Hani azıcık satır içi yorum olaydı eyiydi alfglhlaşgş
Nys...
İyi okumalar!
***
"İn artık şu arabadan!" dediğinde omuz silkip küsmüş gibi öbür tarafa döndüm.
"Hayatta inmem! Seninle randevuya gitmeyeceğim. Şimdi beni evimize götür!"
Sıkıntıyla ofladı. Tamam, birazcık, çok azıcık, minnacık kezoya bağlamış olabilirdim. Ama bir de benim tarafımdan bakın.. Bu restoran okula o kadar yakın ki Tuna'nın bir eskisi daha beni yanlış anlarsa, hepsi toplaşıp benim ağzımı yüzümü dağıtabilirlerdi.
Asiyim dedik de bu yellozlardaki tırnak bıçak görevi görüyordur ya resmen!
"Peşimize adam takmış Kızıl.. Aysel Sultan bu.. Mesaj atıp duruyor kızı indir o arabadan diye!"
Bu kadın beni deli edecekti. Ne demek takip ettiriyor? FBI başkanı mısın sen de peşimize ajan salıyorsun? Ha bir de asıl olay var(!) Restorandan bizim adımıza yer ayırttırmak nedir? Ya biz aşkımızı pekiştirmek için kellepaçacıya gitmek istiyorsak? Değil mi yani?
Azıcık saygı!
"En fazla ne olabilir ki gitmezsek?" dedim vereceği cevaptan korkarak. Belki evden atılabilirdim. Belki beni gözaltına alıp çarpraz sorgu yapardı.
Aysel Sultan bu, sağı solu belli olmaz!
"Hiç canım.. En fazla 'Fazla naz aşık usandırır..' mantığıyla bizi nikah dairesine götürür." dediğinde kahkaha atarak ona baktım. Çünkü bu cidden komikti. Ama Tuna çok ciddi görünüyordu.
"Hassiktir!" diye cırladım harekete geçmeden hemen önce dehşet içinde. Kapıyı hızla açıp fırladım Tuna'nın yanına.
"Hadi ya burada beni bekletiyorsun(!) iki saattir senin yüzünden restorana giremedik(!)" dediğimde inanamayan bir ifadeyle bana baktı. Daha sonra yüzüne yarım bir sırıtış yerleşti.
"Benimle evlenmek bu kadar mı korkunç bir fikir? Gerçi korkman normal. Altından kalkamayacağın kadar 'yorucu' bir görev!"
Yaptığı imaya karşı yüzümü buruşturdum.
"Sapık mısın? Irz düşmanı mısın? Yakışıklı bir popüler misin? İnek misin? Egosu tavan yapmış bir Özgü.." Son lafımı tamamlayamadan dehşetle elimi ağzıma götürdüm.
Aptal Fazel!
"Ya-yani ş-şey.."
"Yakışıklı olduğumu kabul ediyorsun yani?" dedi kendini beğenmiş bir tavırla.Karşımda pişkin pişkin sırıtan Tuna'ya bir tane geçirme isteğimi zorlukla bastırdım.
"Burada utanıp bozarmam mı gerekiyordu? Göz var nizah var, ego yığını da olsan da giderin var yani! Hem yakışıklı olsan ne olur? Her yakışıklıya gönül konulsaydı Beckham harem kurardı eheeeeyt!"
Bunları söylerken elimi yuvarlayarak sallamayı ihmal etmedim tabii. Tek kelime daha etmesine fırsat vermeden 'Ben pahalıyım!' diye bağıran restoran kapısına paytak paytak yürürken arkamda bir adet sırıtan ve elleri kotunun cebinde usul usul peşimden gelen Tuna İmren vardı.
Sahi bizi bu halimizle içeri alacaklar mıydı? Tuna gri v yaka tişört ve vazgeçilmez siyah kotuyla arkadaşlarıyla buluşmaya; ben ise ona ait, elbise gibi salaş bir tişört ve görünmeyen şortumla halı saha maçına gider gibiydim. Kapıdan girecekken zank diye çam yarması bir görevli karşıma fırlayınca La Havle çekip yüz seksen derece dönüş yaparak, istifimi bozmadan -daha doğrusu bozmamaya çalışıp başaramayarak- arabaya yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgür Ruh
HumorFazel ile tanışın! Kendisi dünya zaman birimine göre 19 yaşında. Farklı bir evrendeki gereksiz bir boyutun gereksiz bir ütopyasında sıradan bir görevli. Hatta o kadar sıradan ki onu niteleyen özel bir adı bile yok(!) Kendisi memeliler familyasının g...