"Bu bölüm; sevipte kavuşamayan, özleyipte barışamayanlara gelsin..."
Gözü dönmüş bir aşık yangına gözü kapalı giren insan ile eş değerdir.
Genç adam oturduğu masanın karşısına baktı bir süre. Sadece duvar vardı karşısında. Kahverengi bir duvar. Dişleri birbirine bastırılmış, gözleri alev püskürtecek kadar sinirliydi. Kimse ondan ayrılmazdı. O bu güne kadar hayatına ilişkisel olarak hiç bir kadın almamışken, Pelin tüm dengeleri alt-üst etti. Genç kıza sevgilim dedi. Genç kız ise Aras'tan korktuğunu ve ondan ayrılmak istediğini kibar bir dille belirtti. Genç adam ellerini masada birleştirdi ve sinirle bastırdı. Adamın beyninde garip intikam planları dönüyordu. Ama hepsi de genç kıza çok ağır gelecekti...
***
Genç kız uzandığı yatakta mırıldanıyordu. Genç adam aklından bir saniye bile çıkmıyordu. Pişmandı. Evet çok pişmandı. Hastane odası hasta koktuğundan genç kız soluk alış-verişlerinde tiksiniyordu. Babası baş ucunun yanında oturuyordu.
Dün Gece;
Genç kız telefonuna mesaj gelmesiyle, ayağa kalktı ve telefonu eline aldı. Mesaj Burcu'dandı. Genç kız umursamaz bir tavırla mesajı açtığında kısa bir yazı gördü. "Aras artık bana ait. Çocuğu elinden kaçırdın salak!" Genç bu yazıyı okuyunca gözü hemen alttaki videoya kaydı. Videoyu başlattığında hiç görmemesi gereken her şeyi gördü. Ve artık biliyordu ki Aras ona ait değildi... Daha videoyu bitiremeden genç kızın hıçkırıkları başka bir tavırla ona yaklaşıyordu. Göz yaşları sel gibi yatağına doğru süzülüyordu. "Kahretsin! Ar-Aras artık benim değil!"dediğinde cümlesi biter bitmez yere yığıldı. Gözleri kapanıyordu. Kendine engel olamıyordu. Ellerini hareketsiz kalmıştı. Gözleri kapandığında babası hışımla odaya girdi...
Doktor odaya girdi ve genç kızın babasının yanına ilerledi. Sanki söylemeyeceği bir şey vardı. Genç kıza bir şey olmuştu sanki. "Faruk Bey, kızınız... Beyin tümörü hastalığına yakalandı. Ve dün gece bayılmasının sebebi onu çok üzen bir şeyin olmasıdır. Buraya geldiğinde, damarları aşırı bir şekilde sıkıydı. Lütfen kızınıza dikkat edin. Üzülmemeli. Üzülmesi onun beynine vuruyor. Ve her seferinde bayılmak zorunda kalıyor. Daha kötü şeylerde olabilir. Hastalık henüz gerçek yüzünü göstermesede, kızınızın üstünde bir ölümcül hastalık var."dedi doktor bilgili bir sesle.
Faruk Bey başını olumlu bir şekilde salladı. "Şimdi kızınızı eve götürebilirsiniz ama dediğim gibi, onu üzen insanlardan uzak kalmalı. Hastalığının en büyük etkeni üzüntü."diye tekrarladı doktor uyarıcı bir sesle.
***
Genç adam telefonunu eline aldı ve genç kızın numarasını tuşlayıp arama tuşuna bastı. Telefon açıldığında heyecanlı bir ses işitti genç adam. "Efendim?"
Genç adam duraksadı. Acımasız olduğu alnında yazıyordu sanki. Gözleri dönmüştü. "Pelin,"dedi genç adam. "Senle bir şey konuşmak istiyorum sahilde ki tekneye gelir misin?" Genç adam cümlesini bitirince genç kız; "Konuşacak bir şey mi kaldı?"diye sordu.
Genç adam videonun Pelin'in eline ulaştığını bilmediğinden rahat tavrını sergilemeye devam etti. "Herşey bu kadar kolay bitmemeli. Konuşmalıyız. Dediğim gibi tekneye gel."dedi adam ve telefonu kapattı.
Genç kız telefon kapandığında telefona baka-kaldı. Ayağa kalıp dolabından siyah, uzun ve yırtmaçlı bir etek çıkardığında aynayla bir süre bakıştı. Üstüne de siyah bol kesim bir salaş tişört giyip deri ceketini üstüne geçirdi.
Saçını arkaya atıp evden çıktı. Sahil yakın olduğundan yürümeye başladı. "Aras ben yapamıyorum..." Cümlesi genç kızın beynini kemirmeye başladığında genç kız şunları içinden geçirdi. Ondan ayrılmam bir hataydı, onu seviyorum. Ve şimdi oraya beni barışmak için çağırıyor. Bir daha ondan ayrılmayı aklımın kenarından bile geçirmeyeceğim. O benim koruyucum. O benim nefesim.
Genç kız teknenin önünde durduğunda içini gözledi. İçinde sadece Aras vardı. Kar taneleri gökyüzünden teker-teker yere doğru inmeye başladığında genç kız hızla tekneye ilerledi. Aras elini genç kıza uzatıp onun tekneye girmesine yardımcı oldu.
Genç kızın gözleri umutlu bakışlara bırakmıştı yerini. Gülümsemeler genç kızın dudaklarından ayrılmıyordu. Ortalığı sessizlik bürümüştü. Gök gürlemesi ortalığa ses katarken genç kız hafif bir öksürdü. Aras dudağını genç kızın yanağına sürtüp ona baktı.
"Kokunu özledim..."dedi genç kız içini çekerek. Genç kız Aras'tan cesaretlenerek gülümsedi ona bakarak. Aras'da gülümsedi ve genç kızı kollarıyla sardı. "Çok güzel gülüyorsun."dedi genç adam genç kızı biraz daha sararak.
"İnan, sadece senin yanında böyle gülebiliyorum."dedi genç kız nazik bir ses tınıyla. Adam genç kızın dudağını öpüp onun saçlarını okşadı. Genç kızın istediği sadece buydu.
"Ben,"dedi genç kız üzgün bir sesle. "Çok pişmanım." Genç adam bu sözleri duyunca kalbinde merhamet düğümü oluşsada o düğümün iplerini yırtıp attı. Genç kız utancından başını yere eğdi.
"Benim ol."dedi genç adam. Genç kız şaşırmamıştı. "Ben zaten seninim..."dedi genç kız adamın dudağını bir kez daha öpüp. Adam gülümseyip genç kız gibi yere baktı.
Genç kız ellerini genç adamın boynuna dolayıp dudağını onunkine bastırdı. Adam buna karşılık vermeye başladığında genç kız gözleriyle gülümsedi. Adamın kafası karışıktı. Genç kız yarım dakika sonra genç adamın dudaklarını bırakıp tekrar adamın yüzüne baktı.
Adam gözlerini aşağı indirdi ve gözlerini kapattı. Genç kız neler olduğunu anlayamamıştı. Adamın gözleri kararmaya başladığında genç kız korkmaya başladı. "Aras ne oluyor?"
Adam genç kıza başını çevirip o delici bakışlarını ona çevirdi. "Ne sandın barışacağımızı falan mı? Sen varya...Çok yüzsüz birisin. Daha birkaç gün önce ayrıldığın adamı şimdi öpüyorsun. Ve bu bana o uçurumda yaptıklarının küçük bir intikamıydı. Bu kada kolay kanacağını sanmamıştım ama sandığımdan da saf çıktın sen."dedi adam kibirli bir sesle.
Genç kız ağlamaya başladığında boğazında düğümler vardı. Ağlaması beynine vururken genç kız daha da hüzünleniyordu. "Bu günden sonra bir daha hiç barışamayacağız. Artık benimsin diye bir şey demeyeceğim sana. Çünkü sen başkalarının olmak istiyorsun. Seni bu konu için zorlayacak halim yok. Artık bırak yakamı!"dedi genç adam bağırarak.
Genç kızın hastalığı ön plana çıkmıştı. Adam tekneden inip sahilin zifiri karanlığında kayboldu. O sırada Oğuz, Pelin'in ağladığını gödü ve onun yanına koştu. "Pelin neyin var?"dedi Oğuz koşarken.
Genç kız yere düştüğünde hıçkırıkları birer feryata dönüşmüştü. Hastalığı canını yakıyordu. Adamın kibirli gözleri genç kızın aklından çıkmıyordu. Genç kız kendine hakim olamayıp gözlerini kapatmak için kendini serbest bıraktığında elleri titredi. Beyni ateş alıyordu sanki.
Genç kız tamamen hareketsiz kaldığında Oğuz koştu ve genç kıza sarıldı ama genç kızın bayıldığını anlayamamıştı...
***
Bölümden sonra duyuru geleceğinden buraya açıklama yazılmayacaktır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adımı Kalbine Yaz (TAMAMLANDI)
RomansaKüçükken yazdığım, bol bol yazım yanlışları barındıran düzenlenmemiş bir kitaptır. Eleştiriye açığım. Onu ilk gördüğümde sadece sıradan bir patrondu. Aramızdaki nefret kıvılcımları her geçen gün ikimizinde canını yakıyordu. Onu görmek için çevirdiğ...