Paris Love Bölüm 8

743 42 4
                                    

3 yıl sonra...

''ah hadi ama Adele!'' diye anırdı spor salonunun ortasında Kimberly. '' ne var geldim işte ne istiyosun?'' ''ne yani hiç heyecanlı değil misin?'' ''niye olayim ki? alt tarafı bir müzik gurubu gelicek ve kendilerine dansçı seçecek. ne var bunda? hem zeten benim seçilme ihtimalim çok düşük.'' ''ne sen kafayımı yedin! aramızdan en iyisi sensin ve koskoca One Direction'dan bahsediyoruz.'' ona karşı gözlerimi devirdim soyunma odalarına gittim. bana verilen takımı aldım ve giydim. spor salonuna girdiğimde çoktan herkes yerini almıştı. 5 dakika sonra onlar geldi. üzerimizde gözlerini gezdirdiler ve sırıtmaya başladılar. tanrı aşkına çok şapşal gözüküyolar! öğretmenler geldi ve bize hareket bir kareografi gösterdiler. sıra bize geçince hepimiz hapmaya başladık. yaklaşık 20 kişiyiz. ilk kareografi bittikten sonra 7 kişi elendi. ben ve Kimberly hâlâ devam ediyoruz. En iyisi ben bi size olanları anlatayım. Londra'ya geldiğimde bir otelde kalmaya başladım ve dans akademisine kaydoldum. Matematikle falan işim yok benim. Burda Kimberly ile tanıştım ve en yakın arkadaş olduk. Şuan da ev arkadaşıyız. Ayrı bir eve çıktık. Para kazanmak zor ama ben kısa sürede iş buldum. Bir disko barda garsonluk yapıyorum ve günde 50 dolar kazanıyorum. Inanın bana bu para az bile. Her gün bar kavgalarıyla ve sapık insanlarla uğraşmak zorundayım. Ama oraya seviyorum ve en azından para ihtiyacımı karşılıyor. Bu arada 3 yıl içinde Justin ünlü oldu. X-Factor adında bir yarışmaya katıldı ve kazandı. Birincilikle. Şuan Londra'da yaşıyor. Beni hatırladığından bile şüpheliyim. Paris'ten ayrıldıktan sonra ona aşık olduğumu fark ettim ama çok geçti. Zaten numaramı da değiştirmiştim. Kız sayısı giderek azalıyor. Şuan 10 kişiyiz. Bu final gibi bir şey. Sarışın olan konuşmaya başladı. "Ben kendime Amanda'yı seçiyorum." Tanrım Amanda mı? Cidden mi? O kızdan nefret ediyorum. Rampa saçlı olan "ben Kimberly'i seçiyorum." Kimberly yerinde zıplamaya ve bana sarılmaya başladı. Cidden bu rampaya aşık olduğuna inanamıyorum. Mavi gözlü çocuk "Ellie." Dedi. Ellie'yi severim iyi kızdır. Ama iyi bir dansçı değil. Çikolataya benzeyen çocuk "Allison." Dedi. Sıra kıvırcıktaydı. "Ben Adele'i seçiyorum." Dedi. Size demiştim ben seçilemem- bi dakika NE!? Adele mi dedi o? Bu benim! Diğer kızlar yerlerine geçti ve ağlamaya başladılar. Cidden ağlıyorlar mı? Kafayı yemiş olmalılar! Alt tarafı One Direction'la Midnight Memoris Dünya Turnesi'nde dans etme şanslarını kaçırdılar.Tamam bu pek uygun olmadı. Yani yakışıklılar ve ünlüler. Büyük ihtimalle bizde tanınıcaz. Bu fırsatınkaçırmak bayağı kötü olur. Onlar için üzüldüm. Aslında bir yanım hiç seçilmemeli istiyor. Çünkü küçük bir ihtimalle Justin'de dansçı seçmek için gelecek ve ben olmayacağım. O sırada Midnight Memories turunda olucam. Tanrım! Lanet olsun! Eğer olurda Justin dansçı seçmelerine gelirse ve Elizhabet'i seçerse yemin ederim kendimi öldürürüm. Eliz hayatımda gördüğüm en orospu kız. Eski erkek arkadaşımı bende çalmıştı. 1 hafta boyunca çikolata yiyip pretty little liars izlemiştim. Ayrıca 4 gün içinde eski formuma dönmemezsem okuldan atılma uyarısı almıştım. Sanırım şans benden yana değil. Kıvırcık belimden tutunca irkilip yerimde sıçradım. Ne yazık ki fark etti ve gülüyordu. Ona en öldürücü bakışımı attım ve prova odalarına yürümeye başladım. Arkamdan geldiğini anlayabiliyordum. İçeriye girdiğimde rampa ve Kim'i gördüm. "Selam!" Dedim gülümseyerek Kimberly'e "selam!" Dedi rampa. "I-ı aslında ben Kim'e demiştim ama olsun. Sanda selam." Dedim. Kıvırcık gülmeye başladı. "Kapa çeneni Harry!" Dedi rampa. Demek kıvırcığın adı Harry. Hmm hoşmuş. "Sakin ol Zayn. Alt tarafı bir koz senle taşak geçti bu kadar." Demesiyle Zayn yumruğunu Harry'nin suratına geçirdi. Hey bunlar arkadaşa değil miydi? Çığlık atıp Harry'nin yerden kalkmasına yardımcı oldum. Bu sırada Amanda ve sarışın içeri girdi. "Tanrı aşkına! 1 dakika bile rahat duramazmısınız siz!?" "Sen karışma Niall!" Ikisi bir ağızdan konuşunca zaten sert olan sesleri daha da sert çıkmıştı. Niall bir köpek yavrusu gibi bir köşeye çekildi ve Amanda ile konuşmaya başladı. Bende Harry'i kolundan tutup kaldırdım ve banyoya sürükledim. O ne olduğunu hâlâ anlamamışken ben ilk yardım setini çıkardım. İçinden baticon ve pamuğu bulup parlayan kaşına sürdüm. Yakmış olsa gerek ki yüzünü buruşturdu. Patlamış dudağına sürmedim. Çünkü yutarsa zehirlenebilirdi. Sadece kanı silmekle yetindim. Gazlı bezi bulup kaşını kapattım. "Neden sana vurdu?" "Çünkü o Zayn. Çabuk sirlenir. Ve çabuk patlar. Özellikle karşısında ben varsam." " iyide sizin arkadaş hatta kardeş olmanız gerekmiyormu?" "Sadece kameralar karşında. Onun dışında hiç birimiz iyi anlaşamayız." Bu bana tuhaf gelmişti. Çünkü Kimberly'nin anlattığına göre onlar kardeşten öteymiş. Kesin öyledir. "Iyide şimdi neden sinirlendi?" "Onun eski kız arkadaşına benziyorsun. Lucy. Lucy Hale tanıyosundur belki." "Tanımaz olurmuyum favori dizimdeki favori karakterimi canlandırıyor. Ama çıktıklarını bilmiyordum." "Ah evet. Pretty Little Liars." Dedi gülerken. "Her neyse. Lucy hakkında da buna benzer şeyler derdim ve Zayn hep sinirlenirdi. Bir gün biraz fazla patladı. Yani bana silah çekti." Gözlerim dehşetle açıldı. "Evet. Benim için önemli değildi. Ama Lucy biraz narindi. Bunu onun gözleri önünde yapınca sinirlendi ve ondan ayrıldı. Bir daha yüzünü bile görmek istemediğini söyledi. Aslında bu benim suçum değil ama o bunu benim suçum olarak kabul ediyor." Vay canına Lucy'den bunu beklemezdim. Güçlü birine benziyor. Aria belki ama Lucy... Ah neyse boşverin. "Heralde o günler aklına geldi." Dedim. "Büyük ihtimalle. Şuan Lucy'den ayrıldığı için Perrie diye bir kızla çıkıyor. Aslında çıkmak zorunda. Modest yüzünden. Kız fazla çirkin. Ve suratı için kullandığı boya ile evimi 3 kez komple boyayabilirim." İşte buna gerçekten gülmüştük. Tanrım be niye kimseyi tanımıyorum?! En yakın zamanda magazin dergileri almam lazım. Ikimizde sessizce oturuyorduk ve birbirimizin suratına bakıyorduk. Aslında o daha çok dudaklarıma bakıyordu. Yavaş bir şekilde yaklaştık. Aramızdaki mesafeyi kapatarak altndudağımı emmeye başladı. Justin'in aksine yavaş ve nazikti. Ama kesinlikle daha iyi hissettirmiyordu. Dili ile dudağımı yalamaya başlayınca ağzımdan küçük bir inilti kaçtı. Bu sayede dilini ağzıma sokmayı başardı. Dili ile dilime darbeler atıyordu. Onun dusağını ısırdığımda benim aksime hayvan gibi inledi. Dudağındaki kan tadını alana kadar dudağının patladığını unutmuştum. Birbirimizden ayrılınca anlını anlıma yasladı ve gözlerime bakmaya başladı. Böyle daha da seksi gözüküyordu. Tam konuşacağı sırada kapı açıldı ve içeri Niall girdi. Hemen eliyle gözünü kapatarak -ki parmaklarının arasından bakıyordu- "Aman tanrım! Gidin ve kendinize bir oda bulun. Burası ön sevilmenizi yapmak için hiç uygun bir yer değil! Ben sadece işemek istiyorum." Diye bağırmasıyla Zayn ve Kim hariç herkes içeri doluştu.Biz onlara onlarda bize bakıyordu. Tanrım! Rezil olduk. Harry'nin elinden tutup dışarı sürükledim. Koridorda yürürken birine çarptık ve ben yere düştüm. "Yardım edebilir miyim?" Bu ses fazla tanıdık geliyor. Yukarı baktığımda onu gördüm. Justin'imi.

Paris Love |Justin Bieber fanfic| (Canceled)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin