Bölüm şarkıları; İbrahim Tatlıses - Kara Üzüm Habbesi and ImeldA May - Big Bad Handsome Man
***
Bugün güne değişik duygularımla uyandım. Şahsen hala kendimde değildim. Bu yüzden de aptal aptal gülüyordum. Sanki arkamda bir Fransız şarkısı dönüp duruyordu. Tüm gece Mustafa'nın kolları arasında bana nasıl âşık olduğunu dinledim. Salak o kadar komikti ki anlatırken, hani bilmesem bu adam Mustafa değil derdim. Ama oydu işte, Mustafa'ydı. Konuştuğu her bir kelime içime akmıştı. Hani bu anı öyle çok beklemiş ki; onu susturabilene aşk olsundu. Tabii bununla beraber benim ona karşı hissettiklerimi de alttan alttan ima etmişti. Ne diyebilirdim ki? Bu zamana kadar kavgalarımızla mahalleye konu olduyduk. Elbette ki bir şeyler vardı; yok desem, fena bir şekilde çarpılırdım. Ama geçmişte, hani on beş yaşındaki Gizem'in kalbinde kalan küçük kıpırtılardı. Onun kadar yoğun değildi. Ben onun ağzından çıkanları şokla dinlerken, o içindekileri döktüğü için pek rahattı.
"Buradan gidişimin de buraya yeniden dönüşümün de tek sebebi sensin Gizem." demişti. Kollarının arasından bir saniye bile ayırmadan hem de.
"Peki o zaman ne demeye söylemedin? Otuz olmamı bekledin yani?" demiştim ben de. Ay ama haklıydım, kaç yıldır adam bana âşıktı, ben de mal gibi aşk arıyordum!
Mustafa gözlerime mahcup bir halde bakmıştı. "Öyle kolay mı kızım? Abin benim en yakınım, dostum! Şak diye söylenir mi böyle şeyler? Ne zaman söylemek istesem hep saçma bir konu araya girdi. Cengiz'in ha bire seni kardeşim olarak sıfatlandırması elimi kolumu bağladı. Zaten senden de bir ışık alamıyordum. Alamadıkça karşılıksız bu hisler deyip deliriyordum. Hele sen lise iki de fena bir şey oldun. O dilin pabuç kadar olurken, arı gibi her defasında beni sokmaya başladın. Beni acayip deli ediyordun. Cengiz o anlarda bu kardeş meselesinin daha da üzerine geliyordu. Herifin işine geliyordu hatta. Çünkü ben onla mademki kız tavlamaya gitmiyordum, sizin okul çıkışına gelmeliydim. Okul çıkışlarına boşuna gelmiyordum." demişti. Öyle tatlı anlatıyordu ki; kafamdaki puzzleları birleştiriyordu.
"Sana öyle çok deli oluyordum ki; beni görmediğin için her defasında öfkeleniyordum. Ben sana on beşinde derin duygular beslemeye başlarken, sen bana eşek muamelesi yapıp damarıma basıyordun. Ay Cengiz zaten üzerime geliyordu, sen de ona uyup hayatı bana zehir ediyordun. Sonra baktım sen kendi âleminde takılıyorsun. E senin beni fark etmeni beklemekle bir ömrü geçirmemek için kendi yolumu seçtim. Bu yolda baya uzun bir yol olunca zamanla sana olan o duygular da sandığa kalktı."
Mustafa benim itirafımdan sonra daha umutlu bakmaya başladı bu aramızdaki meseleye... Ya da bir saniye aşka mı demeliydim artık? Tam olarak bu mu oluyordu? Sandıktan çıkmış olsa bile onunki kadar kuvvetli değildi hissettiklerim. Tamam aşırı derecede hoşuma gidiyordu. Mesela Mustafa'nın bana öyle aşkla bakması, öpmesi, sarılması, itirafları... Beni ziyadesiyle mutlu ediyordu. Hani kalbinin anahtarını sorgusuzca elime teslim etmişti. Beni hiç sıkmıyordu. Ona olan duygularım için üzerime gelmiyordu; sadece aşkını haykırası vardı adamın. Ve o da dün geceyi seçmişti. Aslında bunu açıkça meraklı bir şekilde sorunca şöyle demişti.
"Senin daha önce birine bu kadar kafayı taktığını görmedim ki. Ben Nazire'den bir duyuyordum Gizem'in sevgilisi var, hop sonra ayrılmış oluyordun. Öyle çok kabarık sevgili listende yoktu. Hoş benim öfkem çok fena hiddetleniyordu ya neyse." deyip burukça gülmüştü. "Ama karşı komşun için kendini iki kez tehlikeye atınca-" demiş ve yutkunmuştu. Gözlerime bakmıştı sonra. "Korktum işte anlasana be Gizem. Artık gücümün buna yetmeyeceğini, senin öylece o adamın oluşunu izleyecek güce sahip olmadığımı anladım. Geç oldu ama iyi de bir ders oldu." diye de tamamlamıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/67623404-288-k679048.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BU NE GİZEM?
HumorEsrarengiz bir cinayet! Ve bu cinayete tanıklık eden gizemli bir kız! Mutlaka çözülmesi gereken; ne var ki kendisini inandıramadığı bir cinayetin peşine düşerken, başına geleceklerden bihaberdi. Tek istediği bu cinayetin işlendiğini ispatlamaktı. Ha...