5

16 1 0
                                    

Perşembe günü her şey normal geçti. Sabahleyin Volkan ve tayfası kendi aralarında takıldı. Melis ise Neva, Sima ve Betül'le birlikte kantinde bir süre oturdu. Merih'in onu gözetlediği aralıklardan bir tanesinde onun güldüğünü gördü ve bu onu gerçekten mutlu etti. Emre sıradan şakalarını yaptı ve Serdar kamp için yanına gerçek bıçaklar alacağını söyledi. Bunu kısık sesle dile getirdi.

"Oğlum mal mısın?" diye karşı çıktı Emre. Resul ise pek bir şey demedi.

"Şşşş! Kimse duymasın. Ne olur ne olmaz."

"Saçmalama!" Merih araya girdi. "Bu çok tehlikeli. Ne diye getireceksin ki?"

"Ya o şekilde değil. Hayvan saldırıları falan olursa diye."

"Bence getirme." Merih onu uyardı ama tam o sırada Sami ve Boran gelince onlar da konuyu değiştirdi. Boran çok heyecanlı olduğunu söyledi. Doğa ile baş başa kalacaklarını düşününce harika şeyler olacakmış.

"Bildiğin ağaçlar, yeşillik işte. Heyecanlanacak ne var bunda?" diye konuştu Resul.

"Sen gelmek istemiyorsun gibi davranıyorsun." dedi Emre. Kahvesinden bir yudum aldı. Bu ders hoca gelmeyeceği için herkes çok rahattı.

"Hayır. Ne alakası var?" Resul hemen kendisini savundu. "Bence güzel vakit de geçireceğiz. Ama dört gün çok uzun bir zaman. Sıkılacağımızdan eminim."

"Saçmalama." Serdar araya girdi. "Bu yetmeyecek bile. Göreceksiniz harika şeyler olacak. Göl var lan! Göl. Kızlar... Mayolar. Bikiniler. Ne desen olacak."

"Ben çok merak ediyorum." Sami utanarak konuştu.

"Ben de." dedi Serdar. "Siz ineklerin orada ne yapacağınızı düşünüyorum." Güldü. Emre de katıla katıla güldü ve sonra Sami'nin yüzündeki solgun ifadeyi görünce Merih onları savunmak istedi.

"İneklemek yok bu defa." diye konuştu Boran. "Sadece birkaç bulmaca kitabı ve gece sıkılırsak diye soru cevap kitabı ayarladım. Hem yeni müzikler yükledim. Fazladan bataryalar falan. Her şey mükemmel olacak."

"Oğlum siz harbiden hazırlanmışsınız!" Serdar kendisini toparlayıp ikisine baktı. Ciddi yüz ifadesinden sonra tekrar güldü. Sami ve Boran da bir an ciddileşen ifadelerini geçip utangaç bir gülme tutturdular. O sırada Neva ve Arya yanlarına geldi. Arya Merih'e gülümsedi ve yanına oturdu. Neva da Emre ile Boran'ın yanına geçti. Emre hemen kendisini toparladı.

Merih onun bu şaşkın haline bakınca gerçekten mutlu hissetti. Melis'i düşündü ama hemen sonra onu aklından çıkardı. Sima'nın ona dediklerini hatırladı. Şimdi moralini bozmanın zamanı değildi.

Diğer zile kadar normal şeylerden bahsedip güldüler ve son ders için sınıfa girdiklerinde Volkan ve tayfasının toplandığını gördüler. Emre hemen konuştu.

"Saruman son yenilgiden sonra bir daha toparlanamadı. Savaş alanında aldığı yaraların ölümcül olduğu söyleniyor. Orklar büyük ihtimalle rehabilitasyona ihtiyaç duyacak." Kendi kendisine güldü. Merih de onun mutlu haline güldü. Sıralarına geçip hocanın öğrencilerle konuşmasını dinlediler. Çoğunlukla Berna ve Selin konuştu ve diğerleri ise kendi aralarında kamp için neler yapacaklarını planlamakla uğraştılar.

Bir ara Emre Volkan ve tayfasına baktı. Merih de onu izledi. O zaman Azra'nın kendisini izlediğini gördü. Azra soğuk bir yüzle ona baktıktan sonra yüzünü ekşitti ve kendi önüne dönüp Utku ile konuşmaya başladı. Utku ise Pelin'in elindeki telefona bakma halindeydi.

"Onu çok pis bozdun." dedi Emre sonra. Merih kendi önüne döndü. "Daha önce bir kızı böyle terslediğini görmemiştim."

"Ama hak etmişti. Saruman ve tayfası çok fazla ileri gidiyor bazen."

Terraform-TrHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin