"Saçlarına dokunmak güneşi hissetmek gibi eşsizdi. Yeşil berrak gözleri nehir kıyısında akan suyu anımsatıyordu. Tenin sıcaklığı hep yaz günleri gibiydi. Sıcak, anlamlı ve ipeksiydi. Kokusu insanı aşka davet ediyordu. Tüm çiçek kokularını duyumsayabiliyordu adam. Ona dokunmak için sabırsızlandığını hissetti. Onun kendine has kokusuyla can bulabilir, teniyle yeniden hayat canlanabilirdi. Bu kadın aşkın ta kendisiydi. Yüzünün her bir santimetresinden aşkın izlerini taşıyan gülücükleri vardı. Adam onun dolgun ve bir o kadar da çilek gibi lezzetli dudaklarına doğru hareketlenirken bir şey daha hissetti. Bu kadın yeryüzüne inen bir melekti. Ve daha önce bir meleğe dokunmamıştı ve şimdi tüm vücudu, aşk sarhoşluğundan anason kokuyordu."
Okuduğum her bir satır beni etkiledi evet; ama bana aynı zamanda da yabani ve uzak geldi. Bir kadın bu kadar mükemmel olabilir miydi? Bu kadın hep çiçek kokusuyla mı yaşıyordu? Benim tenim neden çiçek kokmuyordu ki? Ancak duştan ve parfüm sıktıktan sonra esaslı bir kokuya sahip oluyordum. Neden bu kadar her şeyi mükemmel yapıyorlardı ki? Kadınlar ya da erkekler neden hep bir doğa harikası oluyordu? Adam hep çok yakışıklı, kadın hep çok güzeldi! Üstelik artık renkli gözlü kadın okumaktan da sıkıldım. Hepsinin mi gözü renkli olurdu ya? Hepsi mi insanda hayranlık uyandırırdı? Kadın doğa harikası olmadan da adamın gönlünü çalamıyor muydu? İlla adam onun nehir gözlerine bakıp, güneş saçlarına dokunup, çiçek kokusunu mu koklaması lazımdı?
Mustafa'yı beklerken daha önce aldığım; ancak bir türlü okumadığım kitaplara göz atmaya karar verdim. Tabii durum ortaydı. Herkesin bu kadar mükemmel olması sinirimi zıplatıyordu. Levent bile katil herifin teki çıkmıştı, bunlar neyin kafasını yaşıyordu?
Sıkılmıştım. Artık herkesin doğa harikası olduğu kitapları okumaktan da yorulmuştum. Sırf bu kitaplar yüzünden, onu bunu beğenmeyip üstüne bir de Levent'e şak diye kapıldıktan sonra onun katil olduğunu öğrendim. Şimdi de bunun ızdırabını çekiyordum ve bu durumun hiçbir tesellisi yoktu. Bunlar yetmezmiş gibi ortaya ölü kız da çıkmıştı. İşler sarpa sarıyordu sanki. Kızın zombi olamayacak kadar seri adımları ve hoş bir yüzü vardı. Ama benim için ölüydü. Gözlerimin önünde vurulmuş, kan reva için kalmış ve son nefesini vermişti.
Son nefesini verdiğinden emin olamasam bile bu kadar kısa sürede toparlanması için de vampir filan olması lazımdı. Acaba vampir olan Levent miydi? Belki de kızı öldürdükten sonra kanını içmiş ve onu ısırıp vampir yapmıştı?
Hayır Gizem saçmala. Bu kadar sıra dışı bilgilerini de sakin ola Tafa'ya anlatma. Yoksa bu iş başlamadan biterdi. Gerçi saat kaç oldu ne giden vardı ne gelen... Levent ve ölü sevgilisi hala evdelerdi. İnsan bir gecelere filan akardı. Kız geldiğinden beri evde takılıyorlardı. Tamam ilk gün özlem giderdiler ama yani bu özlem üç gündür sürmesi enteresandı.
Bana çok enteresan geldiği için de sabah akşam kulağım, salonlarımızın birleştiği duvar da onların salonlarını dinliyordum. Sanki evde kimse yokmuş gibi davranıyordu. Sanki ben boş bir evi dinliyordum. Yine de bunlara devam etmek benim görevimdi.
Yine merakla elimdeki kitabı bırakıp sehpanın üzerinde duran bardağı aldığım gibi duvara yapıştım. Kolumdaki saate bakıp her insanın evde olduğu anda yapacağı şey yapmalarını umdum. Televizyon izlemek. Tam işime konsantre olmuş keyfini sürmeye başlamıştım ki, kapı çalmaya başladı. Hızlı adımlarla kapıyı açtığımda elinde pizza kutusuyla Tafa'yı gördüm.
"N'aber Gizmo?" deyip beni eliyle geriye kışkışlayıp ayakkabısını çıkartıp salona yürümeye başladı.
Tek kaşımı kaldırıp arkasından bakmayı sonlandırdım ve kapıyı kapatıp salona geçtim. Benim yerime kurulmuş bir halde oturmuş ayaklarını sehpaya uzatıştı. Gülümsedim. Nasıl da tatlıydı. Bıcırığım benim, insanın nasıl da sevesi geliyordu. Bu adam bir kızın tüm abilik duygularını yükseltiyordu. Şu anda elimde bir bıçak olsaydı, büyük ihtimalle ona olan büyük sevgimden sırtına bıçağı dayardım. Bu nasıl bir terbiyesizlikti ya! Ama bir şey demeyecektim. Şu muhtaç olma özelliklerim hala gündemdeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BU NE GİZEM?
HumorEsrarengiz bir cinayet! Ve bu cinayete tanıklık eden gizemli bir kız! Mutlaka çözülmesi gereken; ne var ki kendisini inandıramadığı bir cinayetin peşine düşerken, başına geleceklerden bihaberdi. Tek istediği bu cinayetin işlendiğini ispatlamaktı. Ha...