Ağlıyordum, sadece ağlıyordum. Bedenimse inanılmaz derecede sarsılıyordu. Bunca karmaşanın içinde bir de yapayalnızdım. Sevdiğim tek insan gözlerimin önünde su olup kuyuya akmıştı. Olanlar şaka gibiydi, yaşadıklarıma bir türlü inanmak istemiyordum. Asla gitmem diyen annem beni terk mi etmişti ? Ben bununla nasıl baş edecektim ? Önce babasızlık sonra da annesizlik katlanılabilir gibi değildi. Üstelik annemden başka hiç kimsem yoktu. Daha reşit bile değilken bir başıma kalmıştım.
Gözlerimi kuyuya odaklamış ona lanet okurken hemen yan tarafına düşmüş olan annemin kitabını fark ettim. Yerden bir anda doğruldum çünkü gördüğüm şey beni heyecanlandırmıştı. Sanki annemi yeniden bulmuş gibiydim. Kitaba kısa sürede ulaşarak onu ellerimin arasına aldım. Dışında kırmızı nişaneleri olan yıldızlarla süslü bir günlüktü bu. Kapağının üzerinde kabartmalar halinde günlüğün isim alanı bulunuyordu. Bu kısım nedense boştu.
Büyük bir merakla günlüğün ilk sayfasını hızlıca açtım, sayfa garip bir şekilde boştu. Bir kaç sayfa daha çevirdim onlar da boştu. Bu şekilde tüm günlüğü kontrol etmeye devam ettim. Günlüğün bütün sayfaları sanki hiç dokunulmamış gibiydi. Gördüklerim karşısında çok şaşkındım. Bu mümkün olamazdı ? Annem gözlerimin önünde bu günlükten bir şeyler okumuştu. Ayrıca yıllardır benden özenle sakladığı bu günlük bomboş olmamalıydı, olamazdı. Bu çok anlamsızdı.
Büyük bir öfkeye kapılıp elimdeki günlüğü kuyuya doğru hızlıca fırlattım. Çünkü bu kahrolası günlük bir işe yaramıyordu. Annemi bulma umudum gördüklerimle birlikte hayal olmuştu. Ben öfkeli bir halde söylenirken az önce attığım günlük kuyunun üzerine hafif bir ışık saçarak açık bir şekilde düştü. Çıkan ışığı görünce yeniden heyecanlandım ve büyük bir merakla günlüğü yeniden ellerime aldım. Kontrol ettiğim günlüğün sayfaları yine bomboş çıktı. Bir şey değişmemişken o ışık neden çıkmıştı ? Bu günlük benimle dalga mı geçiyordu ? En sonunda günlüğü incelemekten sıkılıp kapağını sert bir şekilde kapattım. İşte tam da o anda neredeyse korkudan ölecek gibi oldum. Az önce üzeri boş olan günlüğün sağ üst köşesinde el yazısıyla büyük harflerle
ELZA yazıyordu.
Alt kısmındaysa ortalanmış bir halde şunlar vardı.
KUYU, PENTAGRAM VE BAŞLANGIÇ
Elza mı ? Bu günlük anneme aitken nasıl benim olurdu ? Kafam iyice karışmıştı. Günlüğün üzerinde yazanlarsa tamamen anlamsızdı. Haydi kuyuyu anlamıştım da başlangıç ne demekti ? Peki ya pentagram ? Az önce anneme ait olan bu günlük onu kuyunun üzerine atmamla birlikte benim mi olmuştu ? Bu hem garip hem de çok korkutucuydu. Sanırım bu günlük anlamadığım bir neden sonuç ilişkisiyle yeni sahibi olarak beni seçmişti.
Elimde günlükle ne yapacağımı bilemez bir halde bahçemizin ortasında öylece kalakalmıştım. Üstelik hava da iyice soğumuş ve kararmaya başlamıştı. Elimden şu aşamada maalesef ki bir şey gelmiyordu. İçine düştüğüm bu durumsa kabul edilecek gibi değildi. Bu olayın peşini bırakmak gibi bir niyetim yoktu. Ne gerekiyorsa en kısa sürede yapacaktım. Bu garip günlük ufak da olsa umut veriyordu.
Yerde uzunca bir süre yattığım için iyice üşüdüğümü ancak titremeye başladığımda anladım. Bu da bir an önce eve girmem gerektiğinin iyi bir göstergesiydi. Arkamı dönüp içeriye girmek için yeltendim. İşte tam da o anda gördüklerim yüzünden korkudan ölecek hale geldim. Babamın ölümünden sonra kuruyan bahçemiz bir anda yeşerip çiçekler açmıştı.
Nasıl yani, bunlar hangi ara olmuştu ? Kurumuş çiçekler bir anda nasıl bu hale geldi ? Bu mümkün olamazdı. Yaşadıklarım yetmezmiş gibi bu evde her saniye garip bir şeyler olmak zorunda mıydı? İçimde büyük bir korku ve huzursuzlukla koşarak eve girdim. Kapıyı ardımdan hızlıca çektim. Evin tüm kapılarını kilitleyip, camlarını da sımsıkı kapadım. Sonra da koşar adım odama gittim. Kendimi yatağa nasıl attım, üstümü ne zaman örttüm ben bile anlamadım. Korkum ve çaresizliğim o denli büyüktü ki tüm vücudum titriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EDNA GÜNLÜKLERİ ( Raflarda )
FantasiaZamanın çok ötesinde tarihin tozlu sayfalarında bir hikaye anlatılır Edna dilinde. Hırs ve kibirden dövülen nefretin beden bulduğu hayatlar yıkımdan başka bir şey getirmedi. Yansıma ve yanılsamalar kendi gerçekliğinden sıyrıldı. Zamansa büyük kırıl...