Esrarengiz bir cinayet! Ve bu cinayete tanıklık eden gizemli bir kız!
Mutlaka çözülmesi gereken; ne var ki kendisini inandıramadığı bir cinayetin peşine düşerken, başına geleceklerden bihaberdi. Tek istediği bu cinayetin işlendiğini ispatlamaktı.
Ha...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bölüm şarkısı; Mezdeke - Shik Shak Shok
Planımız şahaneydi. Ben çok havalı zengin bir kadındım. Kedimle tatile buraya gelmiştim. Evet burası Levent'le Meltem'in kaçtıkları otelin ta kendisiydi. Buraya parayı gömmek gibi düşüncelim olmuş olsa da Tafa'nın nasıl becerdiğini bilemediğim bir hamleyle, bu işten paramız cebimizde devam edecektik. Yani ben burada yiyip içecek ve para ödemeyecektim. Böyle işi elbette ki severdim.
Şimdilik odamda takılıyordum. Mıstık'la buranın manzarasını gördükten sonra zar zor içeriye girebildik. Zenginler nasıl da hayatlarını yaşıyordu. Hepsine sinir oluyordum. Biz neden hep avucumuzu yalayan taraf oluyorduk ki? Keşke herkes zengin olsaydı, o zaman eşitliğin gücüne bir yüzde daha kadar öyle inanırdım.
Birazcık bu işin keyfini sürmek adına kilosu benden kat be kat ağır olan devasa televizyonun karşısındaki koltuğa oturdum. Birkaç dakika önce görgüsüzlüğü abarttığımdan koltuğun hemen yanındaki yuvarlak sehpanın üzeri, buzdolabındaki yiyecek içeceklerle doluydu. Acaba Allah beni bundan dolayı mı zengin yapmıyordu? Belki de görgüsüz olacaktım? Gırgıriye'deki Sabahat gibi yazın ortasında kürk giyecektim belki de?
"Mıstık belki de zenginlik çok hoş değildi ha ne dersin? Yani düşünsene ben görgüsüz ve kürk meraklısı hayvan katili biri olacaktım! Hayal edebiliyor musun?" derken sesim yüksek azıcık da abartılı çıktı.
Mıstık'ın gözleri kocaman olurken, başını iki yana salladı. Utanmasa orta parmağını gösterip bir de dil çıkartacaktı. Bu konuyu hızla sonlandırıp televizyonu açtım. Şu ağaya beleş kavramını yaşadığım için tüm kanalların şifresi açıktı. Tabii kırmız noktalı kanallar izleyecek değildim. Mıstık'ın psikolojisini bozamazdım. Açıkçası bu olayın Mustafa'nın da kulağına gitmesini istemezdim. Hem görgüsüz hem hayvan katili hem de arsız bir kadını oynayacak yürek yoktu. Belki başka günler de...
***
Mıstık'la birlikte sefasını sürdüğümüz bu otelin tadını çıkartmak için aşağıya indik. Giydiğim bordo mayokininin üzerine siyah bir tunikle etrafta fırıl fırıl dolaşıyordum. Başımın üzerindeki beyaz disket şapkam yine haddinden fazla büyüktü. Şapkamın arka tarafın kenarında İngilizce yazan 'Rahatsız Etme' yazısı ise; çok havalıydı.
Otel operasyonuna başlamadan evvel çok zengin bir kadın olacağımdan, sosyete pazarına gidip kendime ucuz takılar almıştım. Adam suya girse de bir şey olmaz diye malını abartılı bir şekilde övdüğünden güvenesim gelmişti ve bu yüzden de üzerimdekilerin hepsi almıştım. Şimdi küpelerim, kolyem, bilekliğim ve Bülent Ersoy'un yüzük koleksiyonundaki büyüklükteki yüzüğümle, cidden etrafımdaki kadınlara benziyordum.
Derken beklediğim çift havuz kenarındaki barın taburelerine oturmuş sohbet ediyorlardı. Levent gibi bir adamla sevgiliyken insan neden sadece sohbet ederdi ki? Buna vereceğim cevaplar her ne kadar kalbime iyi gelecek olsa da şu anda onların bir şüpheli olduklarını unutmamalıydım. Ama yine de Levent bir bebişti. Tatlı ve sert bir katildi. Onu yerlerdi.