O geceyi geç uyuyup erken uyanmak zorunda oldukları için sabah ikisi de yorgun kalktı. Gerçi Merih daha erken uyumuş ve Emre'yi yalnız bırakmıştı. Ama yine de kalktıklarında ikisi de yorgundu.
Kahvaltıdan sonra Nilay Hanım onları okula bıraktı ve sıkıcı bir gün daha başladı.
Öğle vakti kantinde oturdukları sırada Melis geldi ve Merih onu ilk kez yalnız gördü. Melis'in morali bozuktu ve onun bu hali Merih'e anında etki etti. Ne yapacağını bilemedi. Emre de şaşkınca baktı.
"Salaksın sen yemin ederim!" Sima Merih'e kızdı. "Bu kız sana bakmıyor bile."
"Onu takmıyor da." Resul araya girdi.
"Siz anlamazsınız." Emre güldü. Şaşkınlığını atmış olmalıydı. Merih bunu umursamadı. Şu an gözleri tamamen Melis'e kilitlenmiş durumdaydı. Ve kötü bile olsa en azından yalnızdı. Volkan yoktu.
"Hey!" diye bağırdı biri. Merih bir anda yıkılmış bir duvar gibi hissetti.
"İti an çomağı hazırla." Emre sinirle konuştu. Sonra nedense sakince devam etti. "Saruman'a ölüm."
Resul ve Sima kâh kâh güldüler ve Volkan yanlarından geçip Melis'in olduğu yere gitti. Kızın omuzlarını omuzları altına aldı. Merih ölmüş olmayı diledi. Bir eliyle üzerine oturduğu sandalyeyi sıktı. Lanet etti.
Volkan Melis ile birlikte yanlarından geçerken Serdar da yanlarına geldi.
"Saruman ordusunda kayıplar var." dedi sesli bir şekilde. Ses Volkan'a gitti ve Volkan havaya küfredercesine bir şeyler söyleyip uzaklaştı. "Bu malda ne buluyor anlamış değilim." diye ekledi daha sonra ve gelip Merih'in yanına oturdu. Melis'in bunu duyduğuna emin olunca başını çevirdi ve konuşmaya devam etti. "Üzülme dostum. Bak bu kızı senin için yola getireceğim ve sen de onun aslında nasıl boş bir şey olduğunu görünce kaçacaksın. Ama intikamın da acı olacak."
"Ne intikamı ya?" diye araya girdi Sima. "Çocuk kızdan çok hoşlanıyor. Ona âşık."
"Bunlar çabuk bitecek şeyler. Merih oğlum sen endişelenme. Bu işi abine bırak."
"Ben kendim hallederim." Merih sakince konuştu.
"Dostlar ne içindir?" diye konuştu Resul. "Böyle günlerde hepimiz birbirimiz için varız."
"Kampı ne yaptınız?"
"Ne kampı?" Herkes bir anda Emre'ye sordu.
"Haberiniz yok mu?"
"Hayır? Ne oluyor?" Sima merakla sordu.
"Bu hafta sonu kamp varmış. Bugün müdür duyuracak. Son ve güzel bir şey düşünüyorlarmış."
"Ben duymadım." Serdar araya girdi.
"Ben de." Sima da şaşkınlıkla baktı. "Nasıl olur da senin haberin olur bizim olmaz?"
"Dün Neva söyledi."
"Bizim sınıftaki Neva'dan bahsediyoruz?" Sima hala şaşkınlığını atamamıştı anlaşılan.
"Evet."
"Ne oluyor?" diye sordu Resul.
"Bir şey olduğu yok. Öyle mesajlaşınca söyledi."
"Benden sonra bir daha mı konuştunuz?" diye sordu Merih. O da buna şaşırdı.
"Gece uyku tutmadı. Ben de açtım o vardı. Konuştuk."
"Benden kaçmaz!" diye güldü Sima. "Biliyordum."
"Saçmalamayın. Bir şey yok. Tamamen arkadaşçaydı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Terraform-Tr
Science FictionHerkes gibi onlar da sıradan lise öğrencisiydi. Ta ki bir gün dünya tümüyle değişene kadar.