir şey vardı ve ben etki alanına girdiğimde ister istemez kendim gibi olamıyordum. Bir anda ona karşı cephe alıyordum. Belki de bendeki etkisinden dolayıydı. Gerçi böyle garip ve ürpertici bir etkisi olmasına rağmen, ondan korkmuyordum ya da çekinmiyordum.

Evet, buydu belki de. Ondan çekinmiyordum, geri durmuyordum ve hiçbir korkum da yoktu. Bendeki uyandırdığı karanlık halleri beni geri itmesi gerekirken tam tersi oluyordu. Oluşturduğu etkiyi de görmezden gelmek adına laflarla örtpas ediyordum adeta..

Sebebi buydu o halde. Ona karşı habire terslemelerim de bu yüzdendi demek. Beni kimse şu hayatta böylesine etkisine alamamıştı. Bu çocuksa sanki bir anda hayatıma düşüvermişti. İşin diğer bir garip yanıysa, kendime bile kabul ettirmede güçlük çekiyor olsam da onun yanında kendim gibi hissediyordum yani bir yandan da rahat ve doğal.

"Hailey! Hailey!"
Biri bana sesleniyordu.
"Hı! Efendim?"

Masanın üzerinde dalıp giden gözlerimi yukarı yöne kaldırıp etrafa baktım. Bir de ne göreyim? Hoca bile gelmişti derse ve çok daha kötüsü tüm sınıf ve hoca bana dik dik bakıyordu. Rezalet! Bana seslenense hocandan başkası değildi. Off! Utancımdan sağ tarafımdaki pencereden atlamayı ne çok istedim. Şundan emindim ki, sevgili yanaklarım da bu utancımı gözler önüne serecek bir halde, toz pembeden biber kırmızısına hücum etmekle meşguldü.

"Hocam kusura bakmayın, dalmışım farkında olmadan."
"Hailey, insan dalar da bu kadarına da ilk kez rastlıyorum. Hem derse gireli 15 dakikayı da geçti hem de sözlü yapıyorum. Nasıl dalabildin o derece bravo." dedi sevgili matematik hocam.

Ne sözlüsü? Ah ahmak Hailey. Bu haftaki matematik dersinde sözlü olacaktı, nasıl da dalabilmiştim.

"Gerçekten özür dilerim hocam."
"Tamam tamam. Hadi kalk da tahtadaki soruyu çöz madem. Sözlü sırası sende."

Neyse ki, matematikte iyiydim. Çoğu öğrenci matemetik dendiğinde ardına bakmadan kaçmak isterken ben bayılıyordum. Bir nevi bulmaca gibiydi bana göre. Bu yüzden hiç bozuntuya vermeden tüm asilliğimle ayağa kalktım ve tahtaya emin adımlarla yürüdüm. Benden kork ey matematik.. :)

* * *

Çalan zille beraber Luke da diğerleri gibi kitaplarını toplamaya başladı. Bugün Hailey ile olanları daha kaç kez düşünecekti acaba? Her seferinde bir kez daha ona karşı olan hisleri yenileniyordu adeta. Bir kez daha onun ruhunun ikizi oluşunu tasdikler nitelikteydi. Ama bir yandan da vahim bir durum da söz konusuydu. Her seferinde bunca hissin yanında içi korkuyla titriyordu. Kendisinin bir yarı ruh oluşu, yok etmek veya yok olmak zorundalığı..

Niye bu kadar zor olmak zorundaydı ki? Niye sadece kayıtsız şartsız sevemiyor, onunla olamıyordu ki?

Bugün onunla konuşurken bile içindeki korku ve hüznü saklamak o kadar zordu ki.. Hatta bir an, aklından geçenleri Hailey'nin de hissetmiş olabileceğini düşünmüştü. Ona bunu açıklayamazdı.

SecretHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin