"Utangaç bir kalbi taşırım geceden, ben sana aşık olduğumu ölsem söyleyemem..."
13.01.2004
Fırat ve Şirin o gün okula gitmeyeceklerdi. Birbirlerine zaman ayıracaklardı. Gezecek, tozacak ve bol bol dinleneceklerdi. Zaten sınav telaşından haftanın her günü yoğun geçiyordu, bir günlük tatilden bir şey olmaz diyerek yola çıkmışlardı. Birbirlerine açıldıktan sonra ki ilk gezmeleriydi. Heyecanlıydılar.
Her zaman gittikleri kafede oturdular. Sohbet ettiler. Derslerden, birbirlerinden, ailelerden, gelecekten bahsettiler. Akıllarına ne geliyorsa konuştular.
Vapura binip martılara simit attılar. Sahaflar Çarşısında kitaplara baktılar. Fırat Şirin'e bir kitap hediye etti.( Bu sefer arkasında bir şey yazmıyor diye de takılmayı ihmal etmedi.)
Yolda ki çiçekçiden gül aldı Fırat. (Çiçekçi kadının yüksek fiyat söylemesine aldırış etmeden Şirin'e sevdiği renklerden aldı.)
Eminönü'nde gezdiler. Sultanahmet'e gittiler.( Fırat öğle namazını kılmak için bir süre Şirin'i avluda yalnız bıraktı.)
İstiklal Caddesinde yürüdüler. (Yürürken daha fazla dayanamayan Şirin Fırat'ın elini tuttu.)
Sokak müzisyenlerini dinlediler. İstanbul'un arka sokaklarında yürüdüler. Yağmura aldırış etmeden el ele ıslandılar. Islanmayı göze aldılar.
Tüm gün birbirlerine olan sevgilerinden, aşklarından bahsettiler. Daha çok Şirin bahsetti. Hatta dayanamayıp Fırat'a söyledi.
Şirin- Hep ben sevdiğimi söylüyorum, sen söylemiyorsun ama.(Kızsal trip vari bir ses tonu ile)
Fırat-Ama hiç olur mu öyle şey Şirin? (Utangaç bir ses tonu ile)
Şirin- Evet öyle ama hiç söylemiyorsun. (Asık bir surat ifadesiyle)
Fırat biraz düşündü ve aklına gelen ilk cümleyi söyledi. Özdemir Asaf'ın sözüydü.
Fırat- Utangaç bir kalbi taşırım geceden, ben sana aşık olduğumu ölsem söyleyemem.
Şirin'in birden gözleri parladı. Mutluluktan ne diyeceğini bilemedi.
Şirin- Gönlümü almayı çok iyi biliyorsun şair ruhlu adam. Seni seviyorum.
Fırat- Ben de seni seviyorum Şirin'im.
Beraber akşamı etmişlerdi. Kadıköy'den otobüse bindiler. Şirin çok yorgun düşmüştü. Cam kenarında oturuyordu. Başını Fırat'ın omzuna koydu ve gözlerini dinlendirmeye başladı. Şirin'in dinlendiğini gören Fırat ise Kulaklığını çıkardı ve müzik listesinden şarkılarını dinlemeye başladı. Hep aynı tür müzikleri dinlerdi, fazla değiştirmezdi.
Birkaç dakika sonra gözlerini açan Şirin Fırat'ın sağ kulağındaki kulaklığı kulağına taktı ve beraber dinlediler.
İnecekleri durağa gelmişlerdi. Hava kararmıştı. Yol boyunca Şirin'i annesi bir kere aramıştı ve yolda olduğunu söylemişti annesine. İlk önce Şirin eve gidecekti ardından da Fırat eve doğru yola koyulacaktı. Beraber yürürken Şirin birden sordu:
Şirin-Otobüste dinlediğin müzik hangi dildeydi?
Fırat-Dinlediğim müzik Kürtçe idi Şirin.
Şirin- Anladım. Neydi peki Şarkı sözlerinin Türkçe anlamı?
Fırat- Şarkıyı söylememi ister misin?
Şirin- Ama Türkçe anlamını da söyle olur mu?
Fırat- Olur.
Şarkıyı içinden tekrar etti ve kısık seste söylemeye başladı Fırat.
Bıngol şewti, mij duman e /Bingöl yandı sisli ve dumanlıdır.
Megri, megri daye megri/Ağlama, ağlama anam ağlama.
Bıngol şewti, mij duman e/Bingöl yandı sisli ve dumanlıdır.
Megri, megri daye megri/Ağlama, ağlama anam ağlama.
Zeman xirob em teda ne/İçinde olduğumuz zaman kötüdür.
Megri, megri daye megri/Ağlama, ağlama anam ağlama.
Şirin'i eve bıraktıktan sonra eve geçen Fırat çok fazla oyalanmadan odasına geçti. Odası biraz dağınıktı, toparladıktan sonra okumak için eline bir kitap aldı. Kitabı okumak için uzansa da hemen tekrar doğruldu ve bilgisayarındaki maillere bakma fikri geldi aklına. Düşündüğü gibi editörden mail gelmişti. Yarın için bir yazı yazması gerektiği söyleniyordu ve Fırat'ın tek boş vaktiyse bulunduğu zaman dilimi idi.
Yazıları yazarken çok düşünen Fırat bu sefer pek fazla düşünmedi. Eline aldı kağıdı ve kalemi yazmaya başladı.
ARKADAŞLAR UMARIM HİKAYEYİ OKUMAKTA KEYİF ALIYORSUNUZDUR, BUNU YORUMLARINIZLA VE OYLAMALARINIZLA BİLDİRİRSENİZ ÇOK SEVİNİRİM :)... SAYGILARIMLA // ERKAN KURMAN
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNCİR ÇEKİRDEĞİ #Wattys2016
RomansaAslında Bütün mesele incir çekirdeğinde, öyle ki bazen onun içini doldurmayacak sebeplerden birbirimize düşeriz, olmadık yere kalplerin derinliklerinde tarifi imkansız yaralar açarız. İncir çekirdeğini doldurmayacak sebeplerden ötürü kırmak, kırıl...