Özgür Ruh

Bölüm 16: ''Fazel'i Çıldırtma Politikası''

Bölümlerdeki yazım yanlışlarını düzeltmek ve farklı görsel medyalar yüklemek amacıyla bölümleri güncelleyeceğim, yani bildirim yağmuruna hazırlıklı olun canolar gsdkjlsdg

Bol bol yorum yapın, hadi iyi okumalaaar!!

###

Çifte kumrulaaaaar.."

Tepemden gelen melodili sesle mızmızlanarak mırıldandım ve yastığıma daha da sarıldım. Peki benim yastığım niye bu kadar sıcaktı ve neden yukarı aşağı hareket ediyordu? Gözlerini hafifçe kırpıştırarak açtım ve kafamı usulca kaldırdım.

"Ay hoşt ulan!" Ne ara Tuna'nın pişkince sırıtan suratına bir tane geçirdim, ne ara yataktan ayaklandım bilmiyorum.

"Oha kızım! Allah sana öküz gücü vermiş! Kırdın burnumu!" Tuna'nın çemkirmesini umursamadan afallayarak kapıda dikilen Aysel Teyze'yi fark ettim. 

"Kızım oğluşumu niye dövüyorsun? Altı üstü sarılıyordu sana!" dedi olumsuzca dilini cıklatarak.

Oğluşuymuş, küçülsün de cebime girsin Allah'ın bir doksanlık sırığı!

Kendimi  kaynanası tarafından sevilmeyen gelin gibi hissettim birden. Gergince gülümsedim Aysel Teyze'ye. Yatakta sinirle bana bakan Tuna'nın yanına çöktüm hemen. "Ürktüm birden Aysel Teyze'cim! Yoksa ben oğluşunun canını acıtmak ister miyim(?)" dedim ve masumca sırıttım, Tuna'nın yanaklarını kavrayarak. Tüm gücümle sıkıp sağa sola oynattım kafasını. Canı acısa da Aysel Teyze yüzünden ses çıkaramadı garibim, maviş gözleriyle kötü kötü bakmakla yetindi. İstemeye istemeye bıraktım yanaklarını. Malum, ablacığınız bir öğrenci..

"Ben üstümü giyip geliyorum yavru antilobum(!)'' diye tısladım dişlerimin arasından yapayca sırıtmaya devam ederken Tuna ise halinden memnun, yerinden doğrulup ellerimi tutarak yerden kalkmama yardımcı oldu.

Hey gidi hey, beni yere fırlatıp tepeden alayla baktığın günlerini de bilirdik Tuna Bey..

"Tamam turuncu iguana kılıklı sevgilim(!)"

''İguana senin..'' 

Aysel Teyze'nin şaşkın bakışları yerini kaşlarını çatmış bir ifadeye bırakırken yapmacıkça Tuna'ya sırıtıp koşarak kendi odama yöneldim. Ozan ve Gizem uyanmış olmalıydılar ki oda boştu. Dolaptan pantolon alacakken elime gelen hiçbir şeyin 30 santimi geçmediğini fark ettim. Çevreye göz gezdirdiğimde köşede gördüğüm dikiş makinesi ile hayattan soğuma evreme giriş yapmış bulunmaktaydım.

Allah seni top etmesin Gizem! Ozan'a olan olan sinirini pantolonlarımı şorta çevirerek mi attın?

Söve söve lanet şortlardan birini altıma geçirdim hızlıca. Sırf Gizem'e inat moda katliamı olarak gördüğü beş beden büyük tişört giyme akımını evimizde canlandırmak için Tuna'nın odasına geri döndüm hemen. Tuna'nın duşta olmasında istifade dolabından rastgele beyaz bir tişörtü geçirdim üstüme. Şort artık gözükmüyordu. Suyun kesilme sesini duyunca salona koştum ve Gizem'i kolundan çekip kapıya sürüklemeye başladım.

"Kızım kahvaltı yapsaydın?" diyerek masayı işaret eden Aysel Teyze'nin seslenmesiyle duraksadım.

"Yok Aysel Sultan, çok acelem var. Gizem beni bırakır!Değil mi Gizem (?)" dedim ayağıma spor pabuclarımdan birini geçirirken.

"Tuna bırakırdı seni çocuğum!"

Tuna'nın tişörtleri konusunda en az Acun Ilıcalı kadar hassas olduğunu bildiğim için telaşla öbür pabucu geçirdim ayağıma.