4

12 0 0
                                    

Gece rüyasında sürekli Melis'i gördü. Her şey karmakarışıktı. Bir şeyler oluyordu. İnsanlar ölüyor ya da onlara bir şey oluyordu. Ama her defasında Merih kaçıyor ve ne kadar çabalasa çabalasın her şey onu bir karadelik gibi çekiyordu. Uzaklarda bazı sesler duyuyordu. Arada bir Emre beliriyor ve Neva için koşuyordu. Rüyaların bu kısmı kendisini tekrar edip duruyordu sanki.

Sabahleyin uyandığında nefes nefeseydi. Başında bir ağrı vardı ve rüyalardan kesitler gözlerinin önünden akıp duruyordu. Daha önce böylesine kötü bir şey görmemişti. En azından tekrar eden kötü şeyler görmemişti.

Okula vardığında havanın sıcaklığı bunaltıcı hale geldi. Kendisini gölgeye bırakıp biraz rahatladı ve sonra sınıfa geçti. Henüz birkaç kişi gelmişti. Onlardan biri de Azra'ydı. Kız çoktan uyanmış ve kendisini süsleyip gelmişti. Yanında yan sınıftan Ceren vardı ve ikisi fısıltılar halinde konuşmaktaydı.

Merih onları duymadı ama bir ara ikisi de dönüp ona baktı ve sonra Betül geldi. Çantasını sırasına bıraktı ve onun yanına geldi.

"Günaydın Merih. Nasılsın?"

"Günaydın. İyi. Senden?"

"Ben de. Duydun mu?"

"Neyi?" Merih heyecanlandı.

"Volkan ve Melis kavga etmiş."

"Ne?" Merih bir an neye uğradığını şaşırdı. Bu hala bir rüya olmalıydı.

"Ne olduğunu ben de bilmiyorum. Ama senin Melis'e ilgin olduğunu biliyorum. O yüzden bilmek istersin diye düşündüm."

"Çok teşekkür ederim." dedi Merih. Ne diyeceğini tam olarak kestiremediği için şaşkınlıkla kaldı. Bütün vücudu titremeye başlamıştı. "Melis'e bir şey olmamış ya?"

"Bilmiyorum. Ama ağladığını falan söylediler. Kızlar tuvaletine gitmiş. Henüz dönmedi. İstersen senin için gidip bakabilirim."

"Nasıl sevinirim!"

"Tamam. Burada bekle."

"Tamam."

Betül yerinden zıplayıp gitti. Merih ne düşünmesi gerektiğini bilemedi ama bir şekilde mutluydu. Volkan pisliği aradan çıkmıştı. Melis şu an üzülse bile yakında o pislik olmadığı için daha iyi bir kız olacaktı.

Emre içeri girdiğinde hızla Merih'e gelmesini işaret etti ve kapıdan geri çıktı. Merih onu takip etti. Azra küfür salladı ama kimsenin onu umursadığı yoktu.

"Emre. Dur. Ne oldu?"

"Bunu görmen lazım."

"Neyi?"

Köşeyi döndüler ve Volkan'ın kanlar içindeki elini gördüler. Merih ne yapacağını şaşırdı. Onu böyle görünce bir an acıdı. Ancak Volkan Merih'i gördüğü gibi üzerlerine doğru yürüdü. Emre çantasını yere fırlattı ve kavga için hazırlandı.

"Hey!" diye bağırdı biri. Volkan olduğu yerde durdu ve yumruk yaptığı elinden kanlar yere damladı. "Kovuğuna geri dön!" Ses o kadar sertti ki bir an Merih bile korktuğunu hissetti.

Volkan sessizce yanlarından geçti ve erkekler tuvaletine doğru yol aldı. İleride bir nöbetçi hoca göründü ve yüzü gergindi. Ama kimse onu umursamadı. Herkes Volkan'ı ve yumrukladığı duvarı konuşuyordu. Bazıları çektiği resimleri diğerlerine gösteriyordu.

Serdar elini Merih'in omuzuna koydu ve gülümsedi. "Pislik içinde ölsün."

"Saruman'a ölüm!" diye nida attı Emre. "Nihayet Orta Dünyaya barış geliyor. Ovalar şenlensin!"

Terraform-TrHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin