Bölüm 24 "Kolye"

1.5K 193 33
                                    

"O sendin."

Kararan ekranın ardından kendime gelebildiğimde söylediğim ilk şey bu olmuştu. Videoyla beraber tekrar o güne dönmüştüm. O gün, Burak'ın çarpıştığı bir araba ve kazadan yaralı çıkan bir diğer şoför vardı. Ambulansın içinde konuştuğum, bana olayı anlatan kişi... O gün zihnimin bulanıklığından bu kişinin kim olduğunu hatırlamasam da, videoda görülen karşılıklı çarpışmadan ve arabanın içinden çıkan Arden'i görmemden sonra hafızam yerine gelmiş gibiydi. Zihnimde karanlık bir bulantı gibi net olmayan görüntü, sonunda şeklini almıştı. O, Arden'di.

İkinci kez "O sendin!" diye bağırdığımda, Arden şaşkınlık ve pişmanlık karışımı bir halde gözlerimin içine bakıyordu.

"Ambulansta gördüğüm kişi sendin! O gün seninle konuşmuştum!"

Sesim tekrar yükseldiğinde Arden'den yine bir cevap alamadım.

"Yüzüme hiçbir şey anlamıyormuş gibi bakmayı kes Arden!"

"Mila.." Dedi. Ardından tekrar sessizliğine gömüldü.

"Mila ne!? Hadi konuş."

Arden son isyanıma kayıtsız kalmayarak konuşmaya başladı.

"Bak bu bir kazaydı. Biliyorsun bunu. İkimiz de hızlıydık ve birbirimizi son anda fark ettik."

Gözlerimi sıkıca kapatıp derin bir nefes verdim.

"Asıl söylemek istediğim şey," derken tekrar gözlerimi açarak onun yüzüne baktım. "Bana bunu neden söylemedin?"

Arden bir elini ensesine götürürken bana hızlı adımlarla yaklaştı. Bir eli de kolumu kavrarken refleks olarak kendimi geri çektim.

"Mila, yapma."

"Neden?"

Onun yatıştırıcı sesinin aksine ben hala ısrarcıydım.

"Mila, lütfen-"

İkinci kez kolumdan tuttuğunda kaçamadım. Fakat ısrarımdan vazgeçmedim.

"Neden?" Diye sordum gözlerinin içine bakarak.

Arden pes etmişçesine gözlerini kapatıp açtı. Bir şeyler söylemek için dudaklarını araladı.

"Seninle ilk karşılaştığımızda, beni hatırladığını düşündüm. Yani buraya ilk taşındığımda. Bana bakan sert bakışların ve soğuk duruşunla bunu bağdaştırdım. Ama sen beni tanımadın. Ve ben de, şirketinize ortak olduğumda bunu sana anlatmamayı tercih ettim. Bilmiyorum, belki o an anlatacak cesaret bulamadım... Ama beni senin hatırlaman, benim anlatmamdan daha iyi ve kolay olacak diye düşündüm."

Kaşlarımı havaya kaldırarak ona baktım. Cevabı şaşırtıcıydı. Fakat benim hissettiğim şey daha fazla kırgınlıktı. Ona bakmaya devam ederken, yanağımdan süzülen yaşı da hissediyordum.

"Sen..." Ne diyeceğimi bilemeyerek yutkundum. Bunu dile dökebileceğim bir kelime o an bulamadım. Kuruyan dudaklarımı ıslatarak, "o kız..." Dedim. Eksik kalan son parçayı tamamlamak isteyerek. "O kız kimdi? Arabadan Burak'ın yanından çıkarttığın kız?"

Arden ikinci kez pişmanlıkla yüzüme baktı. Dudaklarını bir şey söylememek istermiş gibi birbirine bastırarak gözlerini kıstı. Olumsuz anlamda kafasını iki yana salladığında sinirlendim.

"Konuşsana! O kız kim!?"

Bağırdığımda ellerimle onu göğsünden ittirdim. Fakat ne kıpırdadı, ne de soruma yanıt verdi. Söylediği tek şey "bunu sana söyleyemem." Oldu. Sinirli bir şekilde güldüğümde ona ciddi değilmiş gibi baktım.

Düş RengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin