"Aşk, bir gönülde bir gün değil, bir ömürlük kalmayı isteyen yiğitlerin işidir"...
24.10.2003
Okul açılalı bir aydan fazla süre olmuştu. Zaman çabuk geçiyordu. Fırat hem okula alışıyor hem de İstanbul'da nasıl yaşanır onu öğreniyordu. Sıra arkadaşı olan Şirin ile de muhabbeti her geçen gün daha hoş daha güzel bir hal alıyordu.
Lise son sınıftaydı Fırat ve aynı zamanda üniversite sınavı için yoğun çalışmalar içerisine girmişti. Hakan(Fırat'ın abisi) her ne kadar dershaneye gitmesi için ısrar etse de Fırat dershaneye gitmeyi kabul etmedi. Hem bir ek masraf çıkarmak istemiyordu hem de kazanmak için inanmanın ve bu doğrultuda gerekli olan gösterilecek çabanın yeterli olacağını düşünüyordu.
Gönderdiği yazılardan hatırı sayılır bir para almasına karşın, aldığı ücretin yarısını Hakan'a(abisine) diğer yarısıyla da test kitapları ve ikinci el okuma kitapları alıyordu.
Şirin ise dershaneye gidiyordu ve Fırat'ın dershaneye gitmeme sebeplerini öğrendikten sonra daha çok çalışıyordu Fırat ile. Hatta öyle ki dershaneden aldığı yaprak testlerden bir fazla alarak birlikte okulda çözüyorlardı.
Zaman geçtikçe Fırat Şirin'e, Şirin'de Fırat'a alışıyordu. Gerek ders olarak gerek ise okuldan sonra sinema, Tiyatroya ve çeşitli aktivitelere birlikte gidiyorlardı. Yanlarında Cansu ile tabi. Üç arkadaş hep birlikte vakit geçiriyorlardı, Birlikte sınava hazırlanıyorlardı...
Fırat, Şirin ve Cansu ders çalışırken; içeri sarı saç, mavi göz, uzunca bir çocuk girdi ve Şirin'e doğru yöneldi:
Mehmet- Şirin, biraz konuşabilir miyiz?(Fırat'a bakarak)
Şirin-Evet seni dinliyorum.
Mehmet-Koridorda?(Şirin'e odaklanarak)
Şirin-Tamam.
Şirin ve Mehmet dışarı çıktıktan sonra Fırat hemen Cansu'ya sordu:
Fırat- Cansu, bu çocuk kim?
Cansu- Şirin'in eski erkek arkadaşı.
Fırat- Ne istiyor Şirin'den peki?
Cansu- Dedim ya eski erkek arkadaşı diye, O hala kabul edemiyor işte. Şirin arkadaşlık kurduğu için sonradan çok pişman oldu zaten. Dört ay geçti.
Fırat- Anladım.
Ardından birkaç dakika sonra koridordan sesler yükselmeye başladı. Gelen ses Şirin'in sesi idi ve Fırat ile Cansu koşar adımlarla koridora doğru yöneldi.
Şirin-Bırak kolumu, anlamıyor musun? Bitti, bitti.
Mehmet- Öyle kolay değil işte. Bitemez.(Şirin'in kolunu sıkarak)
Fırat hemen konuya müdahil oldu. Şirin'i kendi tarafına çekti ve kahverengi gözlerinden adeta ateş çıkarcasına gözlerini Mehmet'e odakladı. Ardından bir şey demeden Şirin ile birlikte sınıfa doğru yöneldi. Tam o sırada arkadan koşarak yumruk atan Mehmet'in darbesiyle sendeledi ve yere düştü.
Hemen kalktı Fırat, kalktı ve hiç bir şey yapmadı. Bundan güç alan Mehmet gülmeye başladı.
Mehmet- Ne oldu, korkak vur hadi, ne oldu? Sen kimsin benim kız arkadaşımı elimden alıyorsun?
Şirin birden atıldı:
Şirin- Sen benim erkek arkadaşım değilsin aptal.
Fırat Mehmet'e yaklaştı(dudağından dökülen birkaç damla kan ile)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNCİR ÇEKİRDEĞİ #Wattys2016
RomanceAslında Bütün mesele incir çekirdeğinde, öyle ki bazen onun içini doldurmayacak sebeplerden birbirimize düşeriz, olmadık yere kalplerin derinliklerinde tarifi imkansız yaralar açarız. İncir çekirdeğini doldurmayacak sebeplerden ötürü kırmak, kırıl...