Fazel ile tanışın! Kendisi dünya zaman birimine göre 19 yaşında.
Farklı bir evrendeki gereksiz bir boyutun gereksiz bir ütopyasında sıradan bir görevli. Hatta o kadar sıradan ki onu niteleyen özel bir adı bile yok(!)
Kendisi memeliler familyasının g...
Özgür Ruh şöyle birkaç karalamayı es geçersek yazmış olduğum ilk hikayem. Herkes gibi benim de ilk kelimelerim bolca amatörlük, toyluk ve hata taşıyor. Fakat hiçbir zaman kaleme aldığım cümlelerden utanan bir insan olmadım. Bu kitap benim ilk kelimelerim, ilk emeğim, ilk hayalim ve ben hayallerimi sizinle paylaşmaktan büyük gurur duyuyorum.
İlk yirmi bölüm taslak halinde ve neredeyse hepsi 1300+ kelimeden oluşuyor. Okuyun-okumayın, yorum vote verin-vermeyin her gün bir bölüm yayınlayacağım çünkü benim için çok değerli bir kurgu.
Neyse cok uzattım, iyi okumalar :')
#
Kapısından içeri ilk adımımı attığım an, bolca tehlike ve biraz da kusmuk kokan parti mekanının ortasında öylece dikilmek kesinlikle benim suçum değildi. Kimse bana altmışlı yaşlarda bir kadın ile on sekizlik bir sarışının öpüşebileceği hakkında uyarıda bulunmamıştı. Ya da partinin karanlık koridorunda, çıplak bir şekilde ayin yapan gruba dehşetle bakmamam gerektiğinden bahsedilmemişti.
Belki de öğreneceğim an topuklayacağımı bildikleri için hiçbir şey söylememişlerdi bana. Derin bir iç çekip elimdeki kağıtlara ve Özgür Ruh'u tanımam için verilen fotoğrafa yeniden baktım. Böyle mükemmel bir yaratığın sırf hormonlarını sakinleştirmek amacıyla kadınlarla seviştiği kimin aklına gelirdi ki?
Başımı kaldırarak çevreye göz gezdirdiğimde onun delici mavi gözleriyle karşılaşmayı beklemiyordum. Yanında bir boya badana kataloğu görmeyi hiç beklemiyordum. Tamam, kızın güzelliğini es geçmiş olabilirim ama o güzellik olsa olsa boya kalitesidir anacım!
Gerçi Tuna'nın, yanındaki çırpı bacaklı Filli Boya'yı pek de taktığı söylenemezdi. Kendisi barın loş ışığında bile parlayan mavi gözlerini kısmış, doğruca bana bakıyordu. O an buradan tüymek fikri gözüme daha bir hoş gelse de bu lanet görevin peşimi bırakmayacağı gerçeğiyle yüzleşmeliydim.
Planımda ufak çaplı bir değişiklik yaparak Tuna'ya doğru ilerlemeye başladım. Yakın takip işi kesinlikle bana göre değildi. Hele ki takip ettiğim adam böyle ortamlarda takılan biri ise kesinlikle değildi. Ağzından birkaç laf alıp geceyi unutması için küçük bir büyü yapmak çok daha mantıklı geliyordu. Böylece birkaç zaafını öğrenip, beni fark etmesine fırsat bırakmadan bu işten sıyrılabilirdim.
Kendimi ona en yakın olan boş taburelerden birine attığımda yan gözle ona bakmayı ihmal etmedim. Tabii önümdeki sirk kaçkını, bir o yana bir bu yana zıplayıp durmasaydı bu daha kolay olabilirdi! Olaya el atmam gerektiğini hissettiğimde yerimden kalkıp kendimi Tuna'nın kollarına attım aceleyle.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Sanırım Tuna'nın bu geceki eğlencesi benim.. Şansına küs karnaval güzeli(!)" dedim yapmacıkça sırıtarak. Tuna'ya daha fazla sokulduğumda teninden yükselen sigara ve tıraş losyonu kokusu ile derin bir iç çektim.