Arken'in tehditinde gerçeklik payı var mıdır diye uzun bir süre düşünmüştüm. O anki ciddiliği bu tehditin boş laftan öte bir şey olamayacağı düşüncesini silip atmıştı.Ve ben şuan da Arken'in arabasına doğru ilerliyordum. Hayır, kitaplardaki gibi kaportaya yaslanmış bir şekilde sigara içerek beni beklemiyordu.
Sabah ki kıyafetleriyle de değildi. Eve gidip geldiği belliydi. Gri bir kısakollu tışört, sol koluna bir bileklik, siyah dar paça kot pantolon ve en önemlisiyse küpesi. Onu ilk kez küpeyle görüyordum ve ben çok nadir erkeklere yakıştırırdım bunu.
Ayrıca şu erkek adam küpe takmaz kafasındaki zihniyeti bozuk insanlardan da değildim. Hayır sanane yani, isteyen istediğini giymekte, istediği gibi yaşamakta, istediği gibi kahkaha atıp istediği saatte arzu ettiği yerde olmakta özgürdür! Bir tane hayatımız var ve bunu birileri başka birilerine ziyan etmek zorunda mı? Herkes sizin istediğiniz gibi mi yaşamalı?
Bu bizim hayatımız!
Arken'i ciddi, biraz geri kafalı birisi olarak kafamda kurduğum doğruydu.
Ön yargı insanı ölüme sürükler!
Bir kez daha ön yargımdan kurtulamadığım için kendime lanet okumuştum.
Kolundaki dövme kısakollu giydiği için fazlasıyla dikkat çekiyordu. Bu mesafeden ne dövmesi olduğunu anlayamıyordum fakat araçta incelemem gerektiğini aklımın bir köşesine yazdım.
Yanına yaklaştığımda sıktığı parfüm sayesinde dudaklarına yapışacağımı düşündüm bir an. Ayaklarım uyuştu sanki.
"Merhaba." sesim cılız çıkmamıştı elbette. O güçsüz ve korkak kızlardan değildim. Aksine gayet dik kafalıydım.
"Merhaba." gayet sakin çıkmıştı sesi. Beni beklerken bankta oturup okuduğu kitap elindeydi. Bu arada bunu söylemeyi unutmuş olabilirim, hakikaten kitap okuyordu!
Ön yargı öldürür!
Kitap tuttuğu eliyle arabayı işaret etti. Şuan okuldan bir çok kişinin yanlış anlayacağını biliyor fakat umursamıyordum. Ben kendimi bildikten sonra insanların düşünceleri, hissettikleri zerre kadar umrumda değildi. Belkide hayatım boyunca öğrendiğim en önemli şeylerden biriydi bu da. İnsanlar konuşur, sen kendini bil.
Sonuçta ağzı olan konuşuyor. Keşke beyni olanda kullansa.. Keşke.
Arabaya geçtiğimizde klimayı çalıştırdı. Sahil tarafına doğru ilerlerken çıt çıkmıyordu.
Sahile geldiğimizde oradaki kafelerden birisine girdik ve deniz kenarındaki masalardan birisine kurulduk.
Garson geldiğinde Arken benden önce davrandı. "Ben sütsüz ve şekersiz bir kahve istiyorum. Sen?"
Sütsüz ve şekersiz, zifiri acı bir kahveyi herkes içmezdi. İçemezdi. Ve ben lise hayatımın başlangıcından beri bunu içerdim. Başlarda zor gelsede artık şekerli kahveyi hiçbir kuvvetle içemeyecek duruma gelmiştim.
"Bende aynısından."
Arken kaşlarını çattı, "İçebileceğine emin misin?"
Sinir hücrelerime yayılmaya başlamıştı bile. "Neden içemeyeyim? Senin içmen normal ama benimki neden anormal?"
Onunda sinirlendiğini farkedebilmiştim, zerre umrumda olduğuda söylenemezdi.
"kızım deli misin sen? Ne istiyorsan içersin banane? Ben sadece fazla acı olduğu için sordum. " dişlerini sıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RİTİM
Teen Fiction"Hasta olmanı istemem küçük. Zira hislerim doğruysa başıma kalacaksın.. " (+18) -------- Nefes alamıyordum. İlk kez böyle bir şey hissediyordum ve bu, çok garip bir duyguydu. Dudaklarını dudaklarımdan ayırdı ve çenemin hemen yanındaki, yüzümü boyn...