Pelin'in babası yapmacık bir şekilde öksürdüğünde hemen sarılmayı kesti. Ve yavaşça odasına çıktı genç kız. Tüm ev halkı arkasından bakarken Mira'da arkasından koştu. Selin gözünden süzülen yaşlara engel olamadı. Tüm gençler ailelerinin yanında yer aldı.
*****
"Allahım lütfen bu bir rüya olsun!"diye bağırdı Pelin merdivenlerden çıkarken. Şu an kendisini öldürmek istiyordu. Dağ evinde tokat attığı adama sarılmıştı. Genç adamın ceketi sigaranın en güzel tonunu anımsatıyordu. Sigara kokusuna karışmış kaliteli parfüm kokusu onu büyülüyordu. Ama henüz 3 saat önce tokat attığı adamdı o.
Yavaşça kapısını açtı ve odasına girdi. Boy aynasının önüne geçerek görümüne baktı. Ağlamasından dolayı akmış makyajı onu bir çizgifilm canavarı gibi gösteriyordu. Masadan bir peçete alarak gözündeki yaşları ve makyajını temizledi.
"Lanet olsun, nefret ediyorum küçük olmaktan!"diye bağırdı birisi. Pelin hızlıca odasından çıkarak salona indi.Bağıran kişi Mira'ydı. Gözlerini Aras'tan kaçırarak Mira'nın yanına gitti. Ona onu susturacak birşeyler fısıldadı ve sakinleşmesini sağladı. Mira babasının yanına oturarak küçük bir kız çocuğu gibi ağladı. Zaten küçük sayılırdı ama neyse.
"Faruk bu gün ki balo iptal mi?"dedi Kerem bey gür sesiyle. Faruk bey gözlerini kısarak etrafa bakındı gözü Kerem beyi bulunca konuştu. "Hayır, hiç birşey bitmiş sayılmaz!"dedi, Pelin o anda babasına dönerek şaşkın gözlerle ona baktı.
"Bu gün balo mu, var?"dedi Selin sorgulayıcı ses tonuyla. "Taşpınar ve Aykaç holdinginin ortaklığa imza attığını bilmiyor muydunuz?"dedi Selim -Pelin'in dayısı-
Gençler şaşkın gözlerle olayı çözmeye çalıştılar. "O yüzden ortaklık gününü bir baloyla taçlandıracağız."dedi Selim bey. Herkes başını olumlu bir şekilde salladı.
"O zaman biz kalkalım."dediler ve ayağa kalktı tüm konuklar. Sırayla baş sağlığı dileyerek çıktılar. Herkes evden çıktıktan sonra. Kimse birbiriyle konuşmadan odalara dağıldı. Yorucu bir günün ardından uyumaya karar verdi Pelin. Şahsen uyumak onun için çok değerli bir düşünceydi. Onsuz yapamaz.
*****
"Kızım uyansana!"diye tekrarlıyordu genç kızın babası. Genç kız babasının sesini duysada duymamazlıktan geliyordu. "Ya ne var be!"diye çıkıştı Pelin sert bir sesle. Babası kırılgan bir şekilde kızına baktı. "Seni uyandırmama böyle kızmış olamazsın."dedi babası tedirgin bir şekilde. "Baba baloya felan gelmeyeceğim."
"Hayır küçük hanım ayağa kalk ve hazırlan çünkü birazdan baloya gideceğiz." dedi odadan çıkarak genç kızı sessizliğe bıraktı. Genç kız ayağa kalkarak dolabına yöneldi. Pudra renginde tasarlanmış üzerinde hafif taşlar bulunan bir elbise seçti, ayrıca elbisenin topuklardan başlayan ve baldıra kadar uzanan bir yırtmacı vardı.
Elbisesine uygun bir makyaj yaparak aşağı indi. Mira rengi beyaz olan kısa dantelli bir elbise giymişti. "Hanımlar çok şıksınız"dedi babası gülümseyerek. Kimse cevap vermeyince kapıya yöneldi. Faruk lacivert ve beyazın hakim olduğu bir takım elbise giymişti. Hızlıca evden çıkarak arabaya yöneldiler.
Her zaman yaptıkları 'ben öne bineceğim' kavgasını yapmamışlardı bu kez çünkü; ikiside arkaya binmişti. Faruk bey arabayı çalıştırarak gaza yüklendi. Neden hayat onlara acımamıştı ki? Onlar daha küçükler. Pelin küçük olmasa da annesizliği kaldıramaz. Annesiyle her gün kavga etmesi onun bir fobisiydi. Annesinden izin almalar felan hepsi onun için bir anne sevgisiydi.
Annesi yoksa kimle eğlenecek ki? Babasıyla mı? Babası çocuklarını ihmal etmez ama çok yoğun ilerleyen bir işi var. Babasız, annesiz bir hayat. Bu onlara fazla değil miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adımı Kalbine Yaz (TAMAMLANDI)
RomanceKüçükken yazdığım, bol bol yazım yanlışları barındıran düzenlenmemiş bir kitaptır. Eleştiriye açığım. Onu ilk gördüğümde sadece sıradan bir patrondu. Aramızdaki nefret kıvılcımları her geçen gün ikimizinde canını yakıyordu. Onu görmek için çevirdiğ...