Mahir evi terk ettiğinde şaşkınlığımı üzerimden bir süre atamadım. Tüm planlarımızı her seferinde önceden öğrenmesi ya da biz gerçekleştirdikten sonra öğrenmesi garipti. Ya biz çok yanlış oynuyorduk, ya da Mahir gerçekten bu işlerde çok iyiydi.
Kapı çaldığında, hemen yakınında durduğum için irkildim. Mahir'in geri dönmeyeceğini düşünerek yavaşça kapının koluna uzandım. Kapıyı açmadan önce, hemen kapının bitişindeki camdan gelen kişiye baktım. Profilden Arden'i görünce hızlı bir şekilde kapıyı açtım. Arden içeri adım atar atmaz, içimden gelen ilk şeyi yaparak ona sarıldım. Arden ona dolanan kollarımı beklemediği için duraksadı. Bir müddet bana sarılmasa da, sonra tek eliyle beni sardı. Saniyeler sonrada birbirimizden ayrıldık. Arden'in yüzüne baktığımda telaşlı bir ifade vardı.
"Buradaydı, değil mi?" Diye sordu merak eden gözleriyle. "Arabasını gördüm."
Onay vermek adına kafamı aşağı yukarı salladım.
"Ve o biliyor. Nasıl öğrendi bilmiyorum ama öğrenmiş."
Sesimde kaygı ve kızgınlık vardı. Mahir'in evime kadar gelip beni tehdit etmesine sinirlenmiştim. Bir yandan da bu tehditlerin gerçekleşme ihtimalinden kaygılanıyordum.
"Sanırım..." Arden bir açıklama yapmak istercesine konuşmaya girdiğinde gözlerini kapattı ve sıkıntıyla nefes alıp verdi. "Sanırım benim hatam," dedi yutkunarak. "O belgeyi kullanmak için biraz erken hamle yapmış olabilirim."
Dediklerinden anlamlı bir şeyler çıkartamayınca boş bakışlarla Arden'e baktım.
"Nasıl yani?"
Arden gergin bir tavırla "Dosyayla ilgisi olan adamı aradım. Yani Mahir'in dosyayı çaldığı kişiyi. Geri vermek için bir takas yoluna girdim. Adam dosyayı aldığında, bize de Mahir ile ilgili bir bilgi paylaşacak. Takas yarın akşam adamın mekanında olacak."
Arden ardı ardına bilgileri paylaşırken sonuca odaklanmıştım.
"Yani?"
"Yani, o adam da dosyanın tekrar kendisinde olduğunu ve başaramayacağını Mahir'e söyledi ve... Bunu da ortak bir düşmanla yaptığını söyledi."
Kafam karışmış bir halde kaşlarımı çattım.
"Ama bu söylemi Mahir'in aklına neden bizi getirsin? O adamın bizden başka düşmanı hiç yok mu yani?"
Duraksadım. Sanırım kendi sorumun cevabını kendim bulmuştum.
"Mahir bugün mesajlarımı okuduğunu söylemişti. Seninle olanları," dedim gergince. "Ama bir kısmını gördüğünü söylemişti..." Ve bende buna inanmıştım.
Elimi saçlarımın arasından geçirerek kendi hatama sinirlendim.
"Eğer mesajları okuduysa, bir şeyler planladığımızı anlamıştır. Bunun üzerine adamdan bir telefon aldıysa..."
Cümlemi bitirmeye gerek yoktu. Arden de ben de konuşmanın devamını zaten biliyorduk. Bakışlarını Arden'e çevirdim.
"Yani tam olarak senin hatan sayılmaz."
Arden bir şey söylemedi fakat yüzünde bana karşı oluşan bir kızgınlık da yoktu. Gözlerinde daha çok endişe vardı. Ve bunu ilk defa bu kadar uzun süre belli etmişti.
"Tamam, sorun yok. Olan oldu bir kere. Mahir'in bunu öğrenmesi zaten uzun sürmeyecekti."
Arden ikna edici bir şekilde gözlerimin içine bakarak konuşurken bana iyice yaklaştı. Bir eli, yüzümün sol köşesine düşen saçıma uzandı ve onu kulağımın arkasına sıkıştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düş Rengi
Misterio / SuspensoHer şey, ikizlerden birinin bir bara girmesi ve bu bardan çıktıktan sonra hayatlarının değişmesiyle başlıyor. Birbirinin zıttı ikiz kardeşler...Hayatları dışardan mükemmel gibi dursa da içe girdikçe zorlaşan bir yaşamın hikayesi. Bağlantılı...