Justin'in gözlerinden ateş fışkırcakmış gibi duruyordu. açıkçası fazla korktum. Helen'ı bir kenara atıp yanımıza geldi. '' Bell dostum nasılsın?'' ''iyim Jus. noldu?'' '' hiç sadece nasılsın onu sormaya geldim bu kız da neyin nesi?'' dedi beni gösterek. '' bu Adele.'' ''yeni sürtüğün mü?'' '' hayır dostum. ben senin aksine birinden diğerine koşanlardan değilim. sadece arkadaşız. ayrıca o sürtük değil.'' dedi Bell. Justin yine sinirli bir şekilde Helen'ın yanına gitti. ''az önce noldu?'' '' o Justin anaokulundan beri hep aynı sınıfta olduk.Helen da eski sevgilimdi beni o piçle aldattı. dahada kötüsü bunu kendi itiraf etti. şuan da ikisi beraber.'' ''vay canına burası fazla aksiyonlu benim hyatımda aksiyona yer yoktur.'' '' şimdi de sen anlat hayatın nasılken nasıl oldu?'' '' şey benim ki biraz klasik. Fransa da doğdu ama Almanya da yaşıyordum. oradayken tek arkadaşım vardı Carla. okuldaki en ezik kız olduğum söylenebilirdi tabi bu 3 sene öncesiydi. sevgilim benim yerime okulun sürtüğünü seçtikten sonra değiştim. ama Carla dan başka arkadaşım olmadı. bi aralar cafe de çalışıyordum ama ondan da kovuldum. sonra annem ve babam cinayete kurban gittiler bende buraya büyükannemin yanına geldim. işte bu kadar.'' ''hmm yani fransızsın bunu sevdim.'' ona içten bir gülümseme gönderdim. 5 dakka sonra içeri öğretmen girdi. sınıfta göz gezdirirken gözü benim üzerimde takıldı. ''anlaşılan armızda yeni bir yumurta var. gelde kendini tanıt tatlım.'' ayağa kalktım ve yanına gittim. '' ben Adele Bernard Almanya'dan geliyorum.'' tam yerime geçicekken Jasmine bilmiş bir şekilde seslendi '' neden Almanya dan buraya geldin ki?'' '' şey annem ve babam cinayette kurban gittikten sonra-'' ''aoww küçük Adele kıçını güvende tutmak istiyor.'' diye bağırdı Chloe. '' aynen öyle kıçını güvenli tut tatlım köpek balıkları ısırmasın.'' diye devam ettirdi Helen. Bell hariç bütün sınıf gülüyordu. Justin de dahil. ''bu kadar yeter çocuklar. arkadaşınızla dalga geçmemelisiniz. Helen ve Chloe siz okuldan sonra kütüphanedki kitapları düzenleyeceksiniz.'' '' neden hocam hademeler tam çalışmıyormu yoksa onlara maaş vermek için paranız mı yetmiyor?'' dedi Justin. gözlerim dolmaya başaldı. öğretmen bunu fark etmiş olacakki '' dışarı çıkabilirsin tatlım.'' dedi bende tüm hızımla koştum ve malzeme dolabı sandığım bir odaya kendimi kilitledim. artık kendimi tutamıyor. hüngür hüngür ağlıyordum. kapı yumruklanmaya başladı. 'aç şu lanet kapıyı küçük sürtük!'' kapıyı açtığımda sinirden köpürmüş bir Justin ile karşılaştım. anahtarı elimden aldı ve kapıyı tekrar kilitledi. ne olduğunu anlayamadan boğazıma yapıştı. nefes alamıyordum. '' ne halt yediğini sanıyorsun küçük sürtük! Ha? ne halt yiyosun sen?! Bell'den uzak dur anladın mı beni?! seni onun yanında bir daha görmiyim! yoksa sonuçlar senin ve o ukala için hiç iyi olmayacak!'' diye bağırdıktan sonra beni serbest bıraktı tam kapıyı açacakken '' sanane ya! bu benim hayatım benim hayatımı sen yönetemöezsin. anlıyo musun!? istediğimin yanında dolaşır istediğimi de tanırım buna sende