15. Bölüm – Hogsmeade
Oda karanlıktı. Dışarıda ay ve yıldızlar parıldıyordu, ama ışıkları odayı kaplayan karanlığı delip geçemiyormuş gibi görünüyordu. Lord Voldemort, büyücülük dünyasının Karanlık Lordu, sırtı dönük duruyordu. Solgun elleri gergince arkasında kenetlenmişti. Kırmızı gözleri önündeki duvara odaklanmıştı. Öfkesini kontrol etmek için sahip olduğu bütün gücü kullanıyordu. Odasında duran tek Ölüm Yiyene bakmak için yavaşça etrafında döndü.
Bella ürpererek ve titreyerek durdu. Kolları iki yanındaydı, yumrukları sıkılmıştı. Başı, efendisinin huzurunda her zaman olduğu gibi, emirlerini beklerken eğikti. Nefes alışı sanki kendisini ağlamaktan alıkoymaya çalışıyormuş gibi düzensizdi.
Lord Voldemort konuşmadan önce dikkatle Bella'yı inceledi.
"Gittiğine minnettar olmalısın, Bella. Burada olsaydı, onu ben kendim öldürürdüm." tısladı.
Bella yavaşça başını kaldırdı, gözleri yaşlarla doluydu ama tek birinin bile düşmesine izin vermedi. Tek bir kelime dahi dile getirmek elinden gelmeden efendisine baktı.
Daha fazla bir şey söylemeden, Lord Voldemort döndü ve odadan çıktı, Bella'yı geride tek başına, gözyaşlarının akmasına engel olmak için mücadele ederek bıraktı.
Harry irkilerek uyandı. İyileşmek için birkaç saniye geçirmesi gerekti. Daha önce hiç Bella'yı rüyasında görmemişti. Kabusları her zaman Voldemort hakkındaydı. Genellikle Voldemort'un alevler tarafından sarılmadan hemen önce Harry'e uzanmasını içerirlerdi. Birkaç defa bir hatıradan başlayan rüyalar görmüştü. Yalnızca Voldemort ve Harry'nin olduğu hatıralar. Onlardan iyileşmesi her zaman çok daha güç olurdu. Aralarındaki ilişkinin bir zamanlar nasıl olduğunu görmek, onu öldürdüğünü kabul etmeyi yalnızca zorlaştırıyordu.
Harry kalktı ve sessizce banyoya girdi. Yüzüne biraz soğuk su çarptı. Bu her zaman rüyalarından geride kalan görüntülerden kurtulmaya yardımcı olurdu.
Aynaya baktı, kıpkırmızı gözlerine, yorgun yüzüne ve hafifçe solgun benzine odaklandı. Rüyaları giderek kötüleşiyordu.
"Bella"
Onu bu kadar uzun süre sonra görmek bir şok olmuştu. Neden rüyasında onu görmüştü? Ve o rüya da neydi öyle? Bella'yı hiç o kadar üzgün veya ağlarken gördüğünü hatırlamıyordu. Harry besbelli kendisinin içinde bulunmadığı bir hatırayı nasıl gördüğünü merak etti. Onlarla birlikte orada değildi. Voldemort ve Bella hariç kimse orada değildi.
Harry rüya hakkında düşünmek istemedi ama engel olamadı. Kendine ait olmayan bir hatırayı ilk görüşüydü. Ama Harry biliyordu, o orada olmasa bile, rüya onun hakkındaydı. Voldemort onun hakkında konuşuyordu. Ne söylemişti o?
'Burada olsaydı, onu ben kendim öldürürdüm.'
Bir ürpermeyle Harry gördüğü başka bir hatırayı hatırladı. Kendi on yaşındaki halini, Peter Pettigrew'le beraber kaçmaya çalışırken... Voldemort onu obliviate etmeden önce Harry'nin yüzüne merak etmemesini, her şeyin oldukları haline geri döneceğini vurmuştu. Harry ondan çekildiğinde ve bir gün onun hakkındaki gerçeği öğreneceğini ve sonra onu terk edeceğini söylediğinde Voldemort o zaman da aynı şeyi söylemişti.
'Emin ol Harry, o gün gelecek olursa, seni ben kendim öldüreceğim'
Harry hiç şüphe duymadan biliyordu ki Voldemort Harry'nin ona ait Hortkulukları yok ettiğini öğrendiğinde Bella'ya da aynı şeyi söylemişti. Biraz önce tanık olduğu o hatıra büyük olasılıkla Voldemort Hortkuluklarının yok edildiğini öğrendikten sonraydı. Büyük ihtimalle Voldemort'un Harry'nin dönüş yolu olmadığına karar verdiği andı. Öldürülmek zorundaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Bir Parçam / A Part of Me (2.Cilt)
FanfictionHarry, Voldemort'suz yeni hayatına alışmaya çalışır. Ama bazen geçmişiniz geçmişte kalmayı reddeder. Karanlık Prens Üçlemesi'nin ikinci cildi. H/G AU *İlk cildin önce okunması tavsiye edilir, yoksa çok anlam ifade etmeyecektir.*