5.BÖLÜM: "OKUL"

10.2K 332 24
                                    

Sahilden geçerek okula ilerledim. O deniz kokusuyla bir kaç saniye mayışmış, gözlerimi yumup içime çekmiştim.

Okula girdiğimde bir curcunayla karşılaştım. Herkesin elinde bir kağıt, çoğu grup şeklinde bir şeyler konuşuyordu. Okulun içine doğru ilerlerken kapının yanındaki panoda asılı duran kağıt gözüme çarptı. Üzerinde bir haftalık eğitim semineri yapılacağı ve katılmak isteyen herkesin müdürün odasından kayıt formu alarak başvuru yapması gerektiği yazıyordu.

Bu tür şeylerim Cv'me geçeceğini ve 18 yaşımdan sonra ortada kalacağımı biliyor, buna göre hareket ediyordum. Üniversite okumak istiyor ancak yurttan ayrılmak zorunda kaldığım zaman çalışmam gerektiğini de biliyordum. Aslında bir kitapçıda veya herhangi bir cafede de çalışabilirdim fakat bu şekilde ne ev tutup geçinebilir, ne de istediğim üniversiteyi kazanabilirdim. İşte bu yüzden şimdiden bir çok aktiviteye katılıyor, ücretsiz eğitimlere gidiyor, dil öğrenmek ve kendimi geliştirip henüz lise bitmeden iyi bir Cv'ye sahip olmak için elimden geleni yapıyordum. Çünkü bu şekilde devam edersem lise bittiğinde büyük şirketlerden birine stajyer olarak girip üniversite hayatımı garantileyeceğime emindim.

Müdürün odasına gittim. Kapıyı çaldım ve içeri girdim. İşte o an her şey aklımdan çıkıp gitmişti, ne üniversite ne Cv kalmıştı. Buraya adımladığım için kendime lanet ediyordum.

Müdürün misafir koltuğunda gayet rahat bir şekilde oturmuş bir Arken Kantar vardı. Gözgözeydik.

Kendime geldiğim zaman müdüre dönerek, "hocam form" dedim. Sonra yüzüme saf saf baktığından kafasının bir hayli karışık olduğunu anladığım müdüre sözümü açıkladım, "Form hocam, şey hani eğitim kaydı için olan"

Müdür anladığı zaman önündeki masaya el attı ancak formların bitmiş olduğunu gördü ve arkasındaki çekmeceden dosya alıp içerisinden form destesi çıkarıp masaya yerleştirdi. Bunu yaparken sırıtarak karşısındaki adamla muhabbet ediyordu, "Görüyorsunuz Arken bey, öğrencilerim bu tür eğitim ve kişisel gelişim seminerlerine çok ilgili. Gelecek yıl bu liseden mezun olan ve iyi üniversitelere yerleşen öğrenci sayısının katlanarak artacağına eminim. "

Arken yandan bir gülüş ve kafa sallama eşliğinde dinliyordu müdürü. Sonunda formu alıp iyi günler dileyerek odadan çıktım. Uzun koridorda ilerlerken açılıp kapanan bir kapı sesi duydum.

"Küçük!"

Arken Kantar'ın sesini duymamla kalbim resmen ağzımla atmaya başladı. Renk değiştirdiğime emindim. Yavaşca arkamı döndüğümde Arken'in çoktan bana yaklaştığını gördüm. E o bacaklarla pek şaşırdığımıda söyleyemem.

"6. Hissimin kuvvetli olduğuna inandın mı?"

Dilim tutulmuştu resmen. Çok güzel kokuyordu. Fazla güzel. Ve bunun benim erkek parfümü hastalığımla ilgisi var mı yok mu bilmiyordum.

"Konuşmayacak mısın küçük kız? Yoksa utanç içinde misin?"

Ne saçmalıyordu bu? "Pardon? Neden utanacakmışım? "

Yandan bir gülüş attı ve suratımı saniyelik inceledi. "Bilmem, sen söyle neden utanıyorsun?"

Bu adam insanı delirtirdi. Kokusu zaten başımı döndürüyordu. "İmalarını al ve git. Hem neden burdasın sen? Artık bunun kader çizgisinden çıktığını düşünmeye başlayacağım!"

Kafasını salladı. İmalı ve yandan gülüşü hala suratının sağ tarafında duruyordu. "Düşüncelerinde özgürsün," ellerini siyah kotunun ceplerine yerleştirdi. Ha bu arada söylemeden edemeyeceğim, o siyah dar kotunun üzerine giydiği gri tonlarındaki ince ve kaslarını, özelliklede üzerine oturabileceğim omuzlarını belli eden kazağıyla, fazla çekici duruyordu. "Tabi düşüncelerin seni ne kadar yanıltır, bilemeyeceğim."

"Ne demek o?" kaşlarım çatılmıştı. Bir şeyide ima etmeden açıkca söyleseydi ne olurdu sanki ha?

"Beni bir daha görmeyeceğini düşünüyordun ya hani, düşüncelerinin seni yanılttığı bariz. " silik gülüşünü yine ima denizine attı ve yandan bir gülüşle taçlandırdı dudaklarını, "Şimdide karşılaşmamızın kader çizgisinden çıktığını düşünüyorsun. Bu ya kaderin bir oyunudur, ya da benim."

Gözlerimi öyle bir açmıştımki, tam bir gerizekalı gibi göründüğüme emindim. Ve bu salaklığımın onu keyiflendirdiği kesindi. Tek kaşını kaldırarak kısık sesle devam etti, "kim bilir?"

"Ne demeye çalışıyorsun? Hiçbir şey anlamıyorum. Sen kimsin ve burada ne işin var? Benden kurtulmak isterken bu kadar karşıma çıkman neyin nesi? Bak cidden kafayı yiyecek gibi hissediyorum. Benimle oyun oynama. Seni eğlendirecek insanlardan değilim. " sesimi olabildiğinde ciddi çıkarmaya çalışıyordum fakat içerisine şaşkınlık ve merak duygularınında sızdığına emindim, "Gerçekten!"

"Hangisini yanıtlamamı istediğini söyle şimdi, sert kız."

Sert kız? "Hiçbir şey yanıtlama ve defol git! Benimle dalga geçip egonu tatmin etmeye çalıştığın kesin ama ben seni tatmin edecek insanlardan değilim tamam mı?"

Dudağını ısırdı. Gözüm oraya takılmadı desem yalan olur ancak hemen toparlandım ve gözlerine döndüm. "Emin misin?"

Yüzümün aldığı ifadeyi anlatamayacağım, "ha?"

Öyle bir yüz ifadesi vardı ki, az sonra karşımda katıra katıra kahkahalara boğulacağını düşünmeye başlamıştım. "Diyorum ki beni tatmin etmeyeceğine emin misin?"

İşte tam o an, başımdan aşağı kaynar sular döküldüğüne yemin edebilirim! "Ne diyorsun sen be? Gerizekalı!"

Tek kaşını kaldırdı. "Ne? Egomdan bahsediyorum. Her şeyde bir ima arama. Artık bilinç altında neler varsa. "

RİTİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin