5. Bölüm

6.8K 619 210
                                    

Bölüm şarkısı; Madonna - Beautiful Killer

****

Böyle bir anı en son yaşadığımda lise ikiye gidiyordum. O zamanlar sevgilim olacak ergen beyinli bir çocuğu ergen beynimle takip etmiş ve üzerine de baskın basanındır diyerekten olay yerinde bitivermiştim. Tabii sonuç baya hüsrandı. Çocuk beni sevgili listesinin beşinci sırasına yerleştirmiş, maşallah o anda da listesinin ikinci sırasında olan bir kızla buluşmaya gelmişti. Doğadan aldığım güçle o çocuğa saldırıp da karakolluk olunca, hayalimdeki mesleğin bir ajan yahut dedektif gibi olay yerinde bitmek olduğuna karar vermiştim. Hoş sonuç öyle olmamıştı, lakin şu anda katil Levent sayesinde bunu gerçekleştirebiliyordum.

Sabah koşusuna çıkmayı bıraktığım bu sıralar da Levent'in peşinde koşturmaya başladığımdan, spor yapıyor gibiydim. Aslında gibiydimden çok daha fazlasıydı. Onun o uzun bacaklarına yetişmek için delice bir yürüyüş keşfedip onu kullanmaya başladım. Hal böyle olunca da kalp atışlarım darlanmaya, bacak kaslarım çalışmaya daha bir hevesliydi. Yorucu, sportif ve kesinlikle heyecan dolu bir gizemin içinden el sallıyordum.

Kendimi ispatlamak ve vatanını koruma için canı gönülden çalışma aşkıyla da şu anda Levent'i siyah büyük disket şapkamla takip ediyordum. Bugün havaların azıcık daha sıcak olması dolasıyla Mıstık bana eşlik edemedi. Kendimi acayip savunmaz ve güçsüz hissetsem de kendi kendime verdiğim bu görevi başarı ile geçecektim. Mıstık'ı çok daha farklı yerlerde kullanmayı planlıyordum. Onun kendisini ezik sıradan bir kedi gibi hissetmesine asla müsaade etmeyecektim. O şu anda görev için dinlene dursun, onun da sırası gelecekti.

Bugün Levent'in arabası ortalarda olmayınca her insan evladı gidi toplu taşımaları tercih etti. Önce vapur, akabinde otobüs ederken sonunda Levent bir yerde stop etmeyi becerebildi de ben de biraz rahatladım. Levent Ortaköy'deki bir restoranda girdiğinde gizemli bir şekilde ilerleyip hangi restoranda girdiğini kontrol ettim. Blue Night? Bu restoranı duymuşluğum vardı. Hatta bizim dergiyle pek aşna fişnelerdi. Onların reklamları bizim dergide dönmüş ve hatta köşe yazarlarımızdan biri olan Hüsran kendi köşesinde burayı öve öve bitirememişti. Şimdi anlıyordum neden öve öve bitiremediğini. Levent buranın işletmecisiydi. Ama bir saniye Hüsran da lezbiyendi. Adama bak ya, lezbiyeni bile hizaya sokabilecek güçlere sahipti.

O katil Gizem. Sevgilisini öldürdü. Buraya gelme amacını unutma. Sen şizofren bir manyak değilsin. Aksine zeki çevik ve pratik bir insansın. Takibini bozacak şeyler düşünme.

Çalan telefonumla hemen bir köşeye çekildim, tam zamanıydı hani telefonun da. Çantamın içinde telefonumu aramaya başlarken, gözlerim çevreyi kolaçan etmeye devam ediyordu. Şu anda şüpheli tavırlar çekip üzerime polisi salmak istemiyordum.

Telefonumu bulup hızla elime alırken, ekrandaki ismi görünüp bi şaşırdım. Tek kaşımı kaldırıp bu herifin beni neden arıyor olabileceğini sorgulamadan açtım.

"Efendim?" derken hala gözlerim çevredeydi, tabii arada da Levent'in restoranında.

"Gizmo neredesin sen?" Hesap sorarcasına sorduğuna göre kesin işi düştü. Ya da bir saniye bana inanıp benimle yollara mı düşecek?

"Dışarıdayım işim vardı az, hayırdır?" derken son kelimeyi imalı söylemeden duramadım.

"Hadi be! Ne zaman dönersin peki?"

"Bilmiyorum ki. Ne oldu?"

"Ya bizim matkap sizdeymiş de, lazım oldu şimdi bana. Almam lazımdı. Hemen dönebileceğin bir yerde misin peki?"

Matkap için mi aramıştı yani? Salak herif! Burada matkaptan çok daha mühim mevzular vardı. Kalkmış matkap soruyordu. Acaba kafasını delip beyin mi enjekte edecekti kendisine?

BU NE GİZEM?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin