Tenimde raks eden rüzgarın o mükemmel dokunuşuyla irkildim birden. Dalıp gittiğim geçmişim bir masal gibiydi sanki. Her şey öylesine sihirliydi ki, yaşadığım her an benim için çok büyük mucizeleri besleyip hayatıma serpmişti.
Bambaşka diyarların bitmeyen bilinmeyen sihirli tınıları hayatımın yepyeni gerçekliği oluvermişti. Her şey büyülü bir zaman kesitinde sıkıştırılmış sonsuz bir hayatın döngüsel devinimleri gibiydi.
Maalesef ki bu kusursuz hayatın içinde yaşadıklarımın özlemiyle dolu bu düşlerden çok geçmeden yine ve yeniden uyanıyordum.
Her zamanki gibi bahçemdeydim ve yine gramofonumdan en çok sevdiğim 45' liklerin sesi yükseliyordu. Diğer her şey ise bıraktığım gibiydi; dingin, kaygısız ve avuntusuz bir hayatın tükenişlere yazan amansız çığlığı yeniden gözlerimin önüne serilmişti.
Beynimdeki bu ölümcül özlemlerin zehirli kıvrımlarından sıyrılarak bıkkın gözlerimi devirip önümdeki muhteşem bahçeme baktığımdaysa her zamanki gibi ruhum yeniden çocuksu bir mutlulukla doluvermişti.
Bahçem bu kısır hayatımın umut yeşerten, hayatta olduğumu hatırlatan tek gerçekliğiydi. Hayallerime sıkışıp kalmış olan tüm anılarımın yegane iziyse artık sadece evimdi. Bense tüm bunlardan ibaret zavallı yaşlı bir kadındım.
Birden zor da olsa doğrularak ayağa kalkıp çiçeklerime doğru yürümeye karar verdim. Ne de olsa onlar benim geçmişim dostlarım ve emanetlerimdi. Tek huzur dolu nefesimi onlarlayken alıyordum.
Yanlarına ulaştığım gibi bahçemdeki rengarenk güllerimin hepsine birden selam vermeyi ihmal etmedim.
Vaktiyle o kadar çok şeye birlikte tanık olmuştuk ki, bu nedenle onlar benim için asla sıradan çiçekler değildi. Tıpkı evim ve içerideki diğer her şey gibi.
Yaşadığım bu yerde yıllar içinde hiçbir şey ne eskimiş ne de değişmişti. Değişen ve eskiyen tek şey bendim yani sadece ölümsüzlüğün ölümüne mahkum kılınmış çürüyen bu bedenimdi. Bu da katlanmam gereken yeni gerçekliğim ve emanetin korunması için ödenmesi gereken bana biçilen bedeldi.
Yıllar ne kadar da çabuk geçmişti. Bu bahçe ilk filizlendiğinde henüz 17 yaşında küçük bir kızdım. Çiçekler büyüdükçe dallarını ve yapraklarını okşar onlarla sohbet eder, gece gündüz demeden onlar için şarkılar mırıldanırdım. En büyük eğlencemse gözlerimi kapatıp onlarla birlikte mutluluk dansı etmekti. Onlar benim için her şeydi, bense onların güneşi.
Nedense hayatım hep aynı kalacak sanmıştım. Maalesef ki zaman beni büyük bir yanılgıya düşürmüştü. Kayıplarım ardı ardına gelmişti. Annem, gerçekliğim ve geri dönüşü olmayan hayatım. Zalim bir döngüye varan bu yolculukta sıkışıp kalmıştım. Kurtuluşum ve diğer herkesin kurtuluşu benim seçimlerime düğümlenmişti. Bunu değiştirecek hiçbir güçse yoktu.
Tüm çareler tükenmiş, iyiliğin tohumları kuruyup zalimlerin hayat suyuna küçük pınarlar olup akmıştı. Gülüşler tüm ömürlerden çalınmış yerlerine sahteleri konmuştu. Masumiyetse bedenlerden sökülüp alınmıştı. Elde tek kalan zavallı bir kurtarıcıydı. Onunsa zalimlere karşı yegane silahı kendinden vazgeçip, gerçekliğinden sıyrılarak hiçliği seçişi olmuştu.
Kısacası mecburdum, kendimden ve her şeyden vazgeçmeye mecbur bırakılmıştım. Halbuki geleceğimi düşlerken bunları hiç hayal etmemiştim. Bu denli kayıp olacağımı tahmin bile edemezdim. Yaptığım seçimler, daha doğrusu yapmak zorunda bırakıldığım seçimler beni bugünlere taşımıştı. Üstelik yıllar da bana acımasız bir oyun oynamış o kusursuz gençliğimi avuçlarımdan koparıp almıştı.