dahilsin! hem sen benim neyim oluyosun ki?'' sesim sona doğru ksılmıştı. '' kapa çeneni baş belası ben ne istersem onu-'' ''hey kim var içerde?'' bir ses konuşamızı bölmüştü. kapıyı yavaşça açtığımda hademe ile karşılaştım bize bağırıp çağırdıktan sonra dolaptan eşyalarımı aldım ve çıkışa doğru yöneldim. '' hey Adele bekle!'' arkama baktığımda bunun Bell olduğunu gördüm. '' nereye gidiyorsun?'' ''eve'' ''istersen seni bırakabilirim.'' ''aslında ben yürümeyi düşünüyorum kafamı dağıtmak açısından.'' ''ah peki amöa daha sonra seni ben bırakıcam ona göre.'' ''söz.'' dedim ve yürümeye başaldım. tanrı aşkına bu sokaklar neden bu kadar ıssız ve sessiz! burda kendi gölgesinden bile korkan bir kız var ki o ben oluyorum. arkama baktığımda 2 erkek gördüm. işte şimdi korkmaya başladım. hafiften koşmaya başladığımda onalrda koşuyordu. şimdi tüm gücümle koşuyordum ki onlar benden daha hızlıydılar. birisi kolumdan tutup duvara yasladı beni. '' vay canına Greg baksan bu kız tam bize göre sen ne dersin?'' '' aslına bakarsan Josh bende bayıldım buna bide bizim yatakta düşünsene çok daha güzel durur.'' dedi benler çığlıklar atmaya başlayınca bana tokat attılar ve ağzımı kapadı adı Josh olan. elini ısırmama rağmen çekmiyordu. '' elimi ısırmayı kes seksi canavar sana ısırman için başka bir şey vereceğiz.'' demesiyle gözlerimi kocaman açtım. birden bire ikisde kafalarına sert bir darbe aldılar ve yere yığıldılar. karşıma bakmamla Justin'i görmem bir oldu. koşarak ona sarıldım ne olduğunu anlayamadı ama o da sarılışıma karşılık verdi. ben artık bayağı ağlıyordum. '' b-beni na-nasıl buldun?'' dedim kekeleyerek. '' çığlıklarını duymak hiç de zor değildi.'' dedi elimden tutarak beni arabasına sürükledi. bizim eve vardığımıda peşimden geldi kapıyı açtım ve bende daha kapatamadan o da içeri girdi. ''aslında ben ders çalışmayı planlıyordum.'' dedim. '' pekala beraber çalışabiliriz. Martha yok mu?'' ''büyük bir ihtimalle markete gitmiştir.'' odama çıktım tam tişörtümü çıakrtacakken içeri daldı. ''biliyormusun kapı çalmayı öğrenmelisin özelliklede bir kızın odasının kapısını.'' '' sanki hiç görmedim.'' dedi ve yatağıma oturdu. ''ya odamdan çık ya da arkanı dön.'' dedim o da arkasını döndü pantolon ve tiörtten kurtuldum ve pembe salaş bir tişört geçirdim. tam eşorfmanımı giyecekken duvara yapıştığımı hissettim. olayı kavradığımda da Justin'in beni öptüğünü fark ettim.
YİNE UZUN BİR BÖLÜM. BÜTÜN ÇAKLITLARIMA SELAM. DAYANAMAYIP SINIR GEÇMEDEN PAYLAŞTIM. AMA SIRF SİZİN İÇİN HA. BU BÖLÜMÜ İLK YORUM AYAPANA ADAYACAĞIM. ACABA KİM HIZLI DAVRANACAK. EĞER HİÇ YORUM GELMEZSE DE AĞLARIM. ONA GÖRE. SİZİ SEVİYORUM. <3 MULTİMEDİA DA BELL VAR. BİR OKUYUCUNUN İSTEĞİ ÜZERİNE.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paris Love |Justin Bieber fanfic| (Canceled)
FanfictionOnun adı Adele. Adele Bernard. Ailesinin ölümünün ardında Fransa'ya büyükannesinin yanına taşınan sıradan bir kız. Onun adı Justin. Justin Bieber. Kanada'da doğup Fransa'da büyüyen sıradan bir erkek. Sonra... Aşık oldular. Hayatları tamamen değilti...