Ne ilginçtir ki;
" 72 yaşını aynı sandalyede karşılıyor olacaksın ve bu tekrar kesit hayatını sonsuz bir döngüye sıkıştırıp bırakacak. " deselerdi,
"Haydi oradan ! " derdim.
Böyle olacağını bilseydim en azından bir damla auz sürerdim şu buruşuk bedenime de, böylesi çirkinleştiğimi görmek zorunda kalmazdım.
İşin daha kötü tarafıysa ölmeyi de kalmayı da beceremiyor olmamdı. Öylesine sıkışmıştım ki bu sarmalda, ne çıkabiliyor ne de kalabiliyordum. Daha üzücü olansa bu gerçekliği sadece ben biliyordum.
Bunları düşünürken gözlerim bir anda doluvermişti. Geçmişin tozlu hatıraları her zaman ağlatırdı beni, şimdi olduğu gibi. Gözlerimdeki yaşlar birer inciymiş gibi buruşuk tenimden süzülerek güllerimin üzerine doğru akıyordu. Güllerimse her zamanki gibi sessiz çığlıklarımın damlalarıyla bana yoldaşlık ediyordu.
Masal gibiydi her şey, şaka gibiydi sanki yaşadıklarım. Ne büyük kayıplarım olmuştu o yıllarda. Çiçeklerle dolu fantastik bir rüya bana umut vermeseydi belki de intihar edecektim. Rüyamın peşine takılarak başladığım bu yolculukta düştüğüm bir tuzakla birden bire her şey anlamını yitirmişti. Tüm hayatım en üst noktadan dibin en dibini görmüş, kendimiyse korkunç bir sarmalın içinde bulmuştum. Anlatsam kimsenin inanmayacağı gerçek üstü boyutlara sürüklenmiştim. Aslında bir kez anlatmayı denemiştim ama o da tam bir fiyasko olmuştu.
" Bunlar sadece kurguladığım bir hikayeden ibaret !"
diyerek inandırıcı bir kahkaha atıp durumu kurtarmış olmasaydım, akıl hastanesinde kim bilir kaç yıl kalacaktım. Belki de bu en doğrusu olacaktı. Gel gelelim gerçeklerden kaçmak hiçbir şeyin çözümü değildi.
İçine düştüğüm bu gerçeklikte o kadar çok şey yaşamıştım ki, bilindik gerçekliğin tam bir düzmece olduğunu görmem çok sürmemişti. Zalimlerin kurguladığı zorba hayatları yaşamaya mahkum kalanların hikayelerine üzülerek şahit olmuştum. Buradaki gerçekliğin tek mimarıysa karanlık ruhların yaşadığı korkunç bedenlerdi. Bu nedenle hikayem susmamalı ve dilden dile anlatılmalıydı. AUZ' un sihrini benim gözlerimden görmeliydi herkes.
Yitirdiğim o mucizevi hayat içimde bir özlem olarak kalacak olsa da gerçeklerin peşine yeniden düşecek ve tüm hayatların kurtuluşu için sil baştan savaşacaktım. Sonu ne olursa olsun öngörüsüz bir zaferin varlığına önce ben inanmalıydım. Belki de sarmala sıkışmış bu izbe kaderi değiştirerek o kusursuz gücü kaybettiğim noktada yeniden bulurdum. Tüm yenilgilere ve kötülük tohumlarına rağmen iyiliğin tohumları ellerimde yeniden can bulurdu. Neden olmasındı ki ?
☆ Her şey inanmakla ve sevmekle başlamıştı zaten. Sadece sevmiştim ve bunun tüm kaderleri değiştireceğine inanmıştım.☆
~~~~~~~~~
Merhaba tatlı okurlarım. Kitabıma soru , görüş, yorum ve oylarınızla desteğinizi eksik etmeyin.
Kucak dolusu sevgilerimle...
TELİF BELGELERİ - SAHİPLEN.COM üzerinden alınmıştır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EDNA GÜNLÜKLERİ ( Raflarda )
FantasíaZamanın çok ötesinde tarihin tozlu sayfalarında bir hikaye anlatılır Edna dilinde. Hırs ve kibirden dövülen nefretin beden bulduğu hayatlar yıkımdan başka bir şey getirmedi. Yansıma ve yanılsamalar kendi gerçekliğinden sıyrıldı. Zamansa büyük kırıl